Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Bülent ACUN


AŞK YA RABBİ!

Yazarımız Bülent Acun'un "yeni" yazısı...


Aşktan bahis açmak ne kadar da zor bir iştir. Yaşanıp anlatılamayan bir duyguyu anlatmaya çalışmak hakikaten hayli güç… Aşk öyle engin bir deryadır ki ucu, bucağı bulunmaz. Öyle uzun bir yoldur ki menziline ömür yetmez. Aşk öyle bir haldir ki anlatmaya tâkat yetmez. Aşk öyle bir kitaptır ki oku oku bitmez. Dünya da insanın gözünü ve gönlünü okşayan hangi güzellik varsa hepsi birer aşk eseridir; Itri’nin tekbiri, Mimar Sinan’ın Süleymaniye’si, Hafız Osman’ın Vav’ı… Daha ne eserler ne eserler.

Aşkın dillendirilmesi bile insanı aciz, güçsüz ve kudretsiz bırakmaya yeter. Abdurrahim Karakoç şu mısra ile konuyu ne kadar da güzel özetlemiş: “Aşk deyince kalem elden düşüyor.”

“Aşk gelince akıl seyahate çıkar.” diyenler ne güzel söylemişler. Evet aşk gelince akıl seyahate çıkar. Şartlara teslim olmanın kafesinden kurtulan akıl, seyahate çıkarak şartları teslim almanın yollarını arar. 

Aşık Veysel: “Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa…” diyor. Doğru söylüyor. Gönlümüzdeki aşk olmazsa neyin kaç paralık değeri vardır ki bu alemde…

Leyla da Mevla’ya aşk ile vasıl olanları, Yunus ne güzel tasvir ve taltif ediyor: “Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez.” Evet aşıklar ölmez. Bu hakikati aşıklardan başkası bilmez. 

Aşkın insana kazandırdığı en önemli şey, insanı imanda yakine ulaştırmasıdır. Prof. Dr. Mehmet Aydın hoca ne güzel söyler: “Aklın şüphesi vardır fakat aşkın asla şüphesi yoktur.” 

Aşık insan leyladır, mecnundur, maşukuna meftun, bu halinden ziyadesiyle memnundur. Aşık deli postuna bürünmüş bir velidir. Ona dışardan bakanlar deli, içeriden görenler veli derler. Aşık durmadan konuşur, sızlar, inler çünkü o bilir ki: “Arif konuşursa aşık susarsa helak olur.” 

Peygamberler kervanı ve peygamberler peygamberi her konu da olduğu gibi aşkta da insanlığa lider, önder ve rehberdirler. Köle diye satılmak, zindanlara atılmak, ateşlerde yakılmak onların ancak Rahman’a olan aşklarını arttırır. “Anam babam sana feda olsun Ya Rasulullah…” diyerek her şeylerini O’na feda eden Ashab-ı Kiram aşk semasının da yıldızlarıdır. 

Her türlü zaferin ve başarının tam merkezinde aşk vardır. Tezgâhının önünde insanların kuyruk olduğu çiğ köfteci, köftesini aşkla yoğurmuştur. Leziz çorbaların aziz aşçısı, çorbasını görünürde ocak ateşinde kaynatmaktadır. Hakikatte ise o çorba o aşçının aşk ateşiyle kaynamaktadır. Okuduğu sabah ezanıyla dinleyenleri ağlatan ve inleten müezzinin makamı sabah olsa da, hakikatte o ezan aşk makamında okunmuştur.  Turgut Cansever’i bilge mimar kılan şey onun Rahman’a, insana ve toprağa olan aşkından başka nedir? 

Mümkün olsa da dünyaya şu hakikati haykırırsak: “Ey insan! Sen aşk ile varsın. Aşıksan bahtiyarsın. Unutma ki sen ancak aşkın kadarsın.” 

Aşkın gözü kördür derler, evet aşkın gözü kördür. Aşkın gözü maşuktan gayrısını görmez. 

Hz. Adem (a.s.)’dan bugüne hakikate omuz veren dava erleri aşıklar ve sadıklardır. O kutlu emanet hep onların omuzlarında yükselmiştir. Bu itibarla aşıklar ve sadıklar dünyamızın hem direği hem de merhameti, yüreğidir. 

Dostlarımıza yaptığımız o tatlı ve nazlı sitemin adı olan “aşk olsun…” cümlesini bugün daha bir yüksek sesle kurmalıyız. 

Yaşanabilir yepyeni bir dünya kurmak için eskimeyen o aşkımızı korumalıyız. Aşksız bir hayatın ve dünyanın zerre kadar tadı, tuzu yoktur. Kainat gibi insanda boşluk kabul etmez. Aşkın yer bulamadığı gönülleri, hayatları, akılları şehvet işgal eder. Şehvetin esiri olmuş bir insan, adeta şeytanın oyuncağı olur ve şeytan o insanla kedinin fareyle oynadığı gibi oynar. Yağmura hasret çöller gibi aşka hasret yüreklerde yanar, kavrulur.  Aşktan mahrum olan bir kişi, tıpkı rüzgarın önündeki çöp gibi, yaprak gibi savrulur. 

Her türlü mücadele de galip gelebilmek için ne yapıp, edip aşka talip olmalıyız. Aşk, her geçen gün insanlıktan uzaklaştıkça insanlık felakete yaklaşıyor. İnsan için dertten daha büyük bir dert varsa, o da dertsizliktir derdidir. Derdi olmayanının yurdu olmaz. 

Dünya’nın  cazibesi, şaşası, debdebesi aşkımızı aldı, götürdü, yedi bitirdi. Aşkımızı kaybettik, kendimize ne kadar da ayıp ettik. Sevgili dostumuz Esen Gül aşkı anlattığı kitabına “Aşk Terapi” demiş. Bende “Aşk Ya Rabbi” diyorum. Rabbimiz bizi aşıklardan ve sadıklardan kıl diye dua ediyorum. Öyle biliyor ve inanıyorum ki aşkımız; yurdumuzdur, yuvamızdır, duamızdır. Davamızdır, devamızdır, vefamızdır, sefamızdır aşkımız. Aşkımız kimliğimizdir, kişiliğimizdir. Aşkımız adımızdır, tadımızdır, bizi alıp ötelere götüren atımızdır. Aşkımız şiirimizdir, şuurumuzdur, şiarımızdır. 

Hasılı kelam

“Aşk’ı çekip alıver alem’den

Fazilet namına ne kalır Ademden…”   

Kaynak: Yeni Söz Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR