Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


Çözüm Sürecini Kim Bitirdi?

Yazarımız Faysal mahmutoğlu'nun "yeni" yazısı...


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti, uzun zamandır rafa kaldırılan (kimine göre buzdolabında bekletilen) çözüm süreci tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Erdoğan Diyarbakır’a gitmeden önce “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” tartışması yaşanırken, Erdoğan’ın “Çözüm sürecini biz bitirmedik, karşı taraf bitirdi.” demesinin ardında “Çözüm sürecini kim bitirdi?” tartışması başladı.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Çözüm süreci, AK Parti hükümetlerinin en değerli ve hayırlı icraatıydı. Aktörlerin samimiyetsizliklerine karşın – ki, süreç çözüm odaklı değildi – sürecin devam ettiği yaklaşık üç yıl içinde insanlar ölmüyordu, yıkma-yakma yoktu, işkence haberleri medyada yer almıyordu, insanların yüzü gülüyordu, dış politikada Türkiye’nin eli güçlenmişti (nitekim komşularla sıfır sorun hedefleyen iktidar, sürecin hitamından sonra tüm komşularla sorunlu hale geldi) ve ekonomik veriler iyi yönde seyrediyordu. İş insanları bölgeye yatırım yapmak için hazırlık yapıyordu.

Özetle, çözüm süreci tüm halk kesimlerince satın alındı.

Siyasal iktidarın süreçten beklentisi herhangi bir (yasal) adım atmadan silahların şartsız bırakılmasıyken, PKK ise yeni mevzi kazanmak, güçlenmek ve Rojava’daki gelişmelere paralel olarak bir statü elde etmeyi düşünüyordu. IŞİD’e karşı verilen mücadelede koalisyon güçlerinin ve ABD’nin verdiği desteğin kalıcı olacağı yanılgısına düştü. 7 Haziran seçim sonuçlarını yanlış okuyarak Demirtaş’ın “ödünç oy” söylemini boşa çıkarttı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 Mart 2015’te Dolmabahçe Mutabakatı’nı (28 Şubat 2015) “doğru bulmadığını” ve bundan haberinin olmadığını açıklaması, sürecin artık nihayete erdiğinin somut göstergesiydi. Erdoğan, toplantıda Öcalan’ın 10 maddelik metninin yanı sıra, Hükümet tarafından başka bir metin okunduğunu, dolayısıyla ortada bir mutabakatın olmadığını söyledi.

Erdoğan’dan habersiz Dolmabahçe toplantısının yapılmış olması düşünülemez. Zira HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Dolmabahçe Mutabakatı’nda Mutabakat’ı okumak için bir araya gelen heyetin nerede oturacağına bile Tayyip Erdoğan karar verdi. Biz bir arada oturduk sonra bizi yerimizden kaldırdılar, içeriye girip bir telefon görüşmesi yaptılar. O telefon görüşmesinden sonra bizim yerlerimizi değiştirdiler. Hatta neden böyle olduğunu sorduk, ‘Beyefendiye danıştık öyle yaptık’ dediler.” şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu açıklamadan iki gün önce de (20 Mart 2015) Erdoğan, Kürt tarafının ısrarla talep ettiği “Çözüm Süreci İzleme Heyeti” oluşturulmasına karşı olduğunu ve olumlu bakmadığını açıklamıştı.

10 Mart 2015’te KCK eşbaşkanları Cemil Bayık ve Besi Hozat’ın PKK’nı silah bırakmayacağı, bu kararın ancak Öcalan’ın da katılacağı bir kongrede karara bağlanabileceği şeklindeki açıklamalarını takiben 17 Mart 2015’te Selahaddin Demirtaş’ın grup toplantısında “Seni başkan yaptırmayacağız” sözüyle ünlenen konuşması, sürecin aksadığının göstergesiydi.

7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin silah dışı çözümün adresi olarak yüzde 13 oyla 80 milletvekili çıkarması, AK Parti’nin tek başına iktidar olmasını engelledi. Bunu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “Bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yaparlar.” tepkisel açıklaması izledi.

20 Temmuz 2015 ‘te Kobani’ye gitmek için Suruç’ta toplanan (düş yolcuları) gençlere yönelik canlı bomba eylemi gerçekleştirildi, 32 kişi yaşamını yitirdi. Eylemi IŞİD üstlendi.

İki gün sonra tarihe çözüm sürecini bitiren olay olarak kayıtlara geçen cinayet yaşandı; Ceylanpınar’da görevli iki polis memuru uykularında katledildi. Olayı PKK üstlendi ancak PKK adına bu cinayeti işlediği gerekçesiyle tutuklanan kişiler yargılama sonucunda beraat etti. Gençleri tutuklayan ilk hakim Nurettin Bulut 15 Temmuz sonrası ‘FETO’den tutuklandı. Otopsi savcısı dahil Ceylanpınar’da o dönemde görevli 22 polis ‘FETO’cu suçlamasıyla açığa alınıp, tutuklanıp ihraç edildiler.

Süreç, böylece taraflarca bitirilmiş oldu.

İran sürece öfkeliydi, Gülen yapılanması sürece karşıydı ve süreç ABD’nin insiyatifi dışında gelişiyordu. Bunlar not edilmesi gereken hususlar…

Fetullah Gülen sürece fevkalalde tepkiliydi ve süreci sabote etmeye kararlıydı.

Gülen yapılanmasının Süleymaniye’deki temsilcisi aracılığıyla Cemil Bayık’a mektup gönderdiği, daha sonra Rıza Altun’un Süleymaniye’de bu grubun mensuplarıyla görüşmeler yaptığı iddiaları ortaya atıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti kimi çevreleri beklentiye sevk etse de bunun zor olduğunu düşünüyorum ve bu konuda iyimser değilim. HDP’nin kapanma süreci devam ederken, Parti yöneticilerine yönelik baskıların yoğunlaştığı, Selahattin Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen hapiste tutuluyor olması, yeni bir barış veya çözüm sürecinin düşünülmediğinin göstergesidir. Kaldı ki, HDP’nin temsil ettiği Kürt siyasal hareketini muhatap almayan herhangi bir girişim kalıcı barışı sağlayamaz.

Çözüm sürecinde yapılan iyileştirmelerin tümünün geri alındığı bir dönemde Erdoğan’ın; “Diyarbakır Cezaevini boşaltıyoruz, kültür merkezi yapacağız.” müjdesi halkta karşılık bulmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Diyarbakır ziyareti bugüne kadarki ziyaretlerinin en “düşük profilli” olanıydı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “2005 yılında size ne demişsek bugün de yarın da aynı yerde olacağız, o gün süreci biz başlattık. Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Çözüm süreci HDP’nin gizli gündemi sonlandırdı.” şeklindeki mesajlarını, daha çok kendi tabanını konsolide etmeye yönelik olarak değerlendirmek gerekir. Oy kaçışını bir ölçüde engellemeyi hedefliyor ve kendisine oy veren Kürtlerin oyunu yeniden kazanmanın hesabını yapıyor.

Devamı >>>

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR