Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Emek-Sermaye ve Müslümanlar-2

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


Neoliberalizm ve sosyalizmin arasına sıkışmış bir Ekopolitiğin arayışlarına dönük Müslüman dünyanın çabalarının henüz paradigmal bir ekonomi modelini geliştirilmediğini belirtmek büyük bir iddia olmaktan ziyade bir tespit olarak ifade edilebilir. Bu islami düşünce alanında ekopolitiğe yönelik hiçbir şey yapılmadığı anlamına gelmez.

İslam ekonomisi veya iktisadı diye tanımlanabilecek alanda bir literatür çalışması yapıldığında karşımıza oldukça dağınık çalışmalar yığını çıkar. İslam ekonomisinin bir bilimsel çalışma alanı olarak kurumsallaşması bağlamında da akademik dünyada etkili olabilecek, ekol oluşturabilecek disiplinli bir karşılığın olduğunu söylemek çok zor.

Bu tespitlerin kanıtlanması bağlamında Türkiye ve diğer ülkelerde yapılan çalışmalara bakılabilir. Literatür taramasında İsmail Cebeci’nin 2015 yılında Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 13, 25-26 sayılarda yayımlanan makalesi bu tespit ile ilgili yeterli bir panorama çizmektedir.

Türkiye’de henüz lisans düzeyinde İslam Ekonomisi veya İktisadı olarak açılmış bir bölüm devlet veya özel üniversitelerin hiç birinde yok. Enstitü düzeyinde İstanbul Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi ve Sabahattin Zaim Üniversitesi gibi kurumlarda İslam ekonomisi yüksek lisans ve doktora programları ancak 2000’li yılarından sonra açılabilmiştir. Bu çalışmaların İlahiyat fakülteleri ile sınırlı yürütülmesini ayrıca bir olumsuzluk olarak belirtmek gerekir.

Türkiye dışında örneğin Malezya, Suudi Arabistan gibi diğer ülkelerin biraz daha ileride olduğu söylenebilir.  Örneğin İslam Kalkınma Bankası bünyesinde faaliyet gösteren IRTI (The Islamic Researchand Training Institute) ve Cidde’deki Kral Abdülaziz Üniversitesi Islamic Economics Institute gibi kurumlara örnek olarak gösterilebilir.

İsmail Cebeci ilgili makalesinde 2000’li yıllar sonrası İslam ekonomisi ile ilgili Türkiye’de 10 kitap 20’yi aşkın makale iki tez çalışması yapıldığını not düşmektedir. İlk akademik tezin 1979 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi bünyesinde yayınlanmış, konuyla ile ilgili sistematik kitap Ahmet Tabakoğlu imzalı 1979’da basılan, “İslam İktisadına Giriş” adlı kitaptır.

Kuruluşların çalışmaları düzeyinde ilk çalışmalar, İslami İlimler araştırma vakfı (İSAV) tarafından 1980’li yıllarda yapılan çalıştay ve sempozyumlar olduğu görülür. Bu dönem faizsiz bankacılık ve özel finans kurumları ile ilgili arayışların şekillendiği sürece denk gelir. 1998’de Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Ekonomik Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen İslam Ekonomisinde Yönelişler Sempozyumu başlıklı uluslararası sempozyum, ilk defa bir üniversite bünyesinde düzenlenen çalışma olması bakımından önemlidir.

Bu alandaki önemli kurumsal çalışmalardan biri olan ve ilki 2013’te düzenlenen “İslam İktisadı atölyesi” çalışmalarının 6. 2018 yılında düzenlendi. İlke Vakfının öncülük yaptığı atölye çalışmaları İGİAD, İLEM gibi sivil toplum kuruluşlarının da paydaş olarak içinde yer aldığı bu alandaki önemli çabalardan biri olarak görülebilir.

İslam ekopolitiği üzerine ilk oluşumların siyasal, kültürel çalışmaların bir alt başlığı olarak ortaya çıktığı söylenebilir. İslami hareketlerin içinde yer alan öncü isimlerin bu konularda tepkisellikler üzerinden ilk düşüncelerin ortaya çıktığı görülür. Mısır merkezli İhvan-ı Müslimin fikri önderlerinden Seyyit Kutup, Pakistan’dan Mevdudi, Cezayir’den Malik Bin Nebi gibi isimlerin İslam ekopolitiğine dönük ilk analizleri içeren değerlendirmeler olarak karşımıza çıkar. Ancak bu fikirler batının kapitalist ve sosyalist polarizasyonuna İslami açıdan eleştiriler içeren, kültürel, ahlaki ve felsefi boyutlarda eleştirilere düzeyinde kalmıştır. Türkiye’de buna paralel olarak 1960’lı yıllarda Sait Çekmegil, Sezai Karakoç gibi isimlerin fikirlerini de aynı iklimde olduğunu söylemek mümkün. Benzer şekilde akademik düzeyde Sabahattin Zaim Hoca’nın bu konu ile ilgili konuşma ve yazıları fikirlerini de o dönem Diriliş, İslam Düşüncesi dergilerinde çıkan konu ile ilgi yazıların paralelinde seyrettiği görülebilir.

Seküler, materyalist paradigmanın iki yüzü gibi tanımlanan sosyalist ve kapitalist ekopolitik paradigmalar bir paranın iki yüzü gibi görülerek akidevi, felsefi, ahlaki boyutlarda İslam’ın ekonomik anlayışına dokunuşlar yapılmaya çalışılmıştır.

Kuramsal temeli ve kurumsal yapısı alternatif bir disipline dönüşemeyen İslam ekopolitiğine yönelik arayışlar bu kez yaşam geçekliğinin dayattığı sorunlara karşı yeni içtihat ve fetvalar üretme sığlığına mahkûm kalındığı görülür.

Dışarıda Yusuf Kardavi, içeride Hayrettin Karaman, Hamdi Döndüren gibi isimlerin ilmihal düzeyinde günümüz meselelerine çözü olabilecek içtihat ve fetvaları bu anlamda ortaya çıkmış çabalar olarak değerlendirilebilir.

Ak parti iktidar deneyimi 2005’te katılım bankacılığı ile ilgili ilk yasal düzenlemeleri beraberinde getirmesine rağmen ekopolitikte küresel neoliberal serbest piyasa ekonomisini uygulamaktan öte bir yeni kuramsal ve kurumsal açılım sağlayamadı. Tabi böyle bir paradigmal açılımı siyasi parti iktidarından beklemek te anlamsız bir iyimserlik olduğu belirtilmelidir.

Yaşanan deneyimler serbest piyasa ekonomisi karşısında Müslüman dünyanın çaresizi teslimiyetine tanıklık etmektedir. Bu bağlamda ortaya çıkan sorunlar, haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizlikler karşı güçlü bir eylemsel duruşun da çok zayıf kaldığı görülür. Sendikal örgütlenmelerin diğer dönemlerde olduğu gibi işlevsiz misyonsuz bir “sarı sendikacılık” nitelediğinden kendini kurtaramadığı yaşanan pratikler göstermektedir. Kendi içinde bile ehliyet, liyakat, istişare dinamiklerini rafa kaldırmış, toplanan üye aidatlarının oluşturduğu ultra konfor ve güç alanında küçük lobi ilişkilerinden kıskacından kurtulamayan, iktidarın arka bahçesinin şımarık STK’ları gibi ilke ve değer merkezli duruşlarından fersah fersah uzakta bir görünümdeler.

Bu bağlamda marjinal bir çaba olsa da Ahmet Örs ve arkadaşlarının bu konudaki niteliksel çabaları gelecek açısından umut veren bir çaba olarak görülmelidir.

Düşünsel bağlamda İhsan Eliaçık’ın ezber bozan özel mülkiyet karşıtı İslami çıkışları bu İslam ekopoitiği ile ilgili alternatif paradigmal arayışları bağlamında ayrıca önemlidir. Eliaçık,  İslam ve Kapitalizm: Medine’den İnsanlığa Doğu Kitabevi’nden çıkan kitabı bu konudaki düşünceleri için analiz edilebilir. Antikapitalist Müslümanlar grubu olarak bilinen ve İhsan Eliaçık’ın düşünsel öncülüğünü yaptığı sivil mücadele çalışmalarının da bu bağlamda farkındalık oluşturması bağlamında belirtmek gerekir. İslami sosyalizm veya İslami sol yorumu olarak tanımlanabilecek açılımların güçlü bir İslami ekonomik paradigma potansiyeli için cılız kalsa da farklı bir düşünsel açılım ve perspektif sunması boyutuyla dikkate alınması gerekir.

Günümüze alternatif olabilecek bir paradigmanın, ontolojik temelden başlayarak, bütünsel bir inşa çabası gerektirir. Batının materyalist, seküler temelli insan ve toplum tanımı kapitalist ve sosyalist kuramsal Yaklaşımların merkezine insanın bir “Homo Economicus” olarak tanımlanması üzerine kurulması İslami açıdan fıtri/ontolojik bir sapmadır. Bütünselliğin fıtri karşılığı vahiy ikliminde yaşamsal karşılığı olan her konuda olduğu gibi ekopolitikte de tevhid merkezli bir perspektif gerektirir. Ancak bu üst soyut geniş düşünsel çatının akli, felsefi, bilimsel, somut kuramsal ve kurumsal düzenlemeler üretecek bir akademik performansa dönüşmesi gerekir. Bu üniversite veya eşdeğer kurumsal zeminlerde nitelikli çaba ve çalışmaların ortaya konulması ile gerçekleştirilebilir.

Birçok alanda olduğu gibi yeni bir ekopolitik paradigmal açılım için iki önemli önceliğe odaklanılması gerekir. İlk olarak tarihsel anakronizme ile yüzleşmek ve hesaplaşmak, ikinci olarak güçlü, yeni bir usul/metodoloji inşasına odaklanılmalıdır. 

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR