Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ramazan KAYAN


Devranda seyran

Yazarımız Ramazan Kayan'ın "yeni" yazısı...


Yukarıdaki başlık yeni çıkan kitabımın göbek adı… Doğumdan sonra isim GÖNLÜME SEFER DÜŞTÜ şeklinde netleşti… Yeryüzü seyahatlerimin hasılası olan bir eser…

İzlenimlerim yüreklerde iz bırakır umuduyla yazdım…

Yolculuk…  İnsanoğlunun en anlamlı belki de en masum tutkularından biridir…

İnsana varoluşunu hissettirecek eylemlerden biri de hiç şüphesiz yolculuktur… Ziyaret ettiğiniz yerler, tanıştığınız insanlar, birbirinden farklı ve renkli dünyalar varoluş sırrınızı kamçılar ve sizi farklı duygulara taşır…

Yaşadığımız coğrafyanın dışına çıkmak bakış açımızı  büyütecek, ufkumuzu açacaktır… Yeni dünyalara doğmak için yolda olmak gerekir…

Su akarsa güzeldir…

Aslan ininden çıkmazsa aslanlığını kaybeder…

“ Ok yaydan fırlamadan hedefini bulamaz.”  diyor İmam-ı Şafii…

Seyahat gözlerimizin gözünü açar…  Yol insanı yontar, oldurur, olgunlaştırır…

Hayat akışkandır… İçe ve dışa bakan yönü vardır… Asıl olan insanın kendi iç yolculuğudur… Kendi sırrımızın peşine  düşmeliyiz… Kendimizi keşfetmek için hareket halinde olmalıyız… Önce kendi içimizdeki mikro âleme yürümeliyiz… Aslında her seyahat kendi iç dünyamıza tutulan bir aynadır… Gizli yanlarımızı sefer açığa çıkarır… Seyahat adeta bir terapidir… Bir ilaç gibi hayatımıza katabiliriz…

Yola düşünce dünyanın bizden ibaret olmadığını anlıyoruz…

Yol gayeyi yakınlaştırır… Uğraşırsan ulaşırsın… Yoksa uyuşursun…

Yolu bilmek yetmez,  yolda olmak gerekir… Yolda olmak da menzile varmaktan daha önemlidir…

Gerçi kişiden kişiye yolculuğun amacı değişebilir… Ama herkesin kendince yeterli bir gerekçesi vardır…

Bir ihtiyaç mı?  Sıradan yaşamlara bir itiraz mı?  Bir macera mı?  Hobi mi? Keşfetme arzusu mu?  Alışkanlık mı?  Merak mı?  Benliğin derinliklerinde yatan öğrenme isteği mi?  Uzaklara duyulan özlem mi?

Şu kadarını söylemek isterim; seyahatin bizim için sadece tarihi ve turistik bir gezinti olmadığı aşikâr… Seyyahla turistin farkını biliyoruz…

Ulvi amaçlar için yokuşları tırmanmak,  kapıları tıklamak, unutulanlara selâm vermek bizim için önemlidir… Önceliğimiz tarihi mekânlar, müzeler, doğal güzellikler değil öteki insanlar, başka yaşamlar, yeni dünyalar için Allah'ın arzını aralıksız adımlamaktır… Bizi hayallerden, abartılardan, önyargılardan, sloganlardan alıp gerçekliğe taşıyacak seferler lazım…

Bu duygu ve düşüncelerle hep yolda olmayı yeğledim…

Önceleri otogarlar, şimdilerde ise havalimanları en çok uğradığım mekânlar oldu… Hatta benim hikâyem çocukluk günlerimde başlıyor…  Daha ilkokul yıllarında doğduğum mahalle Kernek’ten dedemle birlikte  köyümüz Ağudere’ye  saatlerce süren yolculuklar… İmam-hatipli günlerde Kernek’tenSıtmapınarı’na yedi yıllık aralıksız yürüyüş, beni bugünlere hazırladı…

Anladım ki,  Allah izin verdikçe,  yürü kulum dedikçe, yolculuk mesleğim, yollar mecburi istikametim…

Yolda olmayı hep sevdim…  Ne zaman önüme seyahat gerektiren bir fırsat çıksa buna “hayır”  demedim…

Gönül coğrafyalarımızın bana gönül koymasından korktum…

Demem o ki, dert gezdiriyor… 

Gördüm ki, her bir seyahat ile birlikte kalıplar kırılıyor, ezberler bozuluyor, sivri yanlar bileniyor… Taassuplar teenniye dönüşüyor…

Sonsuzluk yurduna olan yolculuğumda yol azığım olması duası ile…

 

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR