Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


ERMENİSTAN AZERBAYCAN ÇATIŞMASI VE BİR SORUN ALANI OLARAK MİLLİYETÇİLİK.

Yusuf Yavuzyılmaz'ın yeni yazısı;


 

            Ermenistan’ın işgal ettiği ve Azerbaycan toprakları içinde olan Karabağ bölgesinde Azerbaycan’ın karşı saldırıyla başlayan gelişmeler, dünya ve Türkiye kamu oyununun birincil konusu haline geldi. Kuşkusuz olayın uluslar arası ve yerel dengelerle ilişkisi var. Bu yüzden olaydan etkilenen ilk ülkeler Rusya, İran ve Türkiye oldu.

            Olayın siyasal ve askeri yönü bir yana, özellikle Türkiye’de ortaya çıkan yorumlar ve değerlendirmeler, bir yandan Ermeni karşıtlığı, diğer yandan Türk milliyetçiliğini körükleyen bir düzlemde ilerlediğini gösterdi.

Sık karşılaşılan ve çoğunlukla milliyetçi çevrelerde ortaya çıkan toptan Ermeni karşıtı bir söylem kabul edilemez. Bu söylemin tarihsel süreçte bir takım haklı nedenlere dayansa da, ahlaki olarak temellendirilmesi mümkün değildir. Kuşkusuz bu noktada yapılacak olan Ermenileri toptan suçlamak değil, Ermeni devletinin milliyetçi ve uzlaşmaz siyasal tavrını eleştirmektir. Bundan dolayı Ermenilerin tümden suçlanması ahlaki ve adil değildir. Müslümanlar asla böyle bir değerlendirmenin içinde olmamalıdır. Hz. Peygamber’in ümmetine etnik kökeninden dolayı kimsenin suçlanmamasını öğrettiğini unutmamak gerekir.

            Toplumsal olaylarda ortaya çıkan bir diğer sorun alanı da milliyetçi reflekslerdir. Toplumsal olaylara karşı gösterilen milliyetçi refleks, Ermeni gazeteci Hrant Dink cinayetinde ortaya çıkmıştı. Ermeni karşıtlığına dayanan ırkçı tepkilere karşı insani, ahlaki ve evrensel tepkiler de verilmiştir. Hrant Dink katledilirken ortaya konan "Hepimiz Ermeniyiz" tepkisi de,  Ermenistan’ın saldırgan politikalarına karşı ortaya konan  "Hepimiz Azeriyiz” tepkisi de insani ve ahlaki tepkilerdir. Ancak bu tepkiler toplumsal zeminde var olan Ermeni karşıtı zihinsel yapıyı değiştirmeye yetmedi.

Öte yandan Hrant Dink cinayetini protesto etmek ve Ermenilerle dayanışma anlamı taşıyan "Hepimiz Ermeniyiz" iradesini bağlamından koparıp, bu ifadeyi kullananları Azeri topraklarını işgal eden Ermeni yanlısı olarak tanımlamak ahlaki değildir. Oysa Müslümanların bu tür olaylarda tavrı şu olmalıdır: Haksızlığa uğrayan kim varsa Türk, Kürt, Ermeni, Azeri yanında olmak ve desteklemek gerekir.

Bu olayda temel sorun yayılmacı ve işgalci milliyetçiliktir (Ermeni milliyetçiliği ve tüm milliyetçilikler) İslam dünyasının son üç yüz yıldır sorun çözme kabiliyetini yitirmesi sorunun asıl kaynağıdır. Bu durum, hem sorunlarla yüzleşmeyi ötelemekte, hem de İslam topraklarını işgalci güçlerin etki alanına sokmaktadır. İslam dünyasında kurulan ulus devletler ve ulus devletlerin temelini oluşturan milliyetçilik önemli bir diğer sorun alanıdır. Dış politikayı ulusal çıkarlar etrafında şekillendirmek ise devletler arasında olması gereken işbirliğini ortadan kaldırmakta, düşmanlıkları ise körüklememktedir.

            Sorunun bir diğer yönü de İran devletinin tavrıdır. Kuşku yok ki, İslam Cumhuriyeti olarak tanımlanan İran devleti de tıpkı Türkiye ve bölgedeki diğer devletler gibi ulus devlettir. Bütün ulus devletlerin reflekslerini İran devleti de göstermektedir. Kuşku yok ki, bölge siyasetinde etnik aidiyet ve mezhep aidiyeti belirleyici olmaktadır. Mezhep ve etnik aidiyet arasında yapılan tercihte, sosyolojik olarak mezhep etnik aidiyetin önünde yer alıyor. İran'da yaşayan, Kerkük ve Musul'da yaşayan Türkmenler genellikle Şii’dir. Türkiye ve İran arasında bir anlaşmazlık olduğunda Kerkük ve Musul Türkmenleri İran tarafında durmuşlardır. İran'daki Azeri nüfus için Şii aidiyeti Türk aidiyetinden önce gelir diye düşünüyorum.

            Ermenistan- Azerbaycan arasındaki savaşa etnik ve mezhebi açıdan değerlendirmemek gerekir. Ermenistan Azerbaycan toprağını işgal etmiştir. Bu yüzden Azerileri ve Azerbaycan'ı desteklemek gerekir. Azeriler bu olayda Türk olduğu için değil haklı olduğu için desteklenmelidir.

            Ermenistan'ın işgalci tutumuna gösterilen tepkiler, İslami anlayışımızın sorunlu olduğunu gösteriyor. Adalet ve hak değil etnik kaygılar öne çıkıyor. Bu yüzden “Türkün Türk'ten başka dostu yoktur." anlayışını besleyen ideolojiye hep karşı durmak gerekir. Bu ifadeyi içselleştiren ideoloji, İslam inancına, ahlaka ve evrensel değerlere aykırıdır.

Diğer yandan haksızlığa uğrayan Türk olduğunda susan bir Kürt milliyetçiliğini de reddetmek gerekir. Türklerin karşısında kim varsa haklıdır tezi doğru bir yaklaşım değildir. Ermeni işgali ardından gösterilen tepkiler arasında bu da not edilmesi gereken bir tutumdur.

Müslüman olarak bizler, bir Yahudi ve Müslüman anlaşmazlık yaşadığında haklı olan Yahudi lehine karar veren bir Peygamberin ümmetiyiz. Bu yüzden etnik aidiyetine bakmadan haklı olanı desteklemek zorunluluğumuz var. Ermeniler işgalci olduğu için karşı çıkmak gerekir; Ermeni oldukları için değil. Diğer yandan Azerilere desteğimiz Türk oldukları için değil haklı oldukları içindir.

            Anlaşmazlığın içeriğine bakmadan koşulsuz Ermeni karşıtlığı ve Türk taraftarlığı faşizmdir; İslam’ın ahlaki değerlerine uzaktır ve aykırıdır. Eğer aynı işgali Ermeniler değil de Azeriler yapsa ona da karşı çıkardık.

Azerbaycan, daha önce Ermeniler tarafından işgal edilen topraklarını geri almak için savaşmaktadır. Azerbaycan'ın ve Azeri Türklerinin yaptığı mücadele sonuna dek ahlakidir ve meşrudur. Bu yüzden Azerbaycan haklı olduğu bu davada savunulmalıdır.

            İran'ın Azerbaycan ile mezhebi bağının bulunması ve ülke nüfusunun yüzde otuzunun Azeri olmasına karşın Azerbaycan'ı değil de Ermenistan'ı desteklemesi nasıl bir siyasal akıldır. Belki de bunu ulusal çıkarlarına uygun görmektedir. İran’ın tavrı, Türkiye’nin Barzani tarafından yapılan referandumun sonuçlarının reddedilmesini hatırlattı. İkisi de ulusal çıkarlarına aykırı buldukları için politikalarını belirliyorlar.

Kim bilir belki de sorun ulusal çıkarlardır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR