Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


EVRENSEL DÜŞÜNMEK VE AHLAK

Yusuf Yavuzyılmaz'ın Makalesi;


            Evrensel düşünmek, yaşanan hukuk ihlalleri karşısında, insanların kimlik ve ideolojik farklılıklarına bağlı kalmaksızın, bütün insanlar için aynı tavırla tepki göstermekle ilgilidir. Geleneğimizde “mazlumun dini sorulmaz” diye evrensel bir ahlaki ilke vardır. Bu ilke mağdur ve mazlum olana din, dil, etnik yapı gözetmeksizin yardım edilmesini ahlaki bir değer olarak ortaya koyar.

            İslam düşüncesi, bütün insanlar için uyulması gereken ahlaki ilkeler ortaya koyar. Müslüman olmayan birine, İslam’ın inanç esaslarına uymayı şart koşmaz, baskı yapmaz, bundan dolayı cezalandırmaz. Çünkü iman, kişinin kendi özgürlük alanı içinde anlamlandıracağı özel bir duygusudur. Bu duyguya dışarıdan müdahale edilerek ve zorlayarak sağlıklı bir inanç ortaya konulamaz.

            Genel anlamda insanlar evrensel ahlaki değerler konusunda ikircikli davranmaya meyillidir. Kendileri için hak olarak gördükleri bir eylemi başkaları için kolaylıkla yasaklanmasını onaylayabilirler. Bu durum ikiyüzlü bir hukuk ve ahlak anlayışının gelişmesine sebep olur. Oysa bir hak herkes için geçerli olduğu ölçüde anlamlı olur. Bir değer sadece bir grup veya kişi için geçerli ise o hak değil, o gruba tanınmış bir ayrıcalıktır.

            Ahlak alanında derin bir zaafa işaret eden ikircikli davranış modeli uluslar arası siyaset alanında kurumsallaşmış bir tutum ortaya çıkarmıştır. Birleşmiş Milletler örgütlenmesinde beş daimi üyeye veto hakkının verilmesi  bir hak değil ayrıcalıktır. Bu fiili durum insanların ve ülkelerin eşitliği ilkesine kökten aykırıdır.

            Dünyada olduğu gibi ülkemizde de olaylar karşısında ikircikli davranış ön plandadır. Kuşkusuz hak ve hukuk konusunda eşitlik ve adalet ilkelerinden sapmak toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir. Adalet ilkesi konum, statü, siyasal pozisyon ve ekonomik durumun kişilere bir ayrıcalık tanımamasını gerektirir.

Kuşkusuz insanların olaylar karşısında gösterdikleri tepkilerin ve yaptıkları değerlendirmelerin farklı olmasının altında ahlaksız duruşun olduğuna işaret etmek gerekir. Dünyada insanların çoğu benzer olaylara, çeşitli bahaneler ileri sürerek, aynı duyarlılıkla yaklaşmadıkları sıkça görülen bir tutumdur. Kendilerine yakın hissettikleri kişi ya da gruplara yapılan adaletsizlikleri kınarken benzer tavırla karşılaşan başkalarını görmezden gelirler. Bazıları, ideolojik tutumlarından dolayı Uygur Türklerinin sorunlarını öne çıkarırken, diğerleri Roboski'yi günden yapmaktadır. Farklı toplumsal kesimler birlerinin sorunlarına duyarsız kalmaktadır. Bilinçaltına çeşitli gerekçelerle yerleşen bu duyarsızlık, ortak tepkileri de önemli ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Dünyada ve Türkiye’deki siyasal tavırlara bakıldığında bunu destekleyici çok sayıda örneğe rastlamak mümkündür. Oysa evrensel düşünmek, benzer olayların ikisine de tepki göstermeyi, ikisine de duyarlı olmayı gerektirir.  Ne yazık ki, siyasal görüş, dini ve mezhebi aidiyet, kültür, etnik durum benzer olaylara farklı yaklaşımın en önemli nedenleri olarak ortaya çıkar. Benzer tutum geçmişte yaşanan Sivas ve Başbağlar katliamlarında da fazlasıyla gözlendi. Çoğunlukla teoride her katliamı kınamak gerekir felsefi tutumu, pratiğe indiğinde yerini kesif bir tek yanlılığa bırakmaktadır.

Evrensel düşünmenin önündeki en büyük engellerden biri parti ve örgüt aidiyeti insanın gözünü kör edip fanatikleştirmesidir. Bir insanın diğerine yaptığı saldırı siyasal konumuna bakmadan kınanmalıdır. Saldırganın kimliği, inançları, nereye ait olduğu durumu değiştirmez. Ne yazık ki, çoğu insan saldırının kim tarafından ve kime karşı yapıldığına göre tepkisini belirlemektedir. Bu insanlar kime saldırıldığı ve kimin saldırdığı ile ilgilenirler; gerçekte şiddete eşit mesafede karşı değildirler; kimin yaptığı ve kime yönelik olduğu ile ilgilenirler, eşitlikçi değil taraftardırlar. Şiddeti politik bir tutum olarak araçsallaştırdıkları için, elde edecekleri faydayı öne çıkarırlar.

Olaylar karşısında ortak bir tavır alamayan ve kendi grubundan kaynaklanan haksızlıklara sessiz kalan bu tür insanların hangi kamptan, hangi cemaatten, hangi partiden olduğunun önemi yok. Onlar kendi kampının militanıdır; ölümler ve saldırılar arasında ayırım yapanlardır. Onlar kendinden olmayanın sorunlarına karşı kör ve sağırdır.

Haksızlığa uğrayan insanların adalet arayışı karşılık bulmadığında tepkileri farklılaşır, biriken öfkeleri farklı davranışlara dönüşebilir. Önceki yıllarda Bosna’da yapılan Srebzenitsa katliamının anma yıldönümü törenlerine katılan Sırp başbakanının gördüğü tepkiler üzerine tören alanını terk etmesini, uğranılan haksızlık karşısında gösterilen bir tepki olarak görmek gerekir. Sonrasında yaptığı açıklamada tepki sırasında Müslümanlardan bazılarını “suçlu o değil”, dediğini Boşnaklara el uzatmaya devam edeceğini belirtti. Büyük bir soykırım yaşayan Boşnakların öfkesini anlamak mümkündür. Sırp başbakanının insani yaklaşımı da önemlidir. İzzetbegoviç'in dediği gibi intikamcı olmamak gerekir. Geleceği Sırp başbakanına taş ve su şişesi fırlatanlar değil, suçlu o değil diyen Müslümanlar kuracaktır. Bosnalıların öfkesini anlamak mümkün, çünkü cezası verilmemiş, hesapları kapatılmamış olayların yarattığı öfke dinmiyor. Bu yüzden toplumda infial yaratmış olayların faillerini bulup cezalandırmak, adalet duygusu açısından önemlidir.

Geçmişte işlenen katliam ve soykırımları genelleştirerek bir halkı mahkum etmek ve bundan dolayı yargılamak suçların şahsiliği ilkesine aykırıdır. Diğer yandan adaletle kapanmamış hesaplar insanların yüreğinde derin acılar yaratmaktadır. En kötüsü de insanların birbirlerinin acılarına duyarsızlaşmasıdır.

Farklı toplumsal kesimlerin kendi acılarına ağlayıp başkalarının benzer acılarına duyarsız kalması, insanları birbirlerine yabancılaştırmaktadır. Diğerinin acısını anlamak ve paylaşmak, toplumdaki farklılaşmaları önemli ölçüde engelleyecektir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Mehmet Beyhan
19.06.2020 13:04:11
Yusuf Yavuz Yılmaz beyin “EVRENSEL DÜŞÜNMEK VE AHLAK“ Başlıklı yazısı düşünen her insana ufuk açıcı bakışlar sunuyor.. Özellikle son zamanlar da bütün dünyada gittikçe artan bencilik duygusunun yol açtığı empatisizlik için Yusuf hocanın şu tespiti oldukça önemlidir: Diğerinin acısını anlamak ve paylaşmak, toplumdaki farklılaşmaları önemli ölçüde engelleyecektir.“

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR