Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


ÇAĞDAŞ İLAHLAR!(PUTLAR)

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı;


İnsan, yaratılışı itibariyle, madde ve mana, öz ve şekil, kemiyet ve keyfiyet üzerine yaratılmıştır. İnsanı diğer canlılardan ayıran ve insanı insan yapan, en temel özellikleri; okuyabilme, anlayabilme, araştırabilme, eleştirebilme, tenkit edebilme, doğru ve yanlışı ayırt edebilme özelliğidir... 

İnsan, bu özelliklerini, doğru kullanmadığı taktirde, kendisine birçok yanlış, batıl, sapık, hurafe, bidat olan şeyleri yol, yöntem, çıkar yol olarak görmeye başlar.

İnsanın, doğuştan, fıtri olarak gelen ibadet etme, tapma, sığınma, dua etme, medet umma, yardım isteme, aciz kaldığı zaman, işlerini halletmesi için bir ilah, tanrı inancı insanda daima varolagelmiştir.(fıtrıdir) 

Geçmiş zamanlarda, bu ilah (tanrı) arayışı, daha çok manevi, dinsel bir nitelik, özellik barındırırken, günümüzde ise; daha çok insan, teknolojinin, ilim, bilim ve sanayinin gelişmesi ile birlikte, insanların ilah edindikleri şeylerin mahiyetininde değiştiğini görüyor ve buna şahit oluyoruz. 

Bunları birkaç madde ile sıralayak olursak şayet; 

a. Parayı ilah edinenler. 
b. Kadını ilah edinenler. 
c. Makamı ilah edinenler.
d.Modayı ilah edinenler.
e.Bedenini(güzelliğini) ilah edinenler.
f.Dünyayı ilah edinenler.
g.Şeyhini, gavsını, evliyayı ilah edinenler.
h.Liderini, abisini, alimini ilah edinenler. 
ı. Heva ve hevesini, arzu ve isteklerini ilah edinenler. 
i. Şeytana kulluk edenler. 
j. Üretim ve tüketim ilahı. 
k. Tağutlara, rejimlere, sistemlere kul köle olanlar. 
l. Güce, şehvete, şöhrete kul olanlar. 

"Hevasını" ilah edinen ve Allah’ın ilim üzere saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözünün üzerine perde kıldığı kimseyi gördün mü? (Şimdi) Allah’tan sonra ona kim hidayet edebilir? Öğüt almaz mısınız? (45/Câsiye 23)

Yani insanlar, Allah yoktur(haşa) demiyorlar! ama hayatlarında da, Allah'a yer vermiyorlar. Allah inancı var! ama bu sadece dilde, söylemde, teoride kalan bir inanç!

Allah'ın (cc) bu insanların, hayatlarının hiçbir kısmında bir etkisi, yetkisi, fonksiyonu, belirleyiciliği, geçerliliği, yönlendiriciliği hem bireysel, toplumsal ve hemde yönetimsel anlamda söz konusu değildir... 

Bugün, dünya hayatının, kendisini ayarttığı, aldattığı yığınla insanla karşı karşıyayız. Dünya sevgisi, dünyaya meyletme, burada kalıcı olma arzu, duygu, isteği insanı tüm kötülükleri, günahları işlemeye sevk etmekte, modern insan bu konuda hiçbir had, hudur, sınırda tanımamaktadır. 

Bu konuda, modern insanı durduracak, onu fıtratına döndürecek ufukta hiçbir güçte görünmüyor. 

Bizler dünyaya kalıcı olmaya, sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmiştik. Yani biraz kalıp, ekip, biçip gidecektik. Ama arzu, istek, duygu düşüncelerimiz ve de nefsimiz buna engel oldu.

Bizler geçici! olan, bu dünyayı hedef haline getirip, onu olduğundan fazla büyüterek yücelttik, ululadık, hedef haline getirdik. 

Dünya aşkıyla yanıp tutuştuk ve dünya sevgisini, her şeyin üzerinde görmeye başladık. Bu inanç, duygu, düşünce içimizdeki imanı, ihlası, ittikayı, kardeşliği, paylaşmayı yok etti, kavurdu, bitirdi! 

Altın, gümüş, kumaş ve abaya kul olanlar helâk oldular. Eğer onlara istedikleri verilirse hoşnut olur, verilmezse hoşnut olmazlar.” (Buhârî, Rikak 10. Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 70; İbni Mâce, Zühd 8) H.Ş. 
 
Yani bugün yaşanılan hayat Allah'a (cc) göre yaşanmıyor. İnsanların daha çok yaşamlarına etki eden, nüfuz eden, yönlendiren faktörler genelde haz, hız, konfor, şöhret, şehvet, rehavet, nefis eksenli şeyler olmaktadır. 

Hevasını/arzusunu ilah edineni gördün mü? Şimdi sen mi ona vekil olacaksın? (25/Furkân 43)

İnsanı Allah'tan (cc) uzaklaştıran, her şey onun için bir puttur. İnsan Allah'tan (cc) ve fıtrattan uzaklaştıkça neye tapacağını, nereye yöneleceğini, neye  meyledeceğini, neyi ne şekilde yapacağını da karıştırmakta ve bir türlü hakikati bulamamakta, istediği, aradığı ve arzuladığı huzur, sükun, itminan, duygu ve iklimini bir türlü yakalayamamaktadır. 

Araç olması gereken şeyleri, amaç haline
getiren, hatta ona tapan, onsuz yapamayan bir insan fıtratından uzaklaşmış, kendine yeni ilahlar, kıbleler edinmiş demektir. 

İnsanın, bu anlam arayışı sonuçsuz kalmış, bundan dolayı da, insan kimi zaman kendi özelliğine, güzelliğine, aklına, yeteneğine, cismine, şekline, gözlerine, kulağına, eline, ayağına Allah'ın verdiği şeylere tapar, onları ilahlaştırırken, kimi zaman da arzu ve isteklerini ilahlaştırmakta, kimi zaman da modanın kulu kölesi olmakta, moda ilahlarının etkisine girmekte ve onların her dediğini yerine getirmektedir. 

Bu modern kul ve köleler hiçbir şekilde, onların dediklerinden çıkmayı düşünememekte, bu ilahların her emrini sadık bir şekilde kabul edip icra etmekte, onların emir, istek ve taleplerine aykırı olabilecek tüm olumsuz tavır ve davranışlardan şiddetle kaçınmaktadır. Yani bu sahte ilahlara sadık, samimi bir kul olmaktadır. 

İnsan tüm varlığını, emeğini, mücadelesini, vaktini, gelirini bu yola sevk etmekte bir beis görmemekte ve bunu isteyerek, aşkla yerine getirmektedir. 

Elbette insan, bunu bir kulluk olarak görmemekte, ama hayatının tamamını oluşturan, bu sahte ritüelleri yerine getirmekten de imtina etmemektedir. 

Onu bu şekilde teşvik, tahrik eden, bu duygu ve düşüncenin oluşmasını ve ortamını sağlayan, bu sahte ilahların, borazanları olan medyaları, sosyal platformları, birçok dijital ortamları ve imkanları vardır.

Bu kulluğun yapıldığı, tapıldığı mekanlar ise AVM lerdir. Bu yeni çıkan, sahte ilahların ürettikleri şeyler, mutlaka alınmalı, burada tüm imkanlar seferber edilmelidir.

Bu konuda herhangi bir zaaf, kusur, boşluk, boşvermiilik veya isteksizlik oluşmamalı, toplumlar sürekli tüketim ilahına hizmet etmelidir. 

Bazıları teknolojinin kulu, kölesi olurken, bazıları bir kadının, bazıları paranın kulu, bazıları da kılık kıyafetine kul, köle olmaktadırlar. 

Ama Rabbimiz (cc) Müslümanlardan, sadece Rablerine kul, köle olmalarını, ona göre, onun istediği şekilde, gösterdiği yol ve yönteme göre bir hayat yaşamalarını istemektedir.

"Ben cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım" zariyet 56

Çünkü yegane İlah, tek İlah Allah'tır (cc). Allah'tan başka ilah edinilenlerin hepsi sahtedir ve hiçbir şeyide çözmemektedirler. 

Günümüzde, insanlar ilahlarını kendileri yaratmaktadırlar. Bu ilahların tümünden yüz çevirip, reddedilmesi ve Rabbimize dönülüp, O'na kulluk edilmesi, O'nun gösterdiği yolda yürünmesi, O'nun kitabına, nizamına, kanunlarına vede gönderdiği Peygamber'i örnek alarak, yeni bir hayat yaşamaları tek çıkar yoldur. 

Ondan dolayı da, Müslüman olmanın temel şartı, Allah'tan (cc) başka İlah olmadığı ve Peygamberimizin (sav) de onun kulu ve Resulü olduğu gerçeğini ikrar, kabul ve buna göre bir hayat yaşamaktır.

Yani "La İlahe" Allah'tan başka, hiçbir şekilde sığınılacak, dayanılacak, güvenilecek, dua edilecek, kanunlarına uyulacak, yaratan, yöneten, rızıklandıran, öldüren, dirilten bir güç olmadığını, bunun dışındakilerin ise yüceltilmemesi, ululaştırılmaması, büyütülmemesi ve hayata tek belirleyici olarak kabul edilmemesi inancı esastır. İste iman, islam ve de kulluk budur. 

De ki: “Şüphesiz ki benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (6/En'âm, 162)

    SELAM VE DUA İLE

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR