Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nezir ERGENÇ


Batılı Beyaz Adam'ı hiç sevmedim!

Yazarımız Nezir Ergenç'in "yeni" yazısı...


 “ Beyaz adam geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı”

Jomo Keynatta, Kenya kurucu devlet başkanı.

 Batılı beyaz adam, kısaca Beyaz adam kimdir? Beyaz adam bir zihniyettir, bir karakterdir: Hırs, kin, nefret, iki yüzlülük, inkâr gibi şeytani tüm nitelikleri üzerinde taşıyan bir vahşi beşerdir. 

Beyaz adam obezdir; doygunluk hissini yitirmiş bir canavardır. Dünyanın bütün nimetlerini önüne koysan daha fazlasını ister.

Beyaza adam, merhamet duygusunu hırs, öfke ve iktidar şehvetiyle örselemiş bir zalimdir. Bu yüzden gittiği her yerde ölüm, dehşet ve sindirme vardır. O, yeryüzünde harsı ve nesli fesada boğan sözleri ile efsunlayan, dişleri ve tırnaklarıyla zehirleyen ikiyüzlü bir insanoğludur. 

Beyaz adam hazperesttir, şehvetperestir; bencil ve cimridir. Bir tek derdi var o da dünyayı kendisine çiftlik yapmak, insanları ise köle olarak çiftliğinde bedavaya çalıştırmaktır.

Beyaz adan hin ve haindir. Hiçbir sözüne güvenilmeyen bir yalancı; sırt dönülemeyen bir hain, şehadetine itibar edilmeyen bir sahtekârdır. 

Nitekim biz Beyaz adamı masumları öldüren, suçluları affeden, doğruları ateşe atan Nemrutlar; insanları köleleştirip erkeklerini öldüren, kadınlarını hizmetçi kılan Firavunlar olarak tanıdık. Şehirlerin etraflarına duvar çeken, meydanlara darağaçları diken, kendilerinden olmayanları barbar diyerek kırıma uğratan Roma olarak gördük…

Amerika'da Kızılderilileri soykırıma uğratırken gördük; Afrikalı siyah tenli insanları ailelerinden, eşlerinden, çocuklarından, topraklarından kopartıp Amerika'ya, Avrupa'ya köle yapmak üzere kaçırırken gördük; Afrika'da altın ve elmas madenlerinde zorla çalıştırdıkları insanların –güya çalmasınlar diye- el ve ayaklarını keserken şahit olduk.  Hindistan'da baharat için milyonları açlığa ve ölüme mahkûm ederken; Cezayir'de insan kafasından kuleler inşa ederken gördük beyaz adamı. Modern dünyada uluslar arası sermaye şirketleri kurarak insanların mallarını, arlarını ve ırzlarını yağmalarken görüyoruz. Beyaz adam bu yüzden kara ruhlu habis bir mahlûktur. 

Beyaz adamı her gün ve her saat Filistin'de çocuk ve kadınları katlederken sevinç çığlıkları, zafer naraları atarken görüyoruz.

 Şeytan ile Beyaz adam arasında akıl almaz bir oyun ve tuzak kurma ortaklığı vardır; insanlara sağlarından ve sollarından yaklaşır; önlerinden ve arkalarından bir kâbus gibi siner. İçlerinde dolaşır, damarlarında gezinir insanların. Zehir gibi bütün vücudu sarar ve felç eder sonra da keyfince faydalanır. Çocuk istismarı, cinsel pazarlama, sapkın felsefe ve ideolojiler Beyaz adamın zevk oyuncaklarıdır. 

Sömürgecilik Beyaz adamın asla vazgeçmediği en zevkli oyunudur.

Beyaz adam sömürgecilik politikasını bal içine zehir koyarak uygular. Geldiğinde elinde İncil olan İsa Mesih’tir; merhameti, Tanrıyı, sevgiyi, iyiliği öğretir. Gözleri kapalı dua etmeyi, içten ve samimi sığınmayı öğretir günahkâr insanoğluna. Gittiğinde ise ardında kalan şey tecavüz, soygun ve zillettir.

İnsanlık tarihi bir bakıma iktidar savaşlarının tarihidir; dini iktidarların,  ideolojik veya soy iktidarların savaşı. İktidar muhterisleri katliamlar yaptılar, baskı kurdular, vergi aldılar, yağmaladılar. Çocukları kaçırıp kendilerine köle ve asker yaptılar… Ama hiçbirisi Beyaz adamın uyguladığı sömürge politikaları kadar etkili ve tahrip edici olmadı. Zira diğer uygulamalarda düşman da belli idi dost da. Beyaz adamın sömürge politikasında düşman yok; dost görünümünde sadece hain var, ihanet var. 

Beyaz adam insanların sadece mallarını ve bedenlerini çalmakla yetinmez; aynı zamanda ruhlarını, kimliklerini, onurlarını, aidiyetlerini de önce çalar, gaspeder sonra da üstüne ağır bir bedel yükleyerek onlara geri satar. Çiftçinin tarlasında yetiştirdiği ürünü gasp edip sonra da yüksek bir fiyata tekrar çiftçiye satan düzenbazdır Beyaz adam.

Beyaz adam için hiçbir dinin, hiçbir ahlaki değerin, hiçbir aidiyetin veya kimliğin önemi yoktur; onun için değerli olan tek şey aldığı haz ve kazancıdır. Bu yüzden Beyaz adam kazanırken, biriktirirken ve harcarken hiçbir ilkeye veya kurala uymaya kendisini kayıtlı veya mecbur hissetmez. Onun için Beyaz adam sadece kendisini düşünen patolojik bir bencil yani egoisttir. 

Ben, beyaz adamı bu yüzden hiç sevmedim, sevmiyorum; ona güvenmiyor ve ona itibar etmiyorum. Zira Beyaz adam beni insan yerine koymuyor, evrimini tamamlamamış hayvanımsı bir varlık olarak görüyor. O, kendinden başka bütün insanları uygarlaştırmaya yani insanlaştırmaya muhtaç yarı vahşi varlıklar olarak görür.

Daha önce dünyanın en güçlü devletlerinden biri olan Roma da Romalı olmayanları “Barbar” yani vahşi olarak tanımlamıştı. Bugünün dünyasında Beyaz adam da kendinden başkasını- bugün için “kendisi” coğrafi sınır olarak ABD ve Avrupa, siyasal olarak Avrupa demokrasisi, inanç olarak da Hıristiyanlık anlamında kullanılır- “insan” olarak görmez. İnsan hakları dediğinde kendisini, medeniyet dediğinde kendi medeniyetini, özgürlük dediğinde de sadece kendi özgürlüğünü kast eder. İşte bu yüzden ben, Beyaz adamı insanlık düşmanı habis bir ur olarak görüyor ve öyle ilan ediyorum.

Beyaz adam gerçek anlamda dünyanın tek çalan “hırsızıdır”. İlim sahibi her âlimden bilgiyi çaldı sonra da kendi etiketiyle diğer insanlara yüksek fiyatlara sattı. Bu yüzden Beyaz adam insanlık için, insanlığın faydasına değil kendi menfaatine bilim üretir. O, bilim ve teknoloji adına her ne üretiyorsa bilirim ki onu paraya ve güce tahvil etmek ve insanları daha fazla kendisine muhtaç kılmak içindir.

Beyaz adam düşünceyi, felsefeyi yani tanımlama ve kavramsallaştırmayı da kendi bencil duyguları için geliştirdi. Her neyin tanımını yapıyorsa; felsefe ya da düşünce adına her ne üretiyorsa bilirim ki bunda ya sadece kendisine bir fayda temin etmek için ya da zihnimi, kalbimi iğdiş etmek için üretmiştir. Bu yüzden ürettiği hiçbir teoriye, hiç bir felsefeye ve hiçbir kavrama güvenmiyorum, arkaplanı yani kastı mahsusasını öğrenmeden de kullanmıyorum.

Beyaz adamın tarihsel olarak kendisini dayandırdığı üç temel esas vardır: Roma Devletinin düzen ve askeri gücü, düşünce ve felsefede Yunan mitolojisi ve rasyonalizmi, inançta ise Pavlos Hıristiyanlığı. Bu yüzden Beyaz adam hem putperest ve mitçi ve hem de akılperesttir.  

Kısacası Beyaz adam dünyanın başına gelmiş geçmiş en tehlikeli, en habis beladır. İnsanlık, ondan kurtulmadıkça ne kendine gelebilir ve ne de yeryüzünde huzur bulur. Ondan kurtulmaktan kastım, onun yöntemlerini kullanmak değildir elbet; elindeki silahlara ilim, ahlak ve inançla ot tıkamaktır. Beyaz adamı, beyazlığından kurtarmak insanlık için yapılacak en hayırlı amel olacaktır.  Bu yüzden de özellikle Müslüman zihinler durmaksızın sürekli ilimde, teknikte ve siyasette Beyaz adamın habis niyetlerini ve uygulamalarını durduracak imkânlar oluşturmalıdırlar.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR