Batının ve beşeri ideolojilerin insanlarımızı öz köklerinden koparma girişimi olanca hızıyla devam etmektedir.
Kendin olma, kökleri üzerinde büyüme, fıtrat üzere hareket; özünden koparılmaya çalışılarak, onurlu ilkeler manipüle edilmektedir.
Batıyı taklit, sindirile sindirile beyinlerimize empoze edilmektedir.
Sefil ve zelil bir durum ile karşı karşıyayız.
İdeolojik, hatta bir adım öteye gidip, faşizan felaketlerin her tarafımızı çepeçevre kuşatmış olduğunu söyleyebilirim.
Faşizmin cahiliye döneminin de dünya görüşü olduğunu düşünürsek, cahiliye döneminin adetlerini normal karşılayan bir nesil yetiştiğini söylemekte bir abes görmüyorum.
İnsana ve insanlığa sunacağımız medeniyetin özü elimizde iken bu "geriye gidiş" üzüntü verici.
Ayağa kalkıp silkelenmemiz ve özümüze, yani mukaddes kitabımız aracılığıyla Allah'ın bizlere vermiş olduğu tavsiyelere, dönmemiz birinci önceliğimiz olmalıdır.
Çünkü İnsanın özüne dönmesi, yani fıtrat üzere hareket etmesi yeryüzünde devletler kurmaktan daha büyük bir olaydır.
İnsanoğlunun ırklar üstü bir düşünceye sahip olması dünyada benzerlerine hiç rastlanmayacak kadar büyük, yüksek ve önemli davranışlardır.
İnsanın hemcinsini, tabiatı, hayvanlar alemini koruyup kollaması ve bir düzene ve şekle göre, özgürlüklerini kısıtlamadan, disipline etmesi bir devri kapatıp, yeni bir devir açmaktan daha önemlidir.
Ve ölen insanlık değerlerini diriltmek!
İnsanı merkeze alarak medeniyet inşa etmek!
Fikirler geliştirerek toplumsal barış ve düzeni sağlamak!
Fıtrat üzere hareket etmek!
İhtiyaç sahiplerine, güçsüzlere, mazlumlara... yardım etmek..!
Ve yeryüzünde mahrum ve güçsüz bırakılmışlar için var olmak..!
Vesselam…
