Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


ANA DİL- ZIMANI DAYİKI

Faysal Mahmutoğlu'nun yeni yazısı;


 

 

Bizim dilimizi kestiniz. Bir milletin dilini kestiğiniz zaman onu öldürürsünüz./ Yaşar Kemal

Ana dil; dilbilimciler tarafından genellikle bir kişinin içinde doğup büyüdüğü aile ya da toplum çevresinde ilk öğrenilen dil olarak kabul edilir. İnsanlar konuşma yeteneğiyle doğar, söylenenleri duyup taklit eder.

Dil; dinleme,  konuşma, okuma ve yazma eylemlerine kaynak teşkil eder. Bir iletişim aracı olarak dil, insanoğlunun doğuştan itibaren yaşamını kolaylaştıran, toplumsallaşmasını sağlayan bir araçtır. Dil aynı zamanda sestir. Ses sadece belli bir anlam veya çeşitli anlamlar iletmiyor, bazen belli imalarda da bulunuyor. Ana dil insan evini hatırlatıyor doğduğu evi. Bir aidiyet bir yuvadır aynı zamanda. Ana dil mekanı da tanımlıyor. Mekan da bir dil yaratır.

Ana dil insanın kulağına ilk fısıldanan dildir, annesinin ninni söylediği dildir. İnsanın kendisini en kolay ifade ettiği dildir. Okula başladığında evde konuşulan dilin okulda konuşulan dilden farklı olduğunu görüyorsun. Okulda öğretmenin anlattıklarını anlaman için önce öğretmenin dilini öğrenmen gerektiğini öğreniyorsun. Hazırlık sınıfı görmeden, hiç bilmediğin yabancı bir dilde anlatılandan sınava giriyorsun. O an hayata eksi başladığını anlıyorsun.

İngilizce kurslarında hoca başlangıçta Türkçe kelimelerin İngilizce karşılığını yazıyor, yerine göre Türkçe açıklamada bulunuyor. Kitaplarda Türkçe-İngilizce kelime ve cümleler karşılıklı olarak yer alıyor. Burada öğretmen senin dilini bilmediği gibi öğrenme gayretine de girmiyor, çünkü senin dilin “bilinmeyen bir dil” dir. Sana yabancı olan o dil artık senin dilindir, öğrendikçe anlıyorsun, anladıkça da başarılı oluyorsun.

Egemenin dilini öğrenmek zorundasın, bundan sonraki yaşamın o dil üzerinden yürüyecek.

 Dili olmayanın kimliği de yoktur, dilin inkarı aynı zamanda kimlik inkarıdır. Onun içindir ki  “Kürt yok dağ Türkleri var, Kürtçe yok kart-kurt var” teorisi geliştirildi.

Kimse ana dilini seçme özgürlüğüne sahip değil. Yaşama dair ilk bilgiler, ilk yargılar ana dil ile olur.

Türkiye’de tüm Kürtlerin yaşamına okul sıralarında Türkçe giriyor.

 

İnsanın ana diliyle bağını koparmak insanlık suçudur, ana diliyle bağını koparmak insan ruhunun gelişimini zedeliyor.

Kimliğe kimlik niteliğini kazandıran ana dildir. Kimlik dilden ayrılamaz, ana dil milletleri oluşturan ana unsurdur.

Ana dilde eğitim hakkı yemek içmek gibi olmazsa olmazdır. Ana dilde eğitim hakkı siyasi değil insanidir, ahlaki bir meseledir.

Ana dilde eğitim hakkı ülkeyi bölünmeye götürür söyleminin temelinde inkar ve asimilasyon kalıntıları yatıyor. Bir de kardeşim diyeceksin, dilsiz kardeş. Çok dilli, çok etnisli, çok kültürlü ülkelere baktığımızda hiç de bölünme tehdidi altında olmadıklarını görürüz.

 Bir dil yazıyla gelişir salt konuşmayla dil gelişmez.

Ana dilde eğitim aynı zamanda bir eşit vatandaşlık konusudur. Farklılıklar zenginliğimizdir söylemi riyakarlıktan başka bir anlam ifade etmiyor. Farklı diller de bize zenginlik katar. Niçin farklı dil yasak? “Dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da o’nun ayetlerindendir” (Rum-22)  Vahy kaynaklı ilkenin tüm Müslümanları bağlayıcılığı ortadayken bunu reddeden anlayışta ısrar edenlerin tümüne yakınının Müslüman geçinmesi manidar.

Ana dil ulusal bilinç için de gerekli. Ana dil temel insan hakkıdır. Ulusların geleceği dille şekillenir. Dil aynı zamanda kültürün taşıyıcısıdır.

Dil, tarihsel ve toplumsal bir varlık olarak insanların birbirleriyle anlaşmalarını sağlar. Birlikte yaşamanın ilk şartı ana dile saygıdır. Ana dil bilinci ve sevgisi aynı ulus içerisinde yaşayan insanların arasında ortak bir düşünce sistemi, dünyayı birlikte anlama ve kavrama yeteneğini kazandırır.

Kültürel ve toplumsal gelişimin sağlanmasında kültürel ve akademik çalışmalarda, ana dil eğitim ve öğretiminin büyük katkısı vardır. Ana dil eğitimi, çocuğun gelişimi üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir. İnsanlar dünyayı ana dillerinin penceresinden görür ve yorumlar.

Türkiye’de ve dünyada egemen olan sosyopolitik sistem nedeniyle birçok dilin tehdit altında olduğu bir gerçek. Wellerstein’in dediği gibi; dünya sistemi orman kanunuyla aynı biçimde çalışıyor. Gücü yeten yetene. Diller de bu egemenlik sisteminin dışında değil, siyasetin pençesi altında. Vahşi sömürü ortamları canlı türlerini bir bir yok ederken, emperyal politikalar da dilleri ve kültürleri yok ediyor.

 

Hiçbir dil başka bir dilden üstün değil. Türkçenin karşısında Kürtçenin ikinci sınıf bir dil gibi algılanmasının bilimsel hiçbir temeli yok.

İnsanların çocuklarının geleceği kaygısıyla daha parlak, zengin ve güçlü bir yaşam için gönüllü asimilasyona sapmaları çok acı.

Birçok lehçesinin yazınsal bir geçmişi olan köklü bir dil olmasına karşın politik baskılar ve Kürtlerin dillerine karşı yabancılaşması nedeniyle Kürtçe “ölü bir dil” olma tehdidiyle karşı karşıya.

Mehmet Uzun ; “Dillerin yok olması insanlığın yok olması anlamına gelir; insanlığın, merhametin, vicdanın yok olması” der.

Ulusal birliğin sağlanması için ulusal bir dilin yaratılması zorunludur.

 

Evliya Çelebi Kürd dili hakkında şunları söyler: Kürd dili Hz. Nuh ümmetinden Melik Kürdim’den kalmıştır. Ama Kürtlerin yaşadığı yerler dağlık, taşlık ve uçsuz bucaksız ovalar olduğundan 12 Kürt dili vardır. Bunların hepsinin özel kelimeleri olup lehçeleri farklıdır.(Seyahatname c 4 s110)  Ona göre Musul Kürtlerinin hepsi Kürtçenin her türlüsünü bilirler.(Seyahatname c4 s.791)

Avrupa’daki milliyetçilik akımından etkilenen İttihat ve Terakki bünyesindeki Jön Türkler, Türkçenin devletin her alanında kullanılmasını sağladılar. Abdülhamit döneminde 1876’da Kanun-i Esasi ile “lisani resmisi” (resmi dil) Türkçe oldu. Türkçe tek dil olarak dayatıldı. 1982 anayasasında “devlet dili Türkçedir” ibaresi yer almıştır. Bu ibareyle Kürtçenin inkarı tescillenmiş oldu.

Kürtçeye tahammülsüzlük had safhada. Kürtçenin gelişimi noktasında yapılan çalışmalar terörize edilerek engellenmekte.

Nüfusunun yarısı Kürt olan Erzurum’un Yakutiye ilçesinde belediyenin, 9 dilde “lütfen maskenizi takın” yazılı afişinde Kürtçenin yer almaması inkar politikasının devam ettiğini gösteriyor. Kayyum atanan belediyelerin tümünde Kürtçe tabelalar kaldırıldı.  Sistematik bir şekilde Kürtçe yaşamdan silinmeye çalışılıyor. Kimlik inkarcıları, statüko zaptiyeleri işbaşında.

Ötekiyi” “Ben” yapmaya çalışırsan “Biz”de buluşmak hayal olur.

Kürtçede 40 bin kelimelik Ferheng ( sözlük) var.  Bugün nasıl Türk edebiyatı  denilince akla Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Tanpınar ve Sezai Karakoç geliyorsa, aynı şekilde Rus edebiyatı denilince akla Tolstoy, Dostoyevski ve Puşkin geliyorsa Kürt edebiyatı  da denilince akla Ahmed-i Hani (Mem u Zini 300 yıl önce yazmış), Feki-yı Teyran , Mela-yi  Ciziri ve Cigerxwin akla gelir. Mehmet Uzun ise çağdaş Kürt edebiyatının simge ismidir.

Kürtçe yasağı Kürt sorununun en önemli boyutunu teşkil ediyor. TRT Kürdi’nin açılması nasıl ki ülkeyi bölmediyse Kürtçenin eğitimde ve Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde resmi kurumlarda kullanılması da ülkeyi bölmeyeceği gibi aidiyet duygusunun gelişimine katkı sağlar.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR