Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Bayram, barış ve mutluluk arayışı

Yazarımız Bilal Sambur'un "yeni" yazısı...


Müslüman geleneğinde Ramazan ve Kurban şeklinde iki önemli dini bayram bulunmaktadır. Arapçada kurban bayramı için eid-ul adha ifadesi kullanılmaktadır. Farsçada eid’ul Korban ifadesi, dilimizde Kurban Bayramı şeklinde ifade edilmektedir. Arapça ve İbranice’de kullanılan kurban ve korban kelimeleri yakınlaşmak anlamına gelmektedir. Kurban bayramı, insanın insanla, tabiatla, canlılarla ve Allah’la yakınlaştığı mutluluk günlerinin bayram olarak kutlanması demektir. İnsanla, tabiatla, canlılarla ahlaki ve manevi olarak yakınlaşmadan Allah’a yakınlaşmak mümkün değildir. Allah’la yakınlaşmanın yolu insanlarla, canlılarla ve tabiatla merhamete, saygıya, sevgiye, hukuka, paylaşıma ve yardımlaşmaya dayalı bir ilişkiyi ve yakınlaşmayı gerçekleştirmekten geçmektedir.

Allah’a, insana, tabiata ve canlılara yaklaşmak ve yakınlaşmak için hiçbir aracıya, kuruma, kişiye veya güce ihtiyaç yoktur. Allah, insana şah damarından daha yakın olduğunu ifade etmektedir (Kuran, Kaf: 16-17). İnsana şah damarından daha yakın olan Allah’a yaklaşmak ve yakınlaşmak için hiçbir aracıya, şefaatçiye, din adamına, ruhban sınıfına, mürşide, üstada, müceddide, kutba ve mehdiye ihtiyaç yoktur. Allah ve insan arasındaki bütün sahte aracılar, kurumlar ve otoriteler reddedildiği gibi, insanlar arasında da sahte aracılara gerek yoktur. İnsanlar, birbirlerini hiçbir aracı olmadan direkt olarak sevebilir, saygı duyabilir, yardımlaşabilir ve dayanışma içinde olabilirler. Kurban bayramı, Allah ve insan arasında direkt yakınlaşmanın bayramı olduğu gibi, insanın insanla, tabiatla ve canlılarla buluşmasının, yakınlaşmasının ve yaklaşmasının da bayramıdır. Kurban bayramı, Allah’la, insanlıkla, tabiatla ve canlılarla yaklaşma ve yakınlaşma bilincini kazandırmak için kutladığımız manevi bir tecrübedir. Başka bir ifade ile kurban bayramı, Allah’ı, insanları, canlıları ve tabiatı akraba ve aile haline getirdiğimiz büyük kutlamadır. Kurban bayramı, herkesin birbirine yaklaşarak ve yakınlaşarak akraba ve aile olduğu büyük barış ve mutluluk bayramıdır.

Kurban bayramının merkezine hayvan kesmeyi oturtmak doğru ve sağlıklı değildir. Kur’an, kesilen hayvanların etlerinin ve kanlarının Allah’a ulaşmadığını, Allah katında değerli olanın takva, ahlak, adalet olduğu ifade etmektedir (Kuran, Hac:37). Kurban bayramında Allah’a, insanlığa ve tabiata yaklaşmak ve yakınlaşmak, et dağıtmak demek değildir. Allah’a, insanlığa ve tabiata yaklaşmak ve yakınlaşmak, birbirimizin insan onurunu korumak, birbirimize saygı ve sevgi çerçevesinde muamele etmek, kadını aşağılamamak, çocukları korumak, yaşlılara değer vermek, çevre ve tabiatı talan etmemek, insanı ve tabiatı sömürmemek, insan haklarını ihlal etmemek, cinsiyetçilik ve ırkçılık yapmamak, fanatizm ve cehaletten uzak durmakla gerçekleşebilir. Adalet, akılı ve ahlak olmadan insanın insanla, Allah’la ve tabiatla yakınlaşması ve akraba olması mümkün değildir. Kurban bayramı, akılla, ahlakla ve adaletle Allah’la, insanlıkla ve tabiatla aile ve akraba yolunu bulmak için seferber olma bayramıdır.

Birbirimize akıl, adalet ve ahlak içinde muamele ettiğimiz takdirde, barış ve mutluluk içinde yaşayan bir aile olmamız mümkündür. İnsanlık, birbiriyle aile olduğunu ve tabiatın kendi evi olduğu gerçeğini unuttu. Birbirini aile olarak görmeyen insanlar ve toplumlar, birbirlerini sömürmek için sonu gelmeyen savaşlara ve çatışmalara girişmektedirler. Daha fazla kâr ve çıkar için tabiat yağmalanmakta ve yok edilmektedir. Barış ve mutluluk, gelip geçici duygular ve durumlar değildirler. Barış ve mutluluk, insanın insanlıkla, tabiatla ve Allah’la kurmayı başardığı varoluşsal yakınlık ve yaklaşma ilişkisidir. Allah’la, tabiatla ve insanlıkla yakınlık ilişkisi kurmayı başaramayan kişiler ve toplumlar, bugün Allah’a, insanlığa ve tabiata yabancılaşmışlardır. Kurban bayramı, Allah’a, insanlığa ve tabiata olan yabancılığımızın üstesinden gelmek ve bizde yeni bir bilinç, ruh, akıl ve kalp durumunu gerçekleştrmek için değerli bir fırsat ve imkandır.

40 yıl önce yabancılaşmamızı, acılarımızı ve yıkılımışlığımızı anlatarak bayramı kutlayan Cahit Zarifoğlu’nun dizelerini hatırlayalım: “Büyüklerin ellerinden/ Küçüklerin gözlerinden/ Suriye’nin toprağından/ Bosna’nın bayrağından/ Ebu Zer’in yalnızlığından/ Bilal-i Habeşi’nin ilk ezanından/ Tarık bin Ziyad’ın kılıcından/ Filistinli Cafer’in haykırışından/ Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…/ İyi bayramlar meleklerin şehri Gazze/ İyi bayramlar utancımız, açlığımız Afrika/ İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın soylu çocukları/ İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama/ İyi bayramlar Recep Onbaşı, Salih uzman, er Mehmet/ İyi bayramlar kırılganlıklar, üzüntüler/ İyi bayramlar ey hüzün…”

Akılla, adaletle ve ahlakla Allah’ın huzurunda Allah rızası için birbirimize yaklaşarak ve yakınlaşarak akrabalar ve aileler haline gelme duasıyla bütün insanlığa barış ve mutluluk dolu bayramlar diliyorum.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR