Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Musab Aydın


BENDE KALAN

Musab Aydın'ın yeni yazısı;


 

“Maraş’tan bir haber geldi...”

Sevgili dostum,

            Senden sonra gündüzler geceye döndü, kesif bir karanlık düştü güne. Gün ışımadan yıkımlar geldi tozu dumana katarak. Göz gözü, insan insanı göremez oldu. Çocuklar yaşlandı sabahı beklerken. Yaşlı dedeler düştü sarsılan toprağın bağrına. Gölgeler geçti gecenin karanlığından. Sonra üzerimize yıkıldı kara kara bulutlar. Gürültüler sağırlaştırdı kulaklarımızı. Masumiyetin çığlıkları yankılandı gökyüzünde. Acılar kuşattı benliğimizi, bedenimizi. Ayaza kesti elimiz, ayağımız. İçimizde kaynayan buzdan ateşler düştü ciğerlerimize. Utanç düştü ardan uzak gülüşlerimize. Çaresizlik sarmaladı her yanımızı. Yüreklerimiz yorgun, gönüllerimiz mahzun düştü. Senden sonra, söz tükendi, biz tükendik dostum, nihayet yeryüzü tükendi. 

 

Aziz dost,

Senden sonra şehirlerimiz yıkıldı. Girdiğimiz her yol çıkmaz sokaklara düştü. Bir başımıza kaldık yeniden. Her birimiz ayrı ayrı yıkılan şehirler gibi viraneye dönüştük. Yeniden yıkılmış kentlerin enkazında kaldık. Birer harabeye döndü gönüllerimiz. Yeniden iyileşir miyiz bilemiyorum. Yeniden dost olur muyuz celladımızla. Her seferinde olduğu gibi alışır mıyız bu olup bitene. Ağıtların yükseldiği şehirlerin sokaklarına dönüp kaldığımız yerden devam eder miyiz bilemiyorum. Zira şehrin şefkatli kuytuları yıkıldı. Dertli gönüllerin sığındığı yürekler yıkıldı. Hasretin ve merhametin kalbi yıkıldı. Senden sonra insanlık kibriyle düştü yıkılan şehrin meydanlarına.

 

Kıymetli dost,

Senden sonra on şehre bölündük, onlarca kasabaya. Bilemiyorum kaç köyde, kaç mezrada kaldı yüreğimiz. Kaç enkazda tutsak kaldı insanlığımız. Elimiz bir şehrin enkazında kaldı, ayağımız bir başka şehrin yıkıntılarında. Çocukların avucunda devrilen gökdelenlerin altında kaldı değerlerimiz. İnsanlar can çekişirken, içimizde canavarlaşanlar oldu. Her gün yanıbaşımızda gördüğümüz bazı insanların enkazlar da can kurtarmak yerine çalıp, çırptıkları gördük. Siyasi rant devşirme uğruna, can veren masum çocukların bedenleri üzerinde tepinenleri gördük. Bazı insanlarımızın şâki olup mazlumun yardımına koşanların yolunu kesmelerini izledik. Hiçbir şey yapmadan, masa başında haber yapanları gördük. Bunu yaparlarken yüzlerinin kızarmadığını hatta hiç utanmadıklarına şahit olduk. Senden sonra fısk üzerinden haberler üretip insanlarımızı ayrıştırıp birbirine düşürenleri izledik.

 

Kadim dost,

Senden sonra güzel şeylerde oldu bu yıkımlar arasında. Kahramanlaşan gençlerimizi gördük, yıkılmış şehirlerimizin sokaklarında. Tırnaklarıyla kazıdıkları enkazlardan kurtardıkları çocukları, yaşlıları gördük. İyilik yolunda çırpınan gençlerimizi görünce umutlarımız büyüdü. Güzel yürekli insanımızın meydanlara koşmasını izledikçe, gelecek adına umutlarımız arttı. Canhıraş bir gayretle can kurtarmaya çalışanları izledik. Böylesi zor zamanlarda güzel yanlarımızda varmış, bunlara da şahit olduk. Yıkılmış binaların başında duranların gözyaşlarını sildik. Elimizde ki lokmamızı bölüştük enkaz başlarında. Senden sonra enkazda çıkarttığımız küçücük bedenleri gözyaşlarımızla yıkadık. Sonra üzerlerimizde ki gömleği kefen yapıp sarmaladık yaralı yürekleri. 

 

Güzel dost,

Senden sonra “Maraş’tan bir haber geldi” şehirlerimizin yıkıldığını söylediler. Hatay’dan çığlıklar yükseldi kulaklarımızı sağırlaştıran. Antep’ten, Malatya’dan, Adıyaman’dan ağıtlar geldi yüreklerimizi yakan. Şehirlerimizin caddeleri karanlık dehlizlere dönüştü. Sabahsız gecelere esir düştük. Vedasız ayrılıkların ardına düştük. Önce güvercinler uçtu üzerimizden. Sonra kederli bulutlar sardı şehrin üzerini, acı firaklara tutulduk. Ayrılıklar düştü gönüllerimize. Bir bir gitti veda etmeden canlar, cananlar. Acıyı da, ağlamayı da hayattan sayar olduk. Senden sonra gönüllerimiz çorak ve yalnız kaldı. Şimdi yüreklerimizde keder var, birazda kimsesizlik…

 

Dostum, 

Senden sonra, “Maraş’tan bir haber geldi” dediler ki “Hatay öldü, Malatya yıkıldı, Adıyaman virane oldu. Ağıtlar yakıldı, Maraş Maraş da bu nasıl Maraş. Kızıl kan içinde can veren gardaş” sesleriyle sarsıldık. Bu kadar acı varken sinemizde nasıl toparlanırız bilemiyorum. Bunca yıkılmışlıktan ve ölümden sonra yeniden başlamalıyız diye konuşuluyor. Yeniden yaşam mücadelesine başlayabilir miyiz? Bu gücü nasıl ve nereden buluruz bilemiyorum. Yeni bir başlangıç için bir takatimiz olur mu bir kez daha. Yeniden sürgün verip filizlenir mi şehirlerimiz bilemiyorum. Dostum, senden sonra bende kalanları yazdım, kırık dökük kelimelerle…

 

Zelzele

Bu gece yarısı şehirde bir ses var 

Yükseldi çığlıklar sabaha kadar

 

Karanlık şehirde bir can pazarı 

Uğultular geldi sehere kadar

 

Can alıp vermiş nice insanlar

Ölüm bulmuş bizi vaktimiz ne kadar 

 

Korkulu gözlerde dehşetli bakışlar

Binalar kapanmış secdeye kadar

 

Topraklar kayıyor ayakaltında

Ağaçlar ses vermiş sehere kadar 

 

Göz gözü görmüyor tozdan topraktan

Candan vaz geçilmiş canana kadar 

 

Toprakta büyük inişler ve kalkışlar 

Ölümler geliyor sabaha kadar

 

Bu gece şehirde bir zelzele var

Yer yarıldı gök sallandı sehere kadar

 

Bir yanımızda ecel bir yanımızda kış var

Ölüm bizi tutmuş hayat ne kadar

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR