Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


AYASOFYA

Faysal Mahmutoğlu'nun yazısı;


 

Bizans imparatorluğunun ve Ortodoks dünyasının en büyük mabedi olan Ayasofya, Yunanca’da  “kutsal bilgelik” veya “ İlahi bilgelik “ manasına gelir.

Bizans İmparatoru 1. Konstantin tarafından yapımına başlansa da II. Konstantin tarafından bitirildi. Çıkan ayaklanma neticesinde tamamen yanan kilise bugünkü haline Bizans İmparatoru Justinyen tarafından Milletli İstidoros ve Tralesli Anthemius isimli iki mimara 537 yılında yaptırıldı. Yapımında 10 bin kişi çalıştırıldığı söylenir.

 

Camiye Çevrilmesi

1453 yılında İstanbul, II. Mehmet tarafından fethedildiğinde kendisine ganimet olarak sadece Ayasofya’yı alır. İlk bakışta Ayasofya’ya hayran kalan Fatih, ardından farsça bir beyit okuyarak kilisenin harap halinden duyduğu hayreti dile getirmiştir.

Beytin Türkçesi şöyleydi: “Örümcek Kisra’nın takında perdedarlık ediyor/ Baykuş Efrasiyab’ın kalesinde nevbet vuruyor.

 916 yıl Kilise olarak hizmet gören Ayasofya 30 Mayıs Cuma günü camiye dönüştürülerek ilk ibadet eda edilir. Cumayı Fatih’in bizzat kendisinin kıldırdığına dair rivayetler olmasına karşın Akşemsettin tarafından kıldırıldığı görüşü doğruya daha yakındır.

II. Mehmet camiye bir mihrap bir de minare ilave eder. Sonraki dönemlerde II. Bayezıt bir minare, II. Selim ise Mimar Sinan’a iki minare daha ilave ettirir. Yavuz Sultan Selim halifelik hırkasını Ayasofya’da giyer. 916 yıl kilise olarak hizmet ifa eden mabet 481 yıl da cami olarak açık kalır. Osmanlıda başlıca geleneksel tören ”Cuma selamlığı” neredeyse her Cuma Ayasofya’da yapılırdı.

Ayasofya’nın yanı sıra birçok kilisenin camiye çevrildiğini görüyoruz. Bunlar;

-Eski İmaret Camii:   Zeyrek semtindeki Pantepoptes manastırı, Fatih tarafından  önce medreseye  bilahare camiye çevrilir.

-Zeyrek Camii:  Zeyrek semtinde bulunan Pantokrator manastır kilisesi fetihten hemen sonra camiye dönüştürülür.

-Vefa kilise camii: Aziz Thedoros’a adanana bu kilise Fatih’in hocası Molla Gürani tarafından camiye çevrilir.

-Arap Camii: Karaköy semtinde bulunan cami 717 yılında Araplar tarafından İstanbul kuşatmasında inşa edilen bu İstanbul’un ilk camisi kuşatmadan sonra San Paolo adıyla kiliseye dönüştürülür. fetihten sonra tekrar cami olarak kullanılır.

-Fethiye Camiisi: Bizans döneminde Pammakaristos manastırı adıyla hizmet veren yapı 1601 yılında Azerbeycan ve Gürcistan’ın fethi hatırası olarak camiye çevrilir.

-Koca Mustafa Paşa Sümbül Efendi Camii: Adı Andreas Manastırı olan yapı 1486’da camiye çevrilir.

-Küçük Ayasofya Camii: 1497’de II. Bayezıt tarafından camiye çevrilir.

-Kariye müzesi: 1511 yılında sadrazam Atik Ali Paşa tarafından camiye dönüştürülür.

-İmrahor camii: Asıl adı Vaftizci Yahya Kilisesi olan yapı, İmrahor İlyas Bey tarafından camiye çevrilir.

-Bodrum Camii: Laleli semtinde bulunan Myrelaion Manastırı Sadrazam Mesih Paşa tarafından camiye çevrilir.

-Kalenderhane camii:  Theotokos  Kyriotıssa’ya adanan yapı 18. yüzyılda camiye çevrilir. (1)

 

Müzeye Çevrilmesi

1923’te Lozan’ın imzalanmasından sonra hukuken vücut bulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uzman ve bütçe sorunları yüzünden Ayasofya’ya ancak 1926 yılında el atabildi. Ancak esas çalışma, 1931 yılında ABD’deki Bizans Enstitüsü’nün kurucusu, ilk ve tek yöneticisi Thomas Whittemore (1871-1950) adlı arkeolog, düşünce ve sanat adamının Ayasofya’nın çeşitli yerlerinde varlığı bilinen ancak üzerleri kalın bir badana tabakasıyla kaplı olduğu için görülemeyen mozaikleri çıkarmak için Türkiye’ye başvurmasıyla başladı. Gerekli iznin verilmesi üzerine WHİTTEMORE, ekibiyle çalışmaya başladı. İlk olarak ana mekana açılan ‘İmparator Kapısı’ üzerindeki İsa ile ona secde eden imparator mozaiğini ortaya çıkardı. Bunu yaklaşık 20 yıl sürecek çalışmalar sırasında çıkarılan başka mozaikler, freskler izleyecekti. Bu arada kubbe demir kuşakla güçlendirildi, bazı yerler restore edildi.

1934 ortalarında bir akşam sofrasında Celal (Bayar) Bey’in Mustafa Kemal’e Yunan Başbakanı’nın Atina’da kendisine Balkan Paktı’nı kabul etmesi için Ayasofya konusunda “Kamuoyunu memnun edecek bir ortam doğsa, belki bundan yararlanılıp bir şeyler yapılabilir” dediğini aktarmıştı. Mustafa Kemal’in cevabı şöyleydi: ”Az önce, Vakıflar Genel Müdürü buradaydı. Ayasofya Camii’ni tamir edecek para bulamıyorlar. Bugünkü hali ile harap ve bakımsız. Hatta mezbelelik. Ayasofya’yı müze yapsak, hem harabiyetten kurtarsak, hem Yunanlılara bir jest yapsak Balkan Paktı’nı kurtarabilir miyiz? Öyleyse yapalım.” (2)  sonuç olarak, bakanlar kurulu kararıyla 24 Kasım 1934 yılında Ayasofya camisi ibadete kapatıldı ve 1 Şubat 1935’ten itibaren de müze olarak hizmet vermeye başladı.

 

Yeniden Cami Yapılma Tartışmaları

Ayasofya’nın ibadete açılması konusunun, ilk defa Serdengeçti tarafından gündeme taşındığını biliyoruz. Turgut Özal cumhurbaşkanı iken Özal’dan talimat alan İstanbul müftülüğü bir heyet ile  Ayasofya’ya gidip dört minaresinden ezan okuyor ve ikindi namazını eda ediyor. Hünkar mahfili de 80 öncesi Demirel tarafından ibadete açıldı.

Ayasofya’nın ibadete açılması sağ partilerin hep gündemini işgal etmiştir.

 80’li yıllarda İslamcı kitle tarafından “ zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” sloganı en çok terennüm edilen slogandı. Ancak o dönemin gençliği bunu herhangi bir arka planı olmadan sahici bir şekilde dillendirirdi. Dün Ayasofya açılsın demek bir provokasyon iken bugün artık seçmen kitlesini tahkim ederek seçim kazandıracak niteliğe bürünmüş durumdadır. Dikkatleri başka tarafa çekmek amaçlı da görünmüyor, devletin bir projesi olarak masada, dindar toplum yaratma projesine de uygun.

Top Danıştaya atılmış durumda. Danıştay “cami olabilir” derse dış dünyaya “bağımsız yargı kararını uyguladık”, içeriye de “camiye çevirdik” denilecek. “Müze olması kamu yararına uygundur “ şeklinde bir karar verirse yargı bizi engelledi gerekçesine sığınılabilir.  Danıştayın iktidarın arzusu doğrultusunda karar verme ihtimali yüksek.

Fethedilen yerlerin mabetlerinin camiye dönüştürülmesi Kuran ve Peygamberi bir referansa dayanmamakta,  Raşit halifelerin uygulamalarına da ters. Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethettiğinde namaz vaktinin girmesi üzerine Kudüs patriğinin kilisede namaz kılabilirsiniz teklifine karşın “eğer ben kilisede namaz kılarsam Müslümanlar kiliseleri camiye çevirir” diyerek namazı dışarda kılması tüm Müslümanlar için örnek alınması gereken ve dinden beslenen bir uygulamadır. Zaman içerisinde buna ters içtihatlara rastlıyoruz.  Barış yoluyla fethedilen yerlerin mabetlerinin dokunulmazlığı; din uleması tarafında ittifakla kabul görürken, savaş yoluyla elde edilen beldelerin mabetleri konusu ihtilaflıdır.  Genel kabul değiştirilebilir yönündedir.

Tarihsel süreç içerisinde Ulemanın,  iktidarı meşrulaştırmaya yönelik birçok içtihatta öncülük ettiği bilinen bir hakikat. Mabetler gibi ulvi bir konunun politik ve süfli bir gayeye araçsallaştırıldığına tanıklık ediyoruz. Dinin, iktidarın işine gelecek şekilde yorumlanması bir Emevi geleneğidir.

Hz. Hamza’yı  Vahş’iye öldürtüp sonradan gidip ciğerini çıkaran Hint’in oğlu Muaviye’nin  Hz. Peygamber sahabelerinin katletmesini meşru gösteren ulema, Fatih’in Ayasofya’yı camiye çevirmesini alkışlamış, evlat katline de fetvayı vermiştir.

Emeviler’den başlayıp Osmanlı’nın hitamına kadar toplum İslam hukukuna (şeriata) tabi tutulurken  siyaset kurumu, Padişahlar, Sultanlar ve Emirler bundan azade tutulmuş. Çoğu kez bunların İslam dışı uygulamalarına, örf denilerek bir fetva uydurulmuş. İslam tarihinde hukuk; egemenlere tabi olmuş, günümüzde de bu böyle devam etmektedir. Sultanahmet Camii Cuma dışında hep boş dururken, yanı başındaki Ayasofya’nın ibadete açılmasını savunmak dini değil siyasidir.

Bugün dünyanın bütün metropollerinde Müslümanlar yaşıyor. Batı, İlber Ortaylı’nın tabiriyle Mukabele-i bilmisl yaparsa orada yaşayan Müslümanlar ne yapabilir? Kurtuba Camii’nin kiliseye çevrilip ortasına da bir Katedralin inşa edilmesini hazmedebildik mi?

Ayasofya insanlığın ortak mirasıdır. Minareleriyle, kubbesiyle, sultan mahfiliyle, kubbesindeki kucağında çocuk Hz. İsa bulunan Hz. Meryem mozaiği ile Hz. İsa’nın yer aldığı kıyamet günü mozaik panosu ile ve Vaftizci Yahya’sıyla bize ait bir değerdir.

 

Kaynakça

1-Onedio com.

2- Ayşe Hür /Radikal gazetesi

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR