Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Fedakar KIZMAZ


Doğma Ey Resul?

Masum güvercinlerimiz uçmuyor artık gökyüzünde, NATO denen haçlı jetleri her saniye bomba yağdırıyor kadim şehirlerimize...


Bu yıl olsun doğma ne olur?

Bu kadar acıya, bu kadar zulme, haksızlığa dayanamazsın; gördüklerin, duydukların karşısında keşke dersin kör, sağır, kalpsiz olaydım; taş olaydım toprak olaydım keşke?

Yeryüzünün her karış toprağından semaya yükselen çocuk feryatlarına, ana ağıtlarına, mazlumların beddualarına yüreğin dayanmaz, elin kolun tutmaz olur, kanın çekilir felç olursun.

Doğma ey Yetim?

Artık sana kol kanat gerecek kabileler yok. Baba yarısı amcalar, kanadını gerecek dedeler, kucağına saracak anneler, sımsıcak sütüyle karnını doyuracak sütanneler yok bu dünyada.

Miras kavgalarından küsüşmüş kardeşler yeğenlerini tanımıyorlar buralarda. Yalnız yalnız insanlar, küçük küçük evlerde sanal hayatlarda arıyorlar dostlukları, mutlulukları. Sana açılmaz o kapılar, hem sığamazsın, bir akşam çayına gitsen de geceleyemezsin, amcanın, dayının, teyzenin, halanın evinde. Yoksa candan biricik dostun kapısını çalacağın; sokaklarda sabahlarsın, üşürsün?.

Bu yıl gelme ne olur?

Dedeler yok artık cebinde şekersiz gezmeyen? Neneler yok artık, elinde değnek iki büklüm sırtında torun taşıyan. Ya bir başlarına yol gözlüyorlar yıkık dökük, kapıları gıcırdayan evlerde her bahar, her yaz; hiç olmazsa bir telefon bir mesaj, kandillerde bayramlarda umutsuzca. Ya da bir huzurevinin soğuk beton duvarları arasında sabırsızlıkla ölümü?

Doğma ey Mekke´nin Güzeli?

Mekke artık o Mekke değil. Ebubekirler, Osmanlar, Hamzalar, Ömerler, Aliler bir bir gittiler attaya? Senden sonra neler oldu neler. Kimisi namazda hançerlendi, kimi Kur´an okurken. En sevdiğin Hasan´ın zehirlendi, Hüseyin´ine ne yaptılar bilemezsin; sorma ey dedesi, söyleyemem? Ebu Cehillerrin, Süfyanların çocukları bir hamlede aldılar intikamlarını; söylemeye utanıyorum, cariye edindiler ümmete bıraktığın emanetlerini Kerbela´da? Yetmedi yaktılar, yıktılar Kabe´yi geriden gelenler.

Bir süre Hadimül Haremeyn isimli iyi insanlar kolladılar, gözettiler Kabe´yi. Allah´ın misafirlerine ikram ettiler yüzyıllarca, fazla ses çıkmasın diye Medine´ye girişteki tren raylarına bez döşediler ki uyandırmayalım uykusundan Resulü?

?Sonra araya nifak sokuldu; kardeşler birbirine, Haçlılar Gırnata´ya girdi önce. İnsanlığı aydınlatan Endülüs medeniyeti yandı kül oldu, denize aktı günlerce masumların kanına karışan elyazması kitapların mürekkebi. Kudüs´e, Bağdat´a, Kahire´ye, Şam´a, Bağdat´a akın ettiler barbarca? İstanbul´da ?Sancak? düştü sonra. ?İmame?nin ipi koparıldı, 22 milyon kilometrelik ?Emin? topraklarda 50´den fazla devletçik kuruldu ve köle oldu koca İslam coğrafyası?

Ey Sevgili bekle biraz?

Kabe´nin tepesinde yükselen gökdelenleri görünce şaşkınlıktan dilin lal olur. Hani dersin Şeytan bir daha bu topraklara ayak basamayacaktı. Bu Hilton da ne acep dersin, ümmetime yanlış bir haber mi verdim diye utanır, kahrolursun suçlu senmişsin gibi. Gülsuyu ile temizlenen Kabe´nin avlusundan çıkar çıkmaz çöp yığınlarıyla karşılaşınca Mekke sokaklarında, ?Temizlik imandandır? sözünü söylediğine pişman olursun. Dilenciler üşüşür çevrene sonra, neyin var neyin yok verirsin ama düşünmeden edemezsin; bu gökdelenlerin olduğu bir yerde bu dağıtımı kim yapmış ki, fakirle zengin arasında bu kadar uçurum oluşmuş? Ve ?Zenginler arasında dolaşan mal?dan nefret edersin. Sonra Ebû Zer misali, bir battaniyeye sarılmış mermer zemin üzerinde uyuyan Bilal´in akrabalarından birinin yanına kıvrılır gözyaşı dökersin?

Bu sene olsun gelme ey Merhamet Sahibi?

Duyarsın Müslümanların başına geleni ağlamaktan bir hal olursun. Ebu Gureyb hapishanesini anlatırlar sana, Ebu Hanife´nin mezarının bile yerle bir olduğunu söylerler. Dünyanın öbür ucundan gelen jetlerin, füzelerin bir Ramazan gecesi Bağdat semalarını alevlerle aydınlattığını öğrendiğinde, Kafirin silahıyla silahlanmamış olan Müslümanlara hem üzülür, hem kızarsın. Acaba dersin ümmetim Kur´an okumuyor mu? Dünyada en çok okunan kitabın Kur´an olduğunu ama anlaşılamadan sadece ibadet niyetine hatimler indirilip senin ruhuna hediye edildiğini, her Ramazan kadın erkek milyonlarca Müslümanın mukabelelerle sabahlayıp akşamladığını söylese biri şaşar kalırsın, nutkun tutulur bir şey diyemezsin.

Tıka kulaklarını ey?

Bir milyon Iraklının öldüğünü, kadınların kızların kirletildiğini duyma ne olur. Bosna´yı hiç bilme, Rabia meydanını sorma; Cezayir´i, Tunus´u, Libya´yı, Mısır´ı, Suriye´yi öğrenme, Miyanmar nerde deme, sen hala Osmanlı´nın sınırlarının durduğunu varsay, ki kahrından ölmeyesin.

Gelme ey Yetimler Yetimi?

Akdeniz´de, Ege´de, Karadeniz´de boğulan göçmenleri duyarsın, sonra da Haçlıların talan ettiği İslam topraklarından kaçan mazlumların neden Haçlıların memleketine ulaşmak için ölümü göze aldığını anlayamazsın; aklından şüphe edersin sonra, kıyamam? Yüzbinlerce yetimin yardım kuruluşu kılıfı altında misyoner örgütler tarafından hristiyanlaştırıldığını öğrendiğinde, cesetleri karaya vuran Aylan bebeklere üzülmek mi yoksa kurtulduklarına sevinmek mi gerektiğine karar veremezsin.

Yat Ravza´nda bu yıl da ey Emin?

Ki görmeyesin dünyanın halini. ?Bir kadın Sana´dan Hadramevt´e korkusuzca gidecek? diyerek müjde vermiştin ya hani, artık evden çıkamıyor kadınlarımız kızlarımız. Ya tacize uğruyor, ya istismara ya gaspa. ?Öldürsen de ben sana elimi uzatmam? diyen Habil çoktan öldü Ey merhamet timsali? ?Ölmektense öldürürüm? atasözü revaçta tüm dünyada, bireysel silahlanma hat safhada, devletler zaten nükleer silah yarışında. Ama bir şartla; herkese serbest sadece Müslüman´a yasak?

Ne olursun kalkma yattığın yerden ey...

İslam toprakları baştan başa Amerikan askerleriyle, üsleriyle dolu. Masum güvercinlerimiz uçmuyor artık gökyüzünde, NATO denen haçlı jetleri her saniye bomba yağdırıyor kadim şehirlerimize. Baştan başa enkaz yığını oldu medeniyetin beşiği topraklar.

Bir İstanbul´un minarelerinde okunuyor ezanlar özgürce, ?şimdilik?. Ama Yunanistan´a göçe zorlanan Rum kardeşlerimizin, İsrail´e gitmeye mecbur bırakılan Yahudi komşularımızın bile hala hasretle kulaklarında çınlayan o Davudi ezanlarımız yok artık. Her taraftan aynı anda çok kötü seslerle makamsız ?okunduğu sanılan ezanlar? yüzünden müezzinler darp ediliyor bugünlerde. Gelme bu şehre, duyma bu ezanları ey Resul?

Doğma bu gece?

Kudüs´e gitmek istersin belki; görme Mescid-i Aksa´nın son halini. Yerlerde sürüklenen kadınları gençleri görürsün de engellemeye gücün yetmez İsrail komandolarını, Hz. Lut misali ?Ah keşke sırtımı dayayabileceğim kardeşlerim olsa? diye çırpınırsın. Ama kardeşlerinin Şam´da, Yemen´de birbirini boğazlamakla meşgul olduğunu duyarsın sonra da, bu mezhep denen illetin ne zamandan beri İslam´dan daha önemli hale geldiğini bir türlü anlayamazsın, kahrolursun?

Medine´ye Mekke´ye uğrama ne olursun Rahmet Peygamberi.

Yakında Kabe de Amerikan Özel Kuvvetleri tarafından ?korunacak?; görürsen belki dayanamaz "Ya Rabbî! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma! Zira bırakırsan onlar Senin kullarını, Senin yolundan saptırırlar ve sadece kendileri gibi kâfir, ahlâksız çocuklar dünyaya getirip yetiştirirler. Ya Rabbî beni, annemi, babamı ve evime mü´min olarak girenleri, erkek ve kadın bütün mü´minleri affet. O zalimleri ise, daha da beter, daha da perişan eyle!" diyen Hz. Nuh gibi beddua edersin belki?

Yeryüzü baştan sona puthane olmuş, hangi şehri fethedesin, hangi putu kırasın. İnsanlık, adalet, eşitlik, merhamet, özgürlük putlarını üç öğün helva niyetine yer olduk.

Sen bu sene gelme ey Nebi?

Ama geleceksen, o gül kokunla gel?

Çanakkale´ye gel şehitliğe, geceleyin. Sessizce kardeş kardeş yatan ümmetin çocuklarını görürsün orada, Allah yolunda ölümüne savaşanları; Edirneli Ahmet, Siirtli Kamil, Afyonlu Turan, Trabzonlu Dursun, Bosnalı Ragıp, Selanikli Recep, Şamlı Ammar, Bağdatlı Hasan, Medineli Ömer, Trablusgarplı Musa, Kırımlı Halil? Yan yana yattıklarını görür ve küffara karşı İslam yurdunu savunurken şehit oldular diye sevinirsin?

İstanbul´a uğra bir de illa geleceksen. Edirnekapı Şehitliği´ne, ama gece gel imsak vakti. O saatte hırsızı, gaspçısı, katili, ırz düşmanı uyumuş olur. Gürültü patırtı dinmiş, trafik durmuş olur. Bir de 15 Temmuz Şehitliği var ona da uğramadan ayrılma olur mu...

Doğma bu gece sen?

Ama doğacaksan da; şimdilik en ?Emin Belde´ İstanbul´da doğ ey YETİM?

-------------

´Mevlid-i Nebi Haftası´ hepimiz için mübarek olsun?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Ziya Bayraktar
30.11.2017 13:23:27
Harika bir yazı hocam.Utanmasak"Bize içimizden bize benzeyen bir peygamber göenderseydin ya" diyeceğiz.Selametle...

Bir dost
30.11.2017 21:37:44
Arif Nihat´ın şiirinin yanında, bir fedakâr´ın nesri! Ancak bu kadar olur. Hüzünlendim, ama gelecek için de sevindim. Güzel ve anlamlı bir yazı. Kalemine, yüreğine sağlık

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR