Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Dewlet

Yazarımız Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


10-16 Mayıs tüm dünyada  Engelliler Haftası olarak çeşitli farkındalık etkinlikleri ile gündem oluşturuyor. Aynı hafta içerisinde Anneler Gününü de kutladık. Engelli olma ve anne olma yaşamı birçok yönüyle en anlamlı ve öğretici kılan önemli iki sosyal rol olarak bir çok kişinin yaşamı için derin kırılmaların, şahitliklerin, silinmez ruhsal dokunuşların izlerini yaşamın çeşitli kesitlerinde kimi zaman mutluluk ve huzur, kimi zaman acı ve hüzün ve çoğu zaman sabrın, mücadelenin, sebatın doludizgin dokunuşlarını nakşetmişlerdir. 

Rabbimin bir nimetti olarak gördüğüm ve kişiliğimin şekillenmesinde, oluşmasında bana her anı bir mucize gibi gelen görme engelli halam ile yaşamı paylaşmam olmuştur. Hamilelik sürecinde ağır bir hastalıkla mücadele eden annemin, dünyaya gelmem sonrasında da tedavi süreci devam edince, bebekliğimin ilk yıllarından itibaren bakıp büyütmek görme engelli halam, ailenin en büyük oğlunun ilk çocuğu/torunu olmam hasebi ile böyle önemli bir sorumluluğu üstlenmiş oldu. Yani görme engelli halam ikinci bir annelik yaparak bu mucizeyi bana yaşattığını bugünden geçmişe baktığımda şimdi daha iyi görebiliyorum.

Analitik düşünmeyi, temel matematiği, etkili dinlemeyi, ses tonu üzerinden etkili iletişimi, masallar, siyer ve sahabe hikayeleri üzerinden ahlakı, hikmeti ve erdemli kişiliğin temel önermelerini hep onun yaşamıma dokunuşlarından kalan izler olarak biriktirdiğimi fark ettim. Eğitim almamıştı. Ancak Kitabı Kerim’in Yasin suresi dahil olmak üzere klasikleşmiş, geleneksel ezberlerini aile kültürü içerisinde hıfz etmişti.

Anneler günü ve engelliler haftasının bu sıcak ikliminde, görme engelli ikinci bir annemin olması Allah’ın bana belki de sunduğu en büyük lütuflarından biri olduğunu söylemek abartı olmaz sanırım.

Görme engelli halamın ve aynı zamanda ikinci annemin hikmetli anlatım yöntemi ile gündemde olan bir başka konuyu analiz etmeye çalışalım.

Devlet denilen organizmanın iyi veya kötü olmasının deneysel bir ölçüsü, somut niceliksel bir kriterler tablosu yok. Bu bağlamda tamamen, steril düzeyde iyi bir devlet veya tamamen her yönüyle kötü bir devlet tanımlamasına da gitmek kuramsal olarak oldukça çetrefilli bir konudur. bu durumu ekstremum noktaları bağlamında belki iki farklı uçta insan-devlet ilişkileri bağlamında hikmetli bir benzetme ile anlamlandırmaya çalışa biliriz.

İnsan-devlet ilişkileri bağlamında iyi-kötü devleti bir sarkacın iki ucuna benzetirsek iyi ucunu masallarda gecen ‘Aleddin’in Sihirli Lambası’ na benzetebiliriz. İnsanlar içim iyi devlet Alaaddin’in sihitli lambasından çıkan her dileği yerine getiren, bunu yaparken de başka hiç kimseye zarar vermeyen bir cin olarak tanımlaya biliriz. tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan sihirli lambanın cini olarak iyi devleti düşünebiliriz.

Sarkacın diğer ucundaki kötü devlet ise kurt-kuzu hikayesine teşmil edilebilir. Dilediği her şeyi hiçbir kural ve ölçü tanımadan kendinde yapma yetkisi gören kurdu devlet gibi bunun karşısında ise her türlü çaresizliğe mahkum edilmiş kuzuyu da insanlar olarak tanımlayabiliriz. Hikaye de geçtiği gibi kurt kuzuya suyumu bulandırıyorsun dediğinde kuzu sen akan suyun yukarısında su içiyorsun ben ise zaten senin içtiğin suyudan akarak bana gelen aşağıdan su içiyorum. Benim senin suyunu kirletmem imkansız bile diyemeden kurdun kuzuyu yemesini engellemesi mümkün olmadığı hikayedeki ilişki hukuku.

Yaşadığımız ülkede devlet ve yurttaş ilişkileri ağırlıklı olarak Aleddin’in sihirli lambasına yakın bir taraftaysa iyiye dair uygulamaların olduğu bir ilişki ikliminden bahsedilebilir. Tersine kurt-kuzu hikayesindeki durumların yaşandığı bir ilişkiler biçimi varsa bu durumda temel hak ve özgürlüklerin, adalet ve hukukun can çekiştiği bir sistemin egemenliğinden söz edilebilir. Kural ve kurumların anlamsızlaştığı, çözüldüğü, güvenin kaybolduğu bir keyfiliğe devletin araçsalaştırılarak mahkum edildiğini gösterir.

Kurt-kuzu hikayesini aratmayan uygulamalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2012 en önemli ve köklü 9. anayasa değişim referanduma gidilerek kabul edilen maddeler arasında çözüm sürecine müktesebatını destekleyen ‘w, x, q  ‘ harflerinin kullanımının serbestleşmesinin önünü açan maddeler de vardı.

Uygulamada ise bu yasaklı harf kompleksi Kürt dili ve kültürü söz konusu olduğu zaman aşılamadı. Konu ile ilgili ibret verici bir duruma, son yasakçı noktayı Anayasa mahkemesi koydu. Abdullah Yılmaz adlı bir yurttaş, 2014’te doğan yeni çocuğunu Kürtçe “genç” anlamına gelen “Ciwan” ismiyle kaydetti. Ancak, İzmir Çiğli Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü, “w” harfinin “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun”a uygun olmadığı gerekçesiyle kimlik düzenlemeyi reddetti. Nüfus Müdürlüğü, “Ciwan” adının “Civan” olarak düzenlenmesi için 4 Aralık 2014’te ihbarda bulundu. Savcılık da zaman kaybetmeden 15 Aralık 2014’te Karşıyaka 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun”a uygun olmadığına karar verdi. Mahkeme “w” harfinin resmi iş ve idarelerde kullanılamayacağına hükmetti. Mahkeme, “Ciwan” isminin Türkçeleştirilerek “Civan” olarak yazılmasına karar verdi.

Abdullah Yılmaz inatla yargı sürecine itirazlarını sürdürerek Yargıtay da temyiz yoluna gitti. Yılmaz, temyiz başvurusunda, ulusal ve uluslararası mevzuatta çocuğa isim koyma hakkının ana ve babanın olduğunu, devletin anılan hakka müdahalesinin demokratik toplum düzenine uygun olmadığını belirtti. Yargıtay 8’inci Hukuk Dairesi, 5 Kasım 2017’de kararın yasa ve usule uygun olduğuna karar vererek, yerel mahkemenin kararını onadı. 8’inci Hukuk Dairesi, somut düzeltme talebi bulunmadığı gerekçesiyle, isim düzeltme talebini de 20 Ekim 2018’de reddetti. İtiraz sürecinin tamamlanmasının ardından Yılmaz, “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı”yla bununla bağlantılı olarak “Anayasa’nın eşitlik ilkesinin ihlali edildiği”, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye aleyhine verdiği kararlara işaret ederek, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yılmaz başvurusunda, AİHM’in Tahir Canan “Kürtlerin çocuklarına Kürtçe isim vermemesi nedeniyle yaptığı başvurudaki” ihlal kararına işaret ederek, Kürt kültürünün yaşatılmasının engellenmesi amacıyla çocuğuna Kürtçe isim koymasının engellendiğini kaydetti.

Başvuruyu demokratik toplum değerlerine uygunluk açısından başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, yasa ve uluslararası hukukta resmi dile ilişkin maddelere işaret ederek, harf değişiminin fonetik yapıya uygun yapıldığını, Kürt kültürel yapısı içerisinde Civan isminin kullanılmasında ciddi bir engel bulunduğuna bir bilginin mevcut olmadığını belirtti. Anayasa Mahkemesi, kamusal makamların takdir yetkisini keyfi bir şekilde kullanmadığı ve resmi dilin kullanılması çerçevesinde tedbirler aldığı değerlendirildiğine uygulamanın demokratik toplum düzenin gereklerine uygun olduğu sonucuna vardı.

Başvurucunun, çocuğuna kendi kültüründe isim konulmasının engellenmediğini öne süren Anayasa Mahkemesi, çocuğa isim koyma hakkının Türk alfabesinde olmayan bir harfin kullanılmasında sınırlandırılma yapıldığını, anılan müdahalenin ölçülü olduğunu değerlendirdi.

Ayrımcılık yasağını iddiasını inceleyen Anayasa Mahkemesi, ayrımcılık yasağının ihlalinin tartışılabilmesi için ihlal iddiasının kişinin hangi temel hak ve özgürlüğünün hangi temele dayalı olarak ayrımcılığa maruz kaldığının gösterilmesi gerektiğini görüşünü dile getirdi. Başvurucunun yalnızca Kürt olması nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını, bu iddiasını temellendirecek somut bir açıklama yapmadığını belirten Anayasa Mahkemesi, “Ayrımcılık iddiasının ciddiye alınabilmesi için başvurucunun kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu farklılığın meşru temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayrımcı bir nedenle dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir. Buna karşın başvurucunun ayrımcılık uygulandığına iddiasını temellendirecek bir argüman sunmadığı, kendisiyle aynı statüde bulunan kişiler arasında farklı muamelede bulunduğuna ilişkin açıklama yapmaksızın isim düzeltme işleminin Kürt olması nedeniyle yapıldığını iddia etmekle yetindiği anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle ihlal iddiaları temellendirilmediğinden başvurucunun bu kısmı açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir” ifadelerini kullandı. “Anayasa’nın eşitlik ilkesinin ihlali” başvurusunu kabul edilemez bulan Anayasa Mahkemesi, “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali” başvurusunu kabul edilebilir bularak, Yılmaz’ın bu hakkının da engellenmediğine hükmetti. Yani anayasa mahkemesine yasaklı uygulamayı oy birliği ile alınan kararla uygun buldu.

Birçok yabancı ve yerli şirket ile bazı televizyonların ticaret tescil belgeleri gibi resmi işlemlerde içinde ‘w, x ve q’ harfinin bulunmasına herhangi bir kısıtlama bulunmazken, 29 harfli Türkçe alfabede bulunmayan, ancak 32 harfli Kürtçe alfabede bulunan ‘x, w, q’ harflerine yasak ve engellemelerin olmasındaki çelişkiler ayrımcılık kapsamında algılanmıyor anlaşılan.

Aydınlanmanın önemli düşünürlerinden Kant, sistemin temel hak ve özgürlükler, eşitlik ve adalete dair taleplerin sistem içi legal işleyişin kurum ve kuralları içinde değişme zorlayarak aydınlanma sürecinin stratejisini belirler. bu bağlamda çifte vatandaş veya Türkiye vatandaşlığına geçmiş bir Avrupalı yurttaşın çocuğuna ‘William, Wilma’ gibi isimler veya içinde ‘w,x,q’ harfleri bulunan ad ve soyadları olan ancak Kürt olmayan Türkiye vatandaşlarının kimliklerine de aynı yasaklamaları getirebilecek mi? Buralardan sınırları zorlamak gerekir.

Daha kalıcı bir çözümü Türk Dil Kurumu üzerinden de traji komik bir yöntemle gerçekleştirebiliriz. Eğer TDK komisyonu ‘Devlet’ kelimesinin kullanımını ‘Dewlet’ olarak değişimini onaylarsa bu sorun da kalıcı olarak çözülür sanırım(!)

Devlet insan ilişkilerinde sarkacın kurt-kuzu ucunu geriletip, Alaaddin’in sihirli lambasındaki ucunu güçlendireceğimiz yarınlar umuduyla vesselam.  

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR