Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ali BULAÇ


“Cinsel rıza yaşı” ile “resmi evlilik yaşı” arasında tercih

Ali Bulaç'ın "yeni" yazısı...


4.

Piyasa kapitalizmi ve kapitalizm ile yarış içinde olan sosyalizm/komünizm veya milliyetçi doktrinler evlilik yaşının tespitini hükümet politikalarının yetkisine havale ederler, bunun sebebi, bir yandan kadını evinden çıkarmayı ana hedef belirlemiş modern hayatın önündeki aile engelini ortadan kaldırmak, diğer yandan bununla bağlantılı “iktisadi büyüme” sürecini işler halde tutmaktır. Kadının evden çıkıp piyasaya girmesi sosyo-ekonomik çarkın dönmesi için zarurettir. Ve bununla sadece kadının sosyal hayata katılması ile yetinilmez, aynı zamanda bedenin dişi bir nesne olarak cinsel tüketime sunulmasını icap ettirir ki, hükümetlerin takip ettiği politikalar yanında sivil mekanizma, pazarlama, tanıtım, reklam, iletişim, sinema, televizyon, sanat, eğlence, turizm, spor vb. sayısız sektörü işler halde tutan amil budur. Bittabi piyasa kapitalizmi tesettüre ve kadının ev merkezli sivil-medeni hayata ve kamusal alanlara katılması düşüncesine karşı olacaktır.

Evlilik yaşının giderek yüksel(til)mesinin söz konusu ulusal ve küresel teşvik ve tahrikle yakından ilgisi var. Modern hayatı belirleyen piyasa, bu yüzden erken yaştaki gençlerin evlenmesini itibarsızlaştırır; elden geldiğince geç yaşta evlilikleri teşvik eder, hatta dolaylı yollarla bunu zorunlu hale getirir. Bunun için de dine, geleneğe ve aileye karşı emredici ve taşıyıcı araçları kullanarak savaş açar. Bu savaşın önemli enstrümanlarından biri küçük yaştaki evliliklerin pedofili (sübyancılık) olarak tanımlamasıdır.(38)

Tabiatıyla sağlık, beslenme vd. faktörler sonucunda insanların 80-90 sene yaşıyor olması, onların nesillerini devam ettirme kaygılarını azaltmakta, bu da geç evliliklere yol açmaktadır. Çok gecikince de iş işten geçmiş olur, sonra İsviçre gibi “doğurmayı unutan ülke” tipolojileri ortaya çıkar.

Bugün evlilik yaşının 18 olarak tespit edilmesi kabul görmüş gibi, ne var ki bazı ciddi problemlere yol açtığı da gerçek. Fıkıh açısından elden geldiğince büluğ çağı ile rüşd çağı arasındaki makas farkının kapatılmasında da fayda var. Fakihlerden rüşd çağı için 17, 18, 22 kabul edenler var. Ebu Hanife, İbn Abbas’a dayanarak ihtiyaten büluğ yaşını kızlarda 17, erkeklerde 18 kabul etmiştir. Osmanlı Aile Hukuk Kararnamesi de bu yaşı esas almıştır (39). Ebu Hanife, mal ve servetin kullanımı, doğru tasarrufuyla ilgili olduğundan, kişi 18’inde rüşdüne eremiyorsa bu rakamı 25’e kadar çıkarmaktadır.  

Bugün için büluğ çağı ile rüşt çağı arasında kategorik değilse de, belli bir fark gözetmek mümkün. Normal şartlarda rüşd çağı 17 veya 18 kabul edildiğinde evlilikler bu yaşlarla başlatılabilir ama mücbir, zaruri sebepler varsa büluğ çağına erdiğinde gençlerin evlendirilmesine kesin yasak koymamak gerekir. Bu kâğıt üzerinde böyle, ne var ki fiiliyatta durum öyle değil, yasa koyucuları “cinsel rıza yaşı” diye tuhaf bir kavram geliştirmişlerdir, biraz sonra bunu ele alacağız.

Geçmişte kısa ömür, kabile savaşları, sosyo politik faktörlerin erken yaşlardaki evliliklere etki ettiğini belirtmiştik, eğer söz konusu faktörler “tarihsel” ise, bugünkü evliliklerde de “tarihsel faktörler” rol oynamaktadır. Geç evliliklere yol açan sebepler yeni bir ilişkiler biçimine yol açmaktadır: Ömrün uzamış olması, kızların eğitim alması ve kariyer sahibi olma arzusu; belli sınıfa mensup ailelerin çocuk doğurmaktan imtina etmesi veya bir iki çocukla yetinmesi; evlilikten önce belli düzeyde ekonomik güç arayışı, nişan ve düğün masraflarının yüksek tutulması; kadın ve erkeğin evlilik yapmadan da birbirlerine kolayca erişebilmesi, erkeğin kadına kadının erkeğe olan ihtiyacının azalması vs. İki cinsin birbirine karşı özerkliğini telkin eden liberal felsefe, birey düşüncesi, feminist akımlar, kısaca modern hayat tarzı, algısı ve pratiğinin de her biri tarihsel sebeptir.

Söz konusu tarihsel faktörlerin rol oynadığı erkek kadın ilişkilerinde veya aile modelinde doğru kriter nedir? Kriteri din, gelenek veya aile değil, modern hayat tarzı belirlemek istemektedir.

Kadın ile erkek arasındaki yaş farkına gelince.

Bu konuda yasal bir kısıtlama olmadığı açıktır, olmaması da gereklidir. Dünyanın birçok yerinde büyük zenginler kendilerinde 50-60 küçük kızlarla evlenirler. Batı’nın zengin erkekleri çocuk yaştaki kızlarla bir arada olmak için Uzak Doğu ülkelerine akın ederler. Orada da yasal bir engel yoktur, belki kamuoyu baskısı, değer yargıları, sürüp giden teamüllere yapılacak atıflarla bu türden evliliklere eleştiriler yapılabilir. Ne var ki:

  1. Bazı mücbir sebepler ortaya çıkar ki, bu türden bir evlilik gerekebilir. Böylesi durumda ne yasalar müdahale eder ne kamuoyunun kınama hakkı ve yetkisi ortaya çıkar. Bazı ülkelerde yaş farkına bakılıyor. Örneğin Güney Kıbrıs ve Malta’da yaş farkının fazla olması cezai soruşturmalara sebep olabilmektedir.
  2. Diğer bir husus, evlilikte ana prensip rıza yani icap ve kabuldür. Kendisinden 50 yaş büyük biriyle evlenmeyi kabul eden bir kadın veya bir erkeğin tercihine tepki göstermek kimsenin haddi değildir.
  3. Aynı şekilde icap ve kabul ile yani özgür iradesiyle bir kadının bir erkeğin ikinci, üçüncü veya dördüncü eşi olmayı tercih etmesi onun temel özgürlükleri arasında yer alır. Bu özgürlüğü hükümetler, mahkemeler, parlamentolar yasaklayamazlar. Dikkat edilecek yegâne kural, şu veya bu evliliğe kişilerin zorlanmamasıdır. Irak, Afganistan, Suriye ve Yemen gibi sıcak çatışma bölgelerinde milyonlarca kadın dul ve kız yetim kalırken, çok eşli evliliğe karşı söyleme sarılmayı sadece önyargıyla izah etmek mümkün. Nisa, 3. ayetin korunmaya muhtaç bu milyonlarca kadın ve kızı ilgilendirmediğini ve “Arap örfü” olup tarihsel bir hüküm olduğunu kim iddia edebilir!

Türkiye’de “çocuk gelinler” adı altında büluğ çağı sonrası evliliklere karşı büyük bir propaganda yürütülmektedir. Özellikle büyük kentlerde ve son yıllarda yapılan hukuki düzenlemelerin etkisinde gençler evlenmek istemiyor, giderek evlilik yaşı 25’lere, 30’lara doğru tırmanıyor. Zannediliyor ki batı ülkelerinde de durum öyle.

Bunun öyle olmayıp tam aksine cereyan ettiğini söylemek lazım. Bu noktada dikkatten kaç(ırıl)an önemli bir durum var: Modern toplumlarda “evlilik yaşı” ile “cinsel rıza yaşı” birbirinden ayrılmaktadır.  Mesela Almanya veya İtalya’da erkek veya kız, cinsel deneyim yaşamak için 18’ini beklemek zorunda değildir, yasalar 14 yaşına basmış da rıza gösteriyorsa cinsel deneyim yaşayabilir, buna yasal bir engel olmadığı gibi neredeyse artık sosyal bir engel de yoktur.

“Cinsel rıza yaşı”yla ilgili aşağıdaki rakamlara bakalım.

14 yaş: Avusturya, Bulgaristan, Estonya, Almanya, Macaristan, İtalya ve Portekiz’de.

15 yaş: Fransa, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yunanistan, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve İsveç‘te ise cinsel rüşt yaşı mevcut yasalara göre 15.

16 yaş: Belçika, Litvanya, Letonya, Hollanda, İngiltere, İspanya, Finlandiya ve Lüksemburg.

17 yaş: Güney Kıbrıs, İrlanda ve Malta (40).

Pratikte bazı ülkelerde cinsel rıza yaşına 15, 14 konulmuşsa da, vuku bulduğunda yasal ciddi bir yaptırıma başvurulmaz, belki ailelere göre ufak çaplı sorunlara yol açabilir. Demek oluyor ki, yasal evlilik yaşı ile pratikte olup biten birbirine uymuyor; fiili durum “cinsel rıza yaşı” ile yasayı iptal ediyor.

Giderek yerleşik teamül halini alan durum şöyle oluşuyor:

Büluğ çağına henüz erişen erkek ve kızlar birbiriyle tanışır, arkadaş (flört) olur. Derken kız, erkek arkadaşını ailesiyle tanıştırır. Şart değilse de genellikle anne baba kızlarının erkek arkadaşını benimser. Arkadaşlıkları sürer, hafta sonları veya canları çektikçe erkek arkadaşı gelir kızı evinden alır, sinemaya veya başka bir etkinliğe götürür. Bu arada aralarında cinsel ilişki başlar. Zaman ilerledikçe ilişkilerinde ciddi bir sorun çıkmıyorsa, lüzum hissetmeleri durumunda resmi nikâh yaparlar, yani resmen birlikteliklerini kayda geçirirler. Aralarında ciddi bir sorun çıkar da ayrılacak olsalar, bu, zannedildiği gibi kolay olmaz her iki taraf sarsıntı geçirir, üzülür, aradan belli bir zaman geçtikten sonra karşı cinsten biriyle yeni bir ilişkiye girerler.

Bu yeni ve giderek yerleşik teamül halini alan ilişkide şu hususlara riayet edilir:

  1. Arkadaşlıkla başlayan ilişki icap ve kabule dayalıdır.
  2. Söz konusu beraberlikten ve elbette cinsel deneyimden ailelerin bilgisi ve rızası vardır.
  3. Kız veya erkek, ilişkileri devam ettiği sürece birbirlerine sadakat gösterirler; taraflardan biri arkadaşını aldatacak olsa bu önemli sarsıntılara yol açar, terk edilen üzülür, depresyon geçirebilir.
  4. Resmi evlilik yaşı yasalarla belirlenmişse de, kimse buna riayet etmez, ezici çoğunluğuyla büluğ çağına erişen gençler engelsiz bir araya gelebiliyorlar. Çünkü “cinsel rıza yaşı”nın kabulü artık iki cinsin cinsel birleşme yapabileceklerinin biyolojik olarak mümkün olduğunun kabulü ve teyididir. Gözetilen husus, özellikle kızların herhangi bir zorlanmaya maruz kalmamasıdır.

Nikâh’ın temel şartları yani icap ve kabule dayanması, şahitler, etrafa duyurulması (ilan/aleniyet) söz konusu olduğundan, bir tür ismi konulmamış “nikâh”tır. Ailelerin haberdar olması ve onayı nikâhın diğer bir rüknü hükmündedir. Sadece merasimi yoktur.

Bizim dini ve geleneksel algımıza –aslında Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa da- hayli ters gelen bu ilişkinin şöyle bir sonucundan söz edilir:

  1. İlkin gençler dini, geleneksel, ailevi veya toplumsal baskı altında kalmaksızın kolayca bir araya gelebiliyorlar ve bu onlarda erken yaşlardan başlamak üzere insanın en önemli sorunlarından biri olan “cinsel açlığı” gidermeye imkan verir.
  2. İnsanın cinsel hayatı en verimli ve yüksek düzeyde yaşayacağı çağ, büluğ ile 50 yaş arasıdır. Daha sonra bu duygu yavaşça sönmeye başlar. İnsanın maddi, sosyal, ekonomik vd. alanlarda da enerjisinin en verimli kullanacağı dönem yine bu yaş aralığıdır. Bu dönemde cinsel açlık çekmeyen, cinsel baskı altında olmayan bir insan (erkek veya kadın) zamanını seçtiği meslek üzerinde odaklanarak geçirir, yaratıcı çalışmalar yapar.

Bizde ise erken evlilik aleyhinde propaganda yürütenlerin bir bölümü nikâhsız cinsel deneyimlere, yani zinaya ses çıkarmazlarken, 18 yaş öncesi meşru nikâhlı evlilikleri suç kategorisine sokmaktadırlar.

2017 yılında küçük yaş evlilik yaptı diye 10 bine yakın kişi hakkında soruşturma açıldı, halen bu suçtan dolayı binlerce kişi hapiste yatıyor; rızaya dayalı cinsel birleşme serbest ama nikâhlı birleşme suç sayıldığından bu fiile 8-10 yıl hapis cezası verilebiliyor. Çarpanıyla hesaplandığında bu yasaktan Onbinlerce insan mağdur oluyor. Cezaların sonradan gelmesi ise daha büyük dramlara yol açıyor, kocası hapse düşen kadın kendisi hem kocasını hem çocuklarını geçindirmek zorunda kalıyor, yetkililere 7-8 yıllık kocasının serbest bırakılması için yalvarıyor, ama kimse onu dinlemiyor. 2016 yılında AK Parti hükümeti bu sorunun çözümü için bir yasa teklifi yaptıysa da, CHP ve bazı muhafazakâr feminist dernek ve kuruluşların “cinsel istismara af” geliyor diye itirazı sonucu yasa tasarısı geri çekildi. (42)

Esasında mevcut durumda 18’ne gelen gençlerin dahi evlenmesi neredeyse imkânsız gibidir. Okuyorsa mezun olması, iş bulması veya mesleğinde geçimini sağlayabilecek imkâna kavuşması 25-30 arasında ya mümkün olur veya olmaz. Son yasal düzenlemeler erkeklerin resmi nikâhlı evliliklerden kaçmalarına yol açtı. Bu arada inançlı bir insan ise karşı cinsle ilişkiye girmesi onda meşruiyet krizi doğurur ve bu onu sürekli rahatsız eder; inançlı değilse girdiği herhangi bir ilişkinin sorumluluğunu üstlenmez, çünkü toplumun bu türden takip ettiği bir teamülü yok. Bu ilişkiden erkek tarafı da kız tarafı da zararlı çıkar.

Ben başından beri büluğ çağına eren erkek ve kızın evlenebileceği kanaatindeyim. Söz konusu evlilikte gözetilecek husus özellikle kızın hiçbir baskı altında olmaksızın rızası; erkeğin veya iki tarafın kuracakları aile birliğini ekonomik yönden sürdürebilecek imkânlara sahip olmalarıdır. Nafaka imkânı erkek ve kız tarafından olabileceği gibi ailelerinin desteğiyle de sağlanabilir. Lüzum hissetmeyen ise dilediği yaşta evlenebilir. Ancak gençlerin en başta zina gibi bir harama yeltenmemeleri ve cinsel açlıklarını kendini hissettirdiği yaşta meşru çerçevede tatmin edip ruhsal ve zihinsel yetilerini toplumun ve insanlığın yararına olacak alanlarda kullanmaları için fiili duruma uygun yasal düzenleme gerekir. Aksi halde “nikâh”sız beraberlikler insanları zinaya sevkettiği gibi, özellikle kız tarafının büyük mağduriyetlere uğramasına sebep olmaktadır.

Kur’an-ı Kerim, gayet gerçekçi davranıp “bekârların evlendirilmesini” (24/Nur, 32) buyurmaktadır; büluğ çağına gelmiş de asgari imkânlara sahip gençleri yasa marifetiyle engellemeye kimin hakkı var? Elbette modern hayatın bütün temel varsayımları, yaşama biçimleri ve piyasa kültürüyle benimsendiği bir sosyo politik ve ekonomik düzende bu türden evlilikler çok zordur. Lakin Müslümanlar modern durumu müteal olana referanslar vererek aşabilirler, bunun da yolu, aileyi güçlendirmekten, yerel ve merkezi kamu kaynaklarına yani iktidara karşı müstağni cemaatler oluşturmaktan geçer.

Notlar

38) Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüyle Mücadele Ağı”nın hazırladığı raporda turizm ve seyahatte çocuğa yönelik cinsel sömürü sonucunda bakirelik yaşının 8-9’a indiği belirtiliyordu. Antalya‘da turizm sektöründe çalışanlarla yapılan görüşmelerde,  “Çocuklar, bazı otellere kimliksiz alınıyor. Zengin adamlarla babalar arasında acenteler aracılık yapıyor. Bazı acenteler yurtdışından gelen zenginlere tüm hizmeti vermek adı altında ihtiyaçlarını gideriyorlar. ” (Cumhuriyet/20 Temmuz 2015-Haberler.com – Güncel https://www.haberler.com/guncel/korkunc-rapor-bakirelik-yasi-8-9-a-dustu-7522051-haberi/ Erişim: 2 Ocak 2023


Türkiye’de çocuk pornosunu araştıran Çocuk Hakları İçin Yurttaş Hareketi hazırladığı rapora göre, giderek yaygınlaşmakta olan pornoda sokakta yaşayan kız çocukları ile ailelerinden kapkaç için kiralanan çocuklar kullanılıyor. Çocuk Pornografisine Karşı Finansal Koalisyon’un verilerine göre, son birkaç yılda çocuk pornografisi 20 milyar dolarlık bir sektör haline geldi. On-line pornografi görsellerinin yüzde 19’u üç yaşın altındaki çocuklara ait.  Söz konusu sapkınlık her yere sirayet ediyor.

Hollanda’da 2021’deki genel seçimlere katılmak isteyen “Kardeşçe Aşk, Özgürlük ve Farklılık Partisi (PNVD)” seçim programını açıklamasının ardından tüm ülkede infiale neden olmuştu. PNVD, seçim programında pedofilinin yasallaşmasını talep ediyordu. PNVD’ne Hollanda’da pedofiliyi destekleyen ilk siyasi parti değil. 2006 yılında yine bir pedofili siyasi parti seçimlere girmiş, yeterince oy alamamıştı. 2014 yılında ise mahkeme kararı ile kapatılmıştı. (20 Eylül 2020-Karar Gazetesi/https://www.karar.com/hollandada-pedofili-yanlisi-siyasi-parti-infiale-neden-oldu-1586278)

2006’da Lahey Bölge Mahkemesi’nin hâkimi H. Hofhuis, ‘çocuklarla ve hayvanlarla’ cinsel ilişkiyi savunan PNVD’ni onaylayıp, yasallaştırmıştı.  PNVD’nin lideri Marthijn Uittenbogaard çocuklarla ve hayvanlarla ilişkinin bir hak olduğunu savunuyordu.  Pedofilik hareketi LGBT hareketlerle başlangıçta birlikte hareket ediyorlardı.  Bugün binlerce üyesi olduğu bilinen NAMBLA (North American Man/Boy Love Association) 1978’de San Francisco’da kurulmuş pedofilik bir STK. STK’nın sloganı “8 yaşından önce seks yap.” NAMBLA’yla aynı yıl hem eşcinsel hem de pedofilik yapıları da içinde barındıran uluslararası çatı bir örgüt kuruldu: ILGA (International Lesbian and Gay Association). Geçtiğimiz yıllarda ILGA, LGBT mücadelenin nasıl yaygınlaştırılacağını altı aşamada anlatan Türkçe bir kılavuz hazırlamıştı. Diğer yandan bilim camiasından da pedofiliklere destek sayılabilecek bazı araştırmalar, pedofiliklerin beyninin “farklı” olduğuna göndermede bulunuyor (Örneğin, Valter ve arkadaşları, 2007; Sartorius ve arkadaşları, 2008; Schiffer ve arkadaşları, 2008; Fonteille ve arkadaşları, 2012).

 

Türkiye’de son 15 yıl içinde ‘queer teori’ akademik dünyada pazarlanmaya başladı. Queer hakkında pek çok kitap yayınladı,  Cogito gibi dergiler özel sayılar hazırladı, bazı üniversiteler queer’i müfredatına aldı ve çok sayıda tez yapıldı. Prof. Dr. Alev Özkanç’a göre, queer pedofili dâhil  ‘her türlü’ cinsel çeşitliliği kapsayan bir teori sunuyordu; buna son zamanlarda daha nazik bir isim bulundu: Kuşaklararası Cinsellik.

 

Pedofiliyi münferid bir şey olarak görmek yanlış. Pedofili ve LGBT toplumda yalın ve münferid bir şekilde var olamaz. Ders kitaplarına tutunarak, akademisyenlerin arkasında gizlenip ara ara başını göstererek, hukuka ve insan haklarının kıyısına köşesine yapışarak, edebiyat ve sanatın içine gömülerek var olabilirler. Topluma kendilerini ancak ‘yasayla’ dayatabilirler. ‘İnsan hakları ve özgürlük’ onlar için sadece bir araçtır. (Mücahit Gültekin, ‘Queer teori’ si dün “hastalık”, “sapıklık”, “psikopatlık” görülenin bugün normalleşmesi. 2019-06-04/İslamianaliz)

 

39) Orhan Çeker. Osmanlı hukuk-ı aile kararnamesi, 10. Bsm., Konya, 2022. s. 24, 74.

 

40) https://tr.euronews.com/2017/11/14/avrupa-ulkelerinde-cinsel-rust-yasi  Euronews, 14 Kasım 2017. Erişim tarihi: 13 Aralık 2022

 

42) 10 soruda erken yaşta evlilikte çözüm hapis mi? https://www.turkad.ist/tr/haber/erken-yasta-evlilikte-cozum-hapis-mi. Erişim:13 Ocak2023:9

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR