Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


BABALAR VE MÜLTECİLER

F. Yılmaz ALTUNÖZ


 

“Günlere” hep karşı çıktı İslamcı kesim. Yani benim mahallem. Tabiî ki haftanın günlerine değil. “Babalar günü. Anneler günü. Sevgililer günü, kadınlar günü” gibi günlere. Karşı oluşun ana nedeni, bu günlerin çıkış kaynağının batı olmasıydı. Kültürel emperyalizm kokusuydu. Kapitalist bir mantık taşımasıydı. Kendisini İslamcı camia arasında gören (siyasetci, yönetici, partici, yönetici, sendikacı) herkes mi bu günlere karşıydı? Hayır! Bir etiket sahibi oluncaya kadar, emperyalizmin günlerine karşıydılar. Ama etiket sahibi olunca “günler” adına mesajlar yayımlanmakta yarışır oldular.  Beklide bu “Alttakilerin” sorunuydu!

Ancak “bu günlere” İslamcı camianın karşı olması, merkezi ve yerel yönetimlerde söz sahibi olmalarına rağmen: “bu günler” toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmesi artarak devam etmektedir. Neden? 20 Haziran dünya mülteciler günüydü. 21 Haziran Babalar günü. Benim ait olduğum mahallemin dilinde; mülteciler günü pek yer bulmadı. Projeler üretilmedi. Söylevler verilmedi. Programlar yapılmadı.  Ama babalar günü üzerine çok şeyler söylendi. Ayetler ve hadisler yazıldı. Ama daha çok “İslam’da babalar günü” diye bir gün olmadığı ve batıya ait bir anlayış olması nedeniyle eleştirildi.

Siyaseten çok güzel, duygusal ve kulağa da hoş geliyor. Fakat bu sözlerin sosyal hayattaki karşılığını ve gerçeklikle ilişkisini ölçmek lazım. Söylem güzel ama gerçeklik ağır sorunlar yığını. Yine söylemle gerçeklik arasındaki uçurum! Mültecilerin yerel ve küresel anlamda hayat standartlarının iyileşmesi ve yaşam haklarının korunması/garanti altına alınmasına yönelik projesi ve çalışması olmayanların; babalarına saygı noktasında ki sözlerin toplumsal karşılığından söz etmek mümkün değildir. Kendi babalarının siyah beyaz fotoğraflarını paylaşırken, rahmet ve fatihalarla anarlarken; her gün yüzlerce mülteci çocuğun babasız kalmasına sessiz kalmak ve onların çığlıkları arasında babaları anmak ve babalar gününü kutlamak; sanırım hiçte ahlaki değildir. Hani bizim kadim değerlerimizden “komşusu açken tok yatan bizden değildir” Nebevi sözü sosyal medyada asılı kalsın diye söylenmedi!

İslam'ın tüm çağlara hitap eden ulvi ahlaki değerleri söz konusudur. Ancak bunlar ahlaki öğütler olarak kalması için değil. Ete kemiğe bürünmesi, yani ahlak, adalet, hukuk olarak toplumsallaşması ve kurumsallaşması içindi. İşte tam da bu noktada “alttaki” İslamcıların “istemezük” sözleri ya da itirazları karşılık bulmuyor ve batılı değerler yaygınlaşamaya devam ediyor. Çünkü İslamcı söylemler, sözün sahipleri tarafından pratiğe indirilmediği ve yalnızca ahlaki öğüt olarak kaldığı için!

Ama insanlar hele gençler yaşanmayan öğütlere değer vermiyor.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR