Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


Ayarsız Siyaset Ayarlı Hezimet

Halil Çiftçi'nin "yeni" yazısı...


Siyasete konu olan her türlü argüman zamanla siyasetçiler eliyle ya yok oluyor ya da zamanın getirdiği konjonktürel sebeplere yenik düşerek değişime uğramaktadır. Geri kalmış topluluklar ya da gelişmekte olan devletlerin ana gündemi genelde siyaset merkezli bir gündeme sahiptirler. Siyasilerin ağızından çıkan her türlü polemik, öneri ya da tasarı gündemi belirlemektedir. Bunu da büyük oranda iktidarlar belirler. Bu gücü sayesinde kitleleri manipüle ederek toplumsal algıları kendi lehlerine çevirebilmektedir. Bunun bir doğal sonucu olarak iktidarlarını sağlamlaştırarak ülkede uzun süre gücü elinde tutabilmektedirler. Tabi bu süreç içerisinde tutarlı politikaların uzun vadede değişmeden kalması ya da kalabilmesi için gayret gösterilmesi halkın iktidara olan güvenini pekiştirir. Bunun tam tersi bir durumda ise halkın ve ülkede yatırım yapacak olan oluşumların nazarında kara listeye eklenmesine yol açar. Buda önce ekonomik çöküşü beraberinde halkın desteğinin azalmasına sebep olur. Netice olarak iktidarlar güç kaybederek yönetimden çekilmek zorunda kalır. Bu süreç içinde muhalif oluşumlar ise sabit vaat ve söylemlerde bulunarak iktidarın güç kaybetmesi için her türlü argümanı kullanır.

Türkiye’de tam da bu manzara ile karşı karşıya kalınacak bir siyasi atmosfer mevcut. Uzun yıllar elinde iktidar gücünü bulunduran AK Parti ne yazık ki kuruluş felsefesinden uzaklaşması ve politika ajandasındaki zikzaklar yüzünden kan kaybetmeye devam ediyor. Oysa ki İlk günden bu yana geliştirdiği “Yaratılanı Sev Yaratandan Ötürü” anlayışının Türkiye özelinde büyük bir teveccüh gördüğünü söyleyebiliriz. Öyle ki Cumhuriyet tarihinin en uzun tek başına iktidarı elinde bulunduran siyasi figür konumuna erişmiştir. Bu konumu ise geleceğe dair tutarlı politika ve vaatler ile gerçekleştirdi. Peki AK Parti bugün kamuoyu anketlerine yansıyan istatistiklerde meclis çoğunluğunu neden elde edemiyor? Biraz geriye gittiğimizde zamanla değişen politikaların iktidarı yıprattığına şahit olacağız. Bunlar içinde şüphesiz en önemli başlık 3 dönemden fazla milletvekili seçilememe ilkesinin varlığıdır. Bu halk nazarında siyasilerin koltuk sevdasında olmadığı gerçeğini doğrudan besleyen önemli bir politik hamleydi. Ne yazık ki parti tüzüğünden kaldırıldı. Yine RTÜK,YÖK ve buna benzer vesayet odaklarının ortadan kaldırılmasını içeren vaatlerin zamanla üstünün örtülerek İktidarın  buralarda etkisini arttırdığına şahit olmaktayız. 3Y(Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar) ilkesini merkeze alınarak geliştirilen siyasi duruş zamanla sistemin içine dâhil olan iktidar için aşılmaz bir duvar özelliği olarak belirdi. Bir diğer hadise ise FETÖ eliyle oluşturulan 17-25 Aralık sürecini doğru yönetemeyen iktidar suçlu veya suçsuz sürece konu olan kişileri adaletin önüne çıkarmaması halk nazarında ciddi bir yıpranmaya neden oldu. Yine EYT, KHK ve mülteci sorunu iktidar eliyle ülkede yeni bir sorunsal alanın oluşmasına kapı araladı. Bunların dışında uluslararası boyutta yapılan ve şimdilerde tövbe edime noktasına gelen siyasi manevralar var. Bunları sıralamak gerekirse;

1.2003 Irak Tezkeresi meclisten ret çıkmasına rağmen ABD’nin milyonlarca insana kıymasına göz yumularak Türkiye’deki üslerin ve bazı lojistik koridorların el altından yapılması,

2.”One Minute” Türkiye İsrail ilişkilerini geren olayla beraber İsrail’in hedef tahtasına oturtulması ve Mavi Marmara ile iplerin kopartılarak diplomatik ilişkilerin kesilmesi. Nihayetinde Türkiye’deki limanlardan el altından gemiciklerin İsrail’e giderek ticaret yapması gerçeği,

3.YPG’nin lideri Salih Müslim’in 2011’de Türkiye’de diplomatik misyonlarla görüşüp daha sonra terör örgütü lideri yapılması,

4.Suriye iç savaşında Beşar Esed’in yok edilmesi gereken bir lider olarak görüp milyonlarca mültecinin Türkiye’ye gelmesine sebep olan politik manevradan şimdilerde barış arayışına beşer Esed’le oturulmalı gerçeğine dönülmesi,

5.Rahip Brunson’un önce terörist ilan edilip yargılanması ve bir telefon ile Amerika’ya verilmesi olayı ile beraber yükselen dolar indeksinin geriye gelmemesi,

6.Mısır’da darbe ile iş başına gelen Sisi’yi iç siyasette şeytanlaştırıp Mısır ile diplomatik ilişkileri kopardıktan sonra şimdilerde diplomatik bir çıkış arayışına girdiğimiz gerçeği,

Ve daha birçok siyasi olay Türkiye’de ne yazık ki bazen günü birlik seçim süreçlerinde popülizme kurban edilmiş oldu. Bunlar içerisinde hiç şüphesiz Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkartılması ve Apo’nun mektubunun yayınlanması olayı insanımız hafızasından hiçbir zaman çıkmayacaktır. Bugün enflasyonda, dolar kurunda ve daha birçok alanda yaşanan ekonomik daralma süreçleri halkı çok zor duruma düşürmüş vaziyette. İktidarlar tencereye koydukları ölçüde halkının teveccühünü kazanır. İçerde ve dışarıda yapılan hatalar ve u dönüşleri bugünkü tabloyla insanımızı baş başa bıraktı. Özellikle toplumun büyük bir kesimini oluşturan gençlerin ev alma, araba sahibi olma ve mutlu bir gelecek hayallerini elinden alan siyasi hatalar iktidarın kendi ayağına sıkmasına sebep oldu. Uzun adam etrafında politika belirleyen ve iç siyaseti manipüle eden odakları kendi etrafından tasfiye ederek yeni bir sayfa açması gerekmekte. Uzun yıllar iktidarı elinde tutmanın getirdiği ve çıkar odaklarının toplandığı bir partinin kendi için büyük tehlike yarattığını artık görmeli. Bu sayede  “temiz siyaset refah bir toplum”mottosu ile refah ve huzur iklimini ülkemizde yeniden inşa edebilir. Yok değilse günü birlik ayarsız bir siyasetin ayarlı bir hezimete dönüşmesi ne yazık ki çok yakın…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR