Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Cinsel ve Dinsel İstismar

Seyit Ahmet Uzun'un yeni yazısı;


 

 

Din, insanlara güven duygusu verir. Ancak bu güven duygusu, aklın perdelenerek yanlışlara kör, sağır ve dilsiz kalmayı gerektirecek şekilde algılanmamalıdır.

Din, düşünmeyi, tefekkürü, sorgulamayı araştırmayı emreder. Akılsız bağlılık köleliktir. Bir bireye aklı ipotek etmek, sorgusuz sualsiz teslimiyet göstermek esaretin farklı bir boyutudur. Bunun için Kur'an, alimlerin, din adamlarının, Rabler edinilmesini şiddetle yasaklamaktadır. Koşulsuz teslimiyet sadece Allah'adır.

Düşünen Müslüman dininin istismar edinilmesine sessiz kalamaz. Yanlış bir davranış kimden gelirse gelsin tepkisini ortaya koyarak Allah adıyla aldatmaya da, aldatılmaya da prim vermez.

 

İnsan hata yapar. Ama özellikle din gibi yüce bir değerin etrafında varlığını ifade etmeye çalışan insanların davranışlarına daha büyük bir hassasiyet göstermeleri gerekir. Çünkü din beyazdır ve kiri kaldırmaz. Hemen belli eder.  

İşte hangi konumda olursa olsun insan hatadan beri değildir. Zaaflarının esiri olabilir. Bu zaaflara teslim olmak doğru bir davranış olmamakla birlikte insan zaafı olarak ve yanlışı olarak değerlendirilip gereken ceza verilmelidir.  Yalnız bu noktada belli bir dini oluşumun içinde yer alan birinin yanlışını kadere, Allah'ın takdirine bağlayarak kendini temize çıkarmaya çalışması asla doğru bir davranış olmaz. 

Yapılan kötülükleri, yanlışları insanın bireysel zaafı, hatası, günahı, ahlaksızlığı olarak değerlendirmek yerine bunun Allah'ın taktiri olduğunu iddia etmek büyük bir iftiradır.

Yanlış din algısı beraberinde yanlış kader algısını da getirmektedir. "Yaptığım  ahlaksızlık kaderimde yazılmıştır yapmam kaçınılmazdır. Kaderimde olana yapacağım bir şey yoktur." Bu yaklaşım Allah'ın, insana verdiği  akıl, irade, azim,  kararlılık, sorumluluk  gücünü yok sayarak yaptığı ahlaksızlıklardan sıyrılmanın sözde bir çıkış yoludur. İNSAN yaptığından sorumludur. 

Sözde şeyh Fatih Nurullah'ta yaptığı istismarı Allah'ın takdiri olarak değerlendirerek sapıklığını Allah'a nispet edecek derecede şarlatanlaşabiliyor. Allah kötülüğü emretmez ve kötülüğe razı olmaz. 

Din kisvesi altında yapılan sapkınlıkları normal görmek bir Müslümana yakışmaz.

Aslında bu örnekler bireysel ahlaksızlık olarak değerlendirilse bile çok çirkin ve adi bir olayken bunun din gibi yüce bir değerin etrafında din kisvesi altında gündeme gelmesi ahlaksızlığın boyutunu daha da derinleştirmektedir. Bu bağlamda Fetö ve kedicikleriyle gündem olan Adnan Oktar dinin yanlış algısının nelere yol açabileceğini göstermesi açısından dikkate şayan oluşumlardı. Bunun için dini asıl kaynağından öğrenerek istismara açık kapıları bir bir kapatmak bir Müslümanın asli görevlerindendir.

Böyle yaşanan münferit olaylar dini bir değer olarak gören ve dini kendileri için bir yaşam tarzı gören insanları da zan altında bırakacak tohumların ekilmesine neden olabilmektedir. 

"İşte yobazların yapacağı şey bu! Hacı,  hocadan korkacaksın!" 

Bunlar düz mantığın değerlendirmesiyle oluşacak ve bir zamanlar oluşmuş sözlerdir. Bu yaklaşım da doğru değildir.

Münferit bir olaydan yola çıkarak din hakkında olumsuz bir anlayışı genelleştirmek ve o dine müntesiplerin hepsine şamil kılacak bir değerlendirme yapmak büyük bir insafsızlıktır.

Yapılan istismar davranışı en basitinden ahlaksızlıktır ve sapıklıktır. "Sizin en olgununuz ahlakı iyi olandır." Buyuran bir peygamberin ümmeti olarak böyle bir davranışa prim verecek ortamlar hazırlamak düzenbazlık ve sahtekârlıktır. 

Ahlakı temel ilke olarak kabul eden bir dinin, toplumda neden güzel bir ahlak inşa edemediğini her akıl sahibi insan araştırmalıdır. “(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden kimin sözü daha güzeldir?” Fussilet/33 Şimdi böyle bir kişilik inşa etmeye çalışan kitaba inanan insanların hayatlarında gözlemlenen cinsel, sosyal, ahlaki, beşeri, iktisadi, itikadi yozlaşmaları nasıl açıklayabiliriz? Bu gerçekten üzerinde düşünmemiz gereken bir unsurdur.

Yalnız burada bir parentez açarak istismarın dinlisinin de, dinsizinin de olamayacağını belirtmekte fayda vardır. Ateisti, laiki, dindarı, deisti, sağcısı, solcusu tarikatçısı, çağdaşı, esnafı, patronu, lümpeni, aydını, sanatçısı, bürokratı kim yaparsa yapsın başta çocuk istismarı olmak üzere her türlü şiddeti ahlaksızlık olarak görebilmeliyiz. 

Toplum bir bütün olarak kokuşmuş mu? Ben bu anlayışa katılmıyorum. Toplumda güzel örneklerde çok ama gündeme hep kötüler geldiği için zannediyoruz ki toplum bir bütün olarak sapkınlığa meyilli. Seksen milyon insanın yaşadığı toplumda münferit olaylar sosyal medya, basılı ve görsel medyada öne çıktığı için kötülükler her tarafımızı kuşatmış sanıyoruz. Bu da bizi paranoya olmaya kadar götürebiliyor. 

Son günlerde çocukların istismar edildiği "Minnoşlar" adlı filmin yayına girmesine karşı oluşturulan tepkiler aslında bu toplumun değerlerle ilgili bir hassasiyeti olduğunu göstermesi açısından oldukça önemlidir. Toplum birçok konuda tepkisini gösterebiliyor. Yanlışlara, istismarlara sosyal medyadan tepkiler anında yükseliyor. Bu da toplumumuzun hiçte duyarsız olmadığını göstermesi açısından önemlidir. 18+ filmin oyuncularının on üç, on dört yaşlarındaki çocuklar olduğu bir filme gösterilen tepki aslında halkımızın yüreğinde yanlışlara karşı bir direncin olduğunu hissettirmektedir. Bu hissi canlı tutmak çok önemlidir.  

Din güzel ahlaktır. İffettir. İffetin korunması için zindana atılmayı göze alacak derecece insana değeri yüce bir erdem olarak sunar. Bizim için önder, örnek, rehber Hz Yusuf cinsel anlamda bir yanlışın içine girmektense zindana atılmayı tercih etmiştir. Üstelik günümüzün sözde modern dünyasında iki yetişkinin kendi arzu ve istekleriyle bir arada olmasının suç sayılmadığı bir toplumda bu davranış sıradan bir ilişki olarak görülebilse bile dinin bize ne kadar yüce bir değer sunduğunu fark edebiliyoruz. 

Düşünün bir yanda cinsel duygularına yenilen birisi diğer yanda cinsel duygularına yenik düşmektense zindana atılmayı göze alan bir peygamber. İşte din bu bağlamda bizi hidayete irşat ederek her türlü aşırılıktan uzaklaştırmaya çalışmaktadır. 

İstismar hiçbir şekilde kabul edilemez  bir ahlaksızlıktır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR