Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


EĞİTİM SİSTEMİ NASIL DÜZELİR?

Yazarımız Seyit Ahmet Uzun'un 'yeni' yazısı...


Eğitim en zayıf yanımız ve bu yanımızdan sürekli yara alarak kan kaybediyoruz. 

Yeni gençlikle ilgili değerlendirmeler hiçte iç açıcı değil. Eğitim sisteminin için de yetişen gençlerden kimse memnun değil gibi görünüyor. Gençlerle ilgili kime dokunsan çok içli bir "ah!" işitiyorsun.

Peki bunun nedeni, gençlerin ellerinden düşürmediği telefonlar mı, ellerinden telefon düşmeyen gençler mi, onları hayata hazırlamasını bilmeyen yetişkinler mi yoksa onların nasıl yetiştirileceğini bir türlü oturtamayan eğitim sistemi mi?

Şeytan bir insanı saptıracagı zaman onun en zayıf yanını tespit edip, sürekli oradan yaklaşarak güçlü yönlerini de zamanla zayıflatıp çekim alanına alır. Böylece onu hayata "Şeytanın Gözlüğü"  ile bakan bir insana dönüştürür.

Hayata Şeytanın Gözlüğü ile bakanlar ise bütün kötülükleri güzel olarak görmeye başlar.

Peki "Şeytanın Gözlüğü" nedir? 

Bunu her insan kendi bakış açısına göre  değerlendirebilir. Günah-Sevap, İyi-Kötü, Güzel-Çirkin, Doğru-Yanlış şeklinde ele alınabilecek değerlendirmelerde "At Gözlüğü" yani tek benim bakış açım doğru diğerleri yanlış mantığıdır. 

Bu, Alevi, Sünni, Dindar, Laik, Çağdaş, Gerici fark etmeden bütün bakış açılarını kapsamaktadır. 

Eğitimin ideolojiye kurban edildiği her bakış açısı aslında "At Gözlüğü" veya "Şeytanın Gözlüğü"yle yapılmış bir değerlendirmedir. 

Ülkede eğitim ve öğretimle ilgili sürekli yeni şeyler yapılmaya çalışılıyor. Gidişattan herkesin rahatsız olduğu belli. Sürekli bir çözüm önerisi üzerinde çalışılmakta. 

Ancak bu çözüm önerileri bazen öyle bir hal alıyor ki sanki  "Yapılanları nasıl alt üst eder de bozarız?" Noktasına geliniyor. Ve o güne kadar yapılanlar, bir sisteme oturtulmak üzere olan yenilikler, alışılmaya çalışılan programlar yerle bir ediliyor ve bütün çabalar boşa gidiyor. Tabi burada bir kasıt arayışı içine girmek değildir niyetim. 

Bir eğitimci olarak olayı değerlendirmeyi düşündüğümde tek yönlü bir bakış açısının Mevlana'nın bir hikayesindeki fil tanımından farksız olacağı kanaatindeyim. Tek sistemi, öğretmeni, öğrenciyi, veliyi/ aileyi suçlamanın "Günah Keçisi" bulmaktan başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum. 

Günah keçilerini kurban sunmaya devam ettiğimiz müddetçe gerçekçi ve kalıcı bir sistem inşa etmemiz mümkün değildir. 

Eğitim sisteminin düzelmesinin ilk koşulu suçlu aramaktan vazgeçip, önyargısız toplumsal okumadır. 

Her yeni bakanın bir önceki sistemi suçlayıp yeni bir sistem arayışına girdigimiz, eğitimde başarısızlık deyince ilk önce akla öğretmenlerin geldiği, sıfır alan öğrencileri gördükçe gençliği suçladığımız, aileyi tanımadan gençliğin bütün yükünü aileye yıktığımız  müddetçe doğruyu bulma şansımız olmayacaktır. Çünkü suçlu karşımızdadır; sistem, öğretmen, gençlik, ilgisiz aile...

Gelecek yazıda eğitimin düzelmesi için neler yapabilirizi konuşabiliriz. 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR