Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


En Buruk Bayram

Faysal Mahmutoğlu'nun "yeni" yazısı...


Bayram dendiği zaman insanların yüzünde bir mutluluk ve gülümseme belirir. Ve ilk aklımıza gelen çocukluğumuzda yaşadığımız bayram ritüelleri olur. Bölgesel farklılıklar olsa da genel olarak; sabah erkenden kalkılır, itinayla giyinilir, özellikle çocuklar yeni giysilerini giyip süslenir, bayram namazını müteakiben mezarlık ziyareti gerçekleştirildikten sonra bayramlaşma aşamasına geçilir.

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremde sevdiklerini, evlerini, anılarını, günlük yaşamlarını enkaz altında bırakan insanlarımız bayrama tarifsiz acıyla girerken, 85 milyon insanımız da bayrama buruk girdi. Kimisi çadırlarda kimisi de konteynerlerde yaşam savaşı verirken, deprem üzerinden 2,5 ay geçmesine karşın yaşam için zorunlu kimi ihtiyaçların henüz giderilmemesi de ayrı bir acı.

Bu bayram bazı babalar namazdan dönmeyecek, kahvaltı hazırlayan bazı anneler olmayacak, sarılıp öpülecek, harçlık ve şeker için zillere basacak bazı çocukların olmadığı buruk ve hüzünlü bir bayram.

Yemen’de de insanlar bayrama buruk giriyor. Bir taraftan savaşın getirdiği yıkım, diğer taraftan milyonlarca çocuk açlıktan kaynaklı ölümle karşı karşıya. Başkent Sana‘a’da bir okulda 9 dolarlık Ramazan yardımı dağıtımı sırasında gerçekleşen izdiham sonucu 78 kişi yaşamını yitirmesi, açlığın boyutunu ortaya koymaktadır.

En güvenli ve huzurlu yaşamlarını Müslümanların yönetiminde geçiren Yahudilerin bu Ramazan’da Filistinlilere yaşattıkları ve Mescid-i Aksa’ya saldırıları, bu bayramı buruk ve hüzünlü geçirmemizin başka bir nedeni.

Müslümanlar maalesef Filistin sorununu bir insanlık sorunu olarak değil de bir din sorunu olarak sunmalarının faturasını ödüyor. Bu, aynı zamanda tarih boyunca muktedirler tarafından dinin siyasallaşmasının getirdiği bir sonuçtur.

Bayram arifesinde Tunus’ta yaşananların, İslam dünyasının klasikleri arasındaki yerini alması ziyadesiyle üzüntü verici başka bir gelişme olarak not edilmelidir.

Esasında bayramlar sevginin, barışın, paylaşmanın, hoşgörünün temellendiği günlerdir. Ne var ki, siyasi otoritenin kutuplaştırıcı, ötekileştirici politikaları sonucu bireyler artık bayramlarda bile tasada ve kıvançta ortaklaşamıyor. Maalesef devlet gücünü elinde bulunduranlar, insanların düşünce özgürlüğüne, adalet arayışına ve sorgulama isteğine bile tahammül edemiyorlar.

Bayramların insanların yaşamında “özel günler” olarak hep var olduğunu görüyoruz. Her toplumun, her milletin kendine özgü günleri ve bayramları vardır. Bayramların ortak paydası sevgi, coşku ve barıştır.

Günümüzde bayramları dini, milli ve kültürel olarak tasnif etmek mümkün.

Devletlerin yasalarla belirlediği özel günler, milli bayram grubuna girer ki, buna Cumhuriyet Bayramı ile 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı örnek gösterilebilir. Bunlar siyasi tercihlerle şekillenebiliyor.

Asya toplumları ve Mezopotamya halkları baharın başlangıcı olarak NEWROZ bayramını şenlik havasında kutlamaktadırlar. Kürtler son yıllarda zalim hükümdar DEHHAK’a karşı KAWA efsanesine siyasi bir anlam yükleyerek NEWROZ bayramını ateşler yakarak, halaylar eşliğinde dağda bayırda bir şölen şeklinde kutlarlar.

İranlılar ilkbaharın gelişini NEWROZ, sonbaharın gelişin MİHRİCAN bayramı olarak kutluyorlar. Bu bayram, kültürel bayram kategorisine girmektedir.

Yahudilerin kutladığı yedi dini bayramı vardır.

Mısır esaretinden kurtuluş yıldönümünde kutladıkları Pesah (hamursuz), Yahudi toplumunun en büyük bayramıdır. Mısır’dan çıkışın hatırasını canlandırmak üzere mayasız, tuzsuz ve yarı pişmiş ekmek yapılıp bir kuzu veya oğlak kesilerek elde asa bir süre beklenir.

Turisina’da Hz. Musa’ya “On Emir”in verilişi yıldönümünde Şavuot (haftalar) bayramı kutlanır. Roş-ha-şanah (yılbaşı), yıllık amellerin muhasebesinin yapıldığı bir bayram olup aslında Ken’anilerin bayramıdır. Yom Kipor (kefaret günü), Hag-ha-sukkot (çardak bayramı), Purim (kurtuluş günü) ve Hanukkah (ışıklar bayramı) kutladıkları diğer bayramlardır.

Yahudi bayramlarının genel özelliği, tarihte yaşanmış önemli olayların her yıl canlandırılması, hatıralarının canlı tutulmasıdır.

Hıristiyanların en önemli bayramı Hz. İsa’nın doğum yıldönümü olarak kutladıkları Noel’dir. Hıristiyanlık inancına göre Hz. İsa’nın öldükten üç gün sonra dirilmesinin hatırası olarak Paskalya yortusu kutlanmaktadır. Transfigürasyon (tecelli), Meryem Ana günü ve Haç yortusu da bayram olarak kutlanır.

İslam öncesi Arap kabilelerin Hicaz bölgesinde ve Mekke’de kutladığı en büyük bayramı Hac’dır. Medinelilerin ise Newroz ve Mihrican bayramlarını kutladıkları hadis kaynaklarında rivayet edilir.

İslam dininde Ramazan ve Kurban olmak üzere iki bayram vardır. Arapçada ‘îdu’l-fıtr ve ‘îdu’l-adhâ şeklinde adlandırılan her iki bayram da hicretin 2. yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Bu aynı zamanda Ramazan orucunun farz olduğu yıldır.

Ramazan ve Kurban bayramları, Müslümanların yılda iki kere yaptıkları en büyük etkinliktir. Bu etkinlilerde dikkat çeken bir diğer husus da eğlencedir. Hz. Peygamber, Hz. Aişe ile beraberindekilerin bayramda def çalmalarına müsaade etmiştir. Bir başka bayram eğlencesi olan mızraklı gösteriler de kaldırılmayıp aksine Hz. Peygamber, eşi Aişe’yle izlemeye gitmiştir. İslam’a aykırı olmayan kültürel etkinliklere müdahale edilmediğini görüyoruz. Özetle bayram, bayram havasında kutlanmıştır.

Bayramın diğer önemli bir özelliği de, paylaşarak sevinçleri ortaklaştırmaktır. Buna dair Hz. Peygamberin yaşamında bir örnekle bu yazıyı sonlandıralım.

Hz. Peygamber, bir gün Mescid’in avlusunda bulunduğu sırada, kendisine bir sepet turfanda hurma ikram ediyorlar. Allah Resulü: “Komşularımız da şu anda böyle taze hurma yemeye başladılar mı?” diye sorar. Hayır cevabını alınca hurmaları çevrede oynayan çocuklara verdirir. Ve buyurur ki, “Ben komşularımızın yemediklerini yiyerek, giymediklerini giyerek onlardan farklı bir konuma gelerek yaşamak istemiyorum. Ne zaman ki komşularım hurma yemeye başlar, işte o zaman ben de onlarla birlikte bu taze hurmalardan yerim.” Burada çocukların gözetilmesi, eşitlik ilkesi ve komşuluk ilişkilerine yapılan vurgu çok önemlidir. Günümüzde İslam dünyasında saraylardaki yiyecek ve içeceklerin isimlerini dahi bilmiyor halkları.

Daha güzel günler göreceğimiz umuduyla mutlu ve huzurlu bayramlar dilerim.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR