Meşhur hikayedir;
Kadının biri her gece altını ıslatan oğlunun derdine çare bulmak için bir üfürükçüye gider.
Bir muska yazmasını isteyerek, yardım ister.
Üfürükçü de özene bezene bir muska hazırlayarak kadına verir, vermekle kalmaz hatırı sayılır miktarda bir para da alır.
Derdine derman bulmanın sevinci ile kadın bir sürat eve koşar, muskayı oğlunun boynuna asar ve en nihayet rahat bir gece geçireceği inancıyla derin uykuya dalar.
Sabah uyanınca bir de ne görsün oğlunun yatağı her zamankinden daha fazla seller sular içinde!
‘Olsun! Daha ilk gece, olacak inşallah’ umuduyla birkaç gece daha bekler. Her ne hikmetse oğlanın yatağı ıslatması azalacağına, her gece daha da artar, üstüne üstlük; beşinci geceden itibaren çocuk, küçük abdestine ilaveten büyük abdestini de yapmaya başlar.
Biçare kadın her sabah yorgan yatak yıkamaktan per perişan olur,
Onuncu gecenin sabahında pes eden kadın bir koşu tekrar üfürükçüye koşar, ilk seferinin iki katı bir parayı uzatarak ‘Bahtına düştüm hocam, Allah’ını seversen eski haline dönder’ der.
Bu traji-komik hikaye aynen bizim faiz hikayesine benziyor.
Faizleri düşürelim derken, hain faiz ‘ferman’ dinlemiyor, söz dinleyip uslu uslu azalacağına, her geçen gün daha da azıyor, artmaya devam ediyor.
Sizleri uzun uzadıya rakamlara boğmak istemiyorum.
iki kısa örnek yeterli:
Hazine’nin 10 yıl vadeli tahvil faizleri %25’ler seviyesinde, 5 yıl vadeli hazine tahvilleri ise %26.
Bankalarda şirketlerin kullandığı rotatif krediler ise almış başını gidiyor.
Özellikle özel bankalar oldukça insafsız %40’ı aşan rakamlar var. İhtiyaç kredileri bile %38’lere ulaşmış durumda.
Bu rakamlarla hangi yatırımcı hangi yatırımı yapabilir, nasıl para kazanabilir?
Peki! Hal böyle iken bu kadar fırtına-boran niye koptu.
Faizin ekonomi ve toplumu imha eden en büyük afetlerin başı olduğunda bir ihtilaf yok. Biraz alış veriş yapan, ticaret bilen herkes bunu böyle bilir, kabul eder. Almanya Japonya gibi ülkelerde faiz oranları enflasyonun sadece birkaç milim üstünde, en fazla %2’ler seviyesinde.
Onun içindir ki bu ülkelerin ekonomileri ‘Nasla’ hareket ettiğini söyleyen Müslüman ülkelerden çok daha ‘İslami’ Rant, rüşvet ve yolsuzluk yok denecek kadar az.
Ekonominin Cumhurbaşkanı’nı dinlemeyen bu ‘asi’ haliyle ne yatırım olur, ne de ciddi bir ihracat artışı.
Üstelik her geçen gün işler daha da sarpa sarar.
Üfürükçüye giden çaresiz kadının halinden daha çaresiz bir durumdayız.
‘Yatırım imkanı, istihdam, ihracat artışı, cari açığın kapanması…’ keşke olsa, olabilse.
Gelecek ‘faydalardan’ vazgeçtik,
Oğlanın hali; eski haline dönsün yeter!
Kaynak: Farklı Bakış
