Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Bitmeyen darbeler ülkesi: Myanmar

Yazarımız Bilal Sambur'un "yeni" yazısı...


Myanmar, Arakan Müslümanlarına yapılan baskılardan dolayı sürekli gündemimizde olan bir ülkedir. Ordunun çok güçlü olduğu Myanmar’da cuntacılar, askeri darbe yaparak ülke yönetimine el koydular. Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing, kendisini ülkenin tek yöneticisi ilan etmiştir. Ülkenin seçilmiş sivil demokratik lideri konumunda olan Aung San Suu Kyi gözaltına alınmıştır. Cunta yönetimi, ülkede bir yıllık olağan üstü hal yönetimi ilan etmiştir. Myanmar anayasasına göre olağanüstü hal ilan etme yetkisi devlet başkanına aittir. Cunta yönetimi, Devlet Başkanı Win Myint’ide tutuklayarak yürürlükteki anayasayı ihlal eden uygulamalara başlamıştır.

Cuntacılar, 8 kasım 2020 tarihinde yapılan seçim sonuçlarını kabul etmemektedirler. Cuntacılar, Aung San Suu Kyi’nin partisinin kazandığı seçim sonuçlarını hileli olduğu gerekçesiyle kabul etmemektedirler. Aung San Suu Kyi’nin partisi, oyların %70’ini alarak seçimden büyük bir başarıyla çıkmıştır. Cuntacılar, aslında destekledikleri Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi’nin (Union, Solidarity and Development Party-USDP) seçimi kazanamamasından dolayı son genel seçimlerin hileli olduğunu iddia etmektedirler. Cuntacılar, seçimlerin hileli olduğunu ileri sürerek darbe yapmışlardır. Darbenin zamanlaması manidardır. Yeni meclisin ilk toplantısını yapacağı ve hükümetin işbaşı yapacağı bir zamanda askeri darbe gerçekleşmiştir. Cuntacılar, yapmış oldukları darbeyle 8 Kasım seçim sonuçlarını tanımadıklarını fiilen ilan etmişlerdir. Seçimle işbaşına gelen Aung San Suu Kyi, halkı darbeyi protesto etme çağrısında bulunmuştur. Biden yönetiminin yaptırım tehdidine, Birleşmiş Milletlerin kınamasına rağmen cuntacılar, ülke yönetimini tamamen ele geçirmişlerdir.

Myanmar, Burma adıyla da bilinen bir Asya ülkesidir. 2011 yılına kadar askeri rejimle idare edilen Myanmar, yapılan seçimler sonucunda Aung San Suu Kyi’nin iş başına gelmesiyle yeni bir döneme geçti. 2011 sonrası dönemde seçimler yapılmasına rağmen, ülke yönetiminde ordunun belirleyici gücü hiç eksilmedi. Myanmar’da askeri cuntanın yönetime el koyması, 1962 yılından beri seçilmiş yönetime karşı yapılan ilk darbe anlamına gelmektedir. Son askeri darbe, Myanmar halkının demokrasi rüyasını sonlandırmıştır.

Askeri yönetime karşı siyasal ve sosyal liderliği üstlenen Aung San Suu Kyi, ilginç bir profile sahiptir. 75 yaşında olan Aung San Suu Kyi, İngilizlere karşı verilen Burma bağımsızlık savaşının kahramanlarından Gen Aung San’ın kızıdır.1989-2010 yılları arasında 15 yıldan fazla gözaltında tutulan Aung San Suu Kyi, Myanmar’ın demokrasi mücadelesinin sembolü ve lideri olarak dünyada tanınmaktadır. Demokrasi mücadelesine liderlik etmesinden dolayı Aung San Suu Kyi, 1991 yılında Nobel Barış ödülünü almıştır. 2015 yılında yapılan seçimleri Aung San Sun Kyi’nin liderliğini yaptığı NLD (The National League for Democracy (Demokrasi için Ulusal Lig) kazanmıştır.

Barış ve demokrasi yanlısı Aung San Suu Kyi, ordunun 2017 yılında Rohingya (Arakan) halkına karşı işlediği katliamlara ve baskılara sesini çıkarmamış, bilakis Arakanlılara karşı yapılan baskıları, zulümleri ve etnik temizliği 2019 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda verdiği ifadelerde inkar etmiştir. Rohingalılar, dünyada en çok ayrımcılığa maruz kalmış halkların başında gelmektedir. Rohingalılara vatandaşlık dahi vermeyen Myanmar yönetimi, onların halk olma hakkını inkar etmektedir. 600 binden fazla Rohingalı, Bangladeş’e sığınmak zorunda kalmıştır. Birleşmiş Milletler, Arakan’da gerçekleştirilen katliamları, bir etnik temizlik örneği olarak nitelemektedir. Ordu, Arakan halkını ülkenin bütünlüğüne yönelik en önemli iç tehdit olarak sunarak ülke yönetimi üzerindeki gücünü korumuş ve arttırmıştır. Aung San Suu Kyi, Arakan katliamlarına karşı sessiz ve suskun kalmanın bedelini son askeri darbe ile ödemektedir. Cuntacılarla ortak yönetim kuran ve Rohinga jenosidini inkar eden Aung San Suu Kyi, artık dünyada demokrasi sembolü olarak görülmediği gibi, insan hakları aktivisti olarak da değerlendirilmemektedir.

Myanmar’da gerçekleşen askeri darbe, ülkenin geleceğini tehlikeli bir yöne sokmuştur. Yıllardır askeri yönetimin baskılarını tecrübe eden Myanmar halkı, umutsuz ve öfke duyguları içindedir. Demokrasi ve refah umutları söndürülen Myanmarlılar, yoksulluğun, baskının ve kaosun derinleşmesinden korkmaktadırlar. Cuntacılar, yıllardır yarattıkları korku ve baskı ikliminde bir ülkenin geçmişini mahvettikleri gibi, bugününü ve yarınını da yıkmaktadırlar.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR