Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


BİLGİ İLE ARAMIZ NASIL...

Aziz DARICI'NIN Bilgi İle Aramız Nasıl adlı yazısı


Batının dil cambazlığını malumumuzdur. Ama sadece hayatımıza girmek için dil cambazlığını
kullanmıyorlar. Hayata müdahil her alana ilgi duyuyorlar. Bu alanların kendi bakış açılarının tesiri
altında devam etmesi için uygulamalı alanlar oluşturuyorlar. Bunu kendi içlerindeki hukuksal normlar
ile yaptıklarından dolayı İslam coğrafyasında hasret kaldığımız örnekler, bizim medyamızda boy
gösteriyor. Bunun sonucunda biz değil onlar konuşuluyor. Eğer birileri konuşuluyorsa, bilmeliyiz ki
sizin önünüzde yol alıyordur. Sizin önünüzde yol aldığı müddetçe de kendi halinizi düzeltme imkanınız
yok. Çünkü onu geçecek aklı ve bilgiyi üretmemişsiniz demektir.

 

Bilgi artık malumat haline geldi. Sanal alem bilginin cahil elinde can çekişmesine sebep oldu. Gerçek
ortamlarda fikir tartışmasına girecek cesareti bulamayan nice insan, sanal ortamlarda "aydın"
kesiliyor. İnternetin arama butonu ile bulduğu bir çok fikri kendi fikrinden neşet etmiş gibi
sunabiliyor. Bunların bilgiye ulaşmak gibi bir dertleri yok tabi... Bunların derdi bilgiyi kendi nefsi
arzularına köle ettirmek. Karizma adına boy gösterdiği sanal alemde bilgi tüccarlığa soyunmak...
Bunun önünde bir engel olmadığı için vicdanlara seslenerek halledilecek bir konu gibi de durmuyor.
Bunları gerçek hayatta çay içmeye davet edeceksin ki çay içme adabını görelim diyeceğiz ama
kimlikleri yok ki davet edelim.

 

Bilgi insanın beşer yönlerini terbiye eden müthiş bir hazinedir. Bu hazine, insanlara kendi
taşıyabilecekleri yük kadar verilmiştir. Kimisi bu yükün altında kalırken kimisi bu yükün erdemine vakıf
olarak tarihe not düşüyor. Yükün altında kalan insanlar genelde bilgiyi kötülük ile harmanlayan
insanlardır. Nefislerine şeytanın vesvesesini karıştırınca bilgi ahlaktan yoksun olarak yola çıkar.
Ahlaktan yoksun bir bilgi ne mutluluk verir nede adalet üretir. Bilginin ahlak ile yakın ilişkisinin
olmasının sebebi, özünde saf doğruluk olmasındadır. Çünkü bilgi kaynağı "Allah" tır. Allah'tan zuhur
eden her şeyde hayır vardır. Bilginin kötülüğe dönüşmesi, ahlak ile olan ilişkisini koparmasından
kaynaklanıyor. Dünyaya niyet eden insanlar elbette ahlakı gözden çıkaracaklar. Çünkü kötü
emellerinin önündeki en büyük engel ahlaktır. Bu ahlakın ürettiği "vicdan" yani Allah korkusudur.
Güzellikleri, erdemli olanı, iyi olanı birbirinden ayıramazsınız. Nasıl ki hayat bir bütün ise, bu hayata
konu olan her fikir-eylem bir bütünlüğün yansımasıdır. Bu uyumu bozan ise insanların hırs ve
arzularıdır. Bu arzulara ket vuracak imanı-ahlaki-erdemli bilgi insanın çok uzağında değildir. Hatta
insanın kalbinde, ruhunda saklıdır. Bu fıtratı ortaya çıkaracak vasıtaların-vesilelerin, hem bu işin
erbabı tarafından işlenmesi, hem de hayatta bize gelen fırsat trenlerini kaçırmamız lazım. Hele ki bu
zamanda fazlada bizi doğru yola iletecek trenler pek geçmiyor ama yanlış yola sevk edecek nice
trenler hızlarını alamıyorlar. Toplumsal gidişat, bireysel tercihler, ahlaki ve kültürel yapımız, aile
bağlarımız, genç neslimiz sürekli kötülüğün kıskacında. Bizler elimizi uzatmadan, yanlarına ulaşmadan,
merhaba bile demeden başkalaşan hayatlar ile karşılaşıyoruz. Sizlere yabancılaştıkça uzaklaşan
nesiller ile büyüyoruz.

 

İslami kesimin bu durum karşısında bu kadar çözümsüz kaldığı bir zaman dilimi var mı acaba...Dahası
bu sorunlara eklemlenen hayatlar yaşıyoruz. Davet sadece dilde kalan bir ömür sürüyor. Hayat süren,
ömre dönüşmesini bekleyen nice masum-mazlum hayatlar mücahid yaşamları bekliyor. Yanlış
kurgulamış kimliklerin içinde "İslami Davet" nefes alamıyor.
İslami kesim birbirini ikna üzerinde fazla yorulmasın. Bu enerjisini İslam dışı hayat süren hayatlara
adaması gerekir...

Yazarlar-çizerlerimiz medyada İslami tartışmalarla bizlere ilmi yeterlilik dersi vermesinler, gençlerin
sorunlarını nasıl çözeceklerine dair fikirler üretsinler...
Dava adamları kendilerini Nirvana'da kendilerini bekleyenleri değil; dağın eteklerinde yol alamayan
gençlerin elinden tutsunlar...
Alimler-aydınlar hayatlarını sınırlı alanlarına mahkum edecek alanlar yerine; sınırsız alanlarda bir
medeniyet nasıl doğar? Sorusuna çözüm bulmakla geçirsinler...
Bilinmelidir ki bilgi, kendisini kendi aklına kullananları değil, kendisini geleceğe taşıyan insanlara
hizmet eder.
Eğitim öğretim yılı başladı. Bilgi öğreneceğimiz kurumlar maalesef bilgiyi kurgulanmış alanlarda "sınırlı
ve zorunlu" veriyor. Bilgi elimizde kalmış ne yapacağını bilmez halde...Ne diyelim dil alışkanlığı "Hayırlı
olsun"...
Vesselam...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR