Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


ALİYA´DA SİYASET, DEMOKRASİ VE OTORİTERLİK

Yusuf YAVUZYILMAZ´ın Analizi;


 

            Aliya, diktatörlüğün ahlakını analiz eder ve bu yönetim biçiminin ahlaksız bir yönetim biçimi olduğunu belirtir. Diktatörlüğün ne yaptığından çok, özgürlük açısından değerlendirir. ?Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlaksızdır, demokrasi ona izin verse bile ahlaklıdır. Ahlakilik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil ahlaki fiil olabilir. Bir diktatörlük özgürlüğü, dolayısıyla seçme imkanını ortadan kaldırmak suretiyle, kendi temellerinde ahlakın nefyini içerir. Bu noktaya kadar, tarihteki tüm tezahürler ne olursa olsun, din ile diktatörlük birbirini karşılıklı olarak dışlarlar.?(1) Din ile diktatörlüğün en önemli farkı, dinin temelde özgürlüğü temel almasıdır. İnsan, Allah´ın önerisini kabul veya reddetme özgürlüğüne sahiptir. Dahası özgürlük olmaksızın hiçbir eylemin ahlakiliğinden söz edemeyiz. Bir insanın eylemlerinden sorumlu olabilmesi için, o eylemlerin özgürce yapılması gerekmektedir. Diktatörlük özgürlük sorumluluk dengesini ortadan kaldırır. Özgürlüğü ortadan kaldırarak, eylemlerin sorumluluğunu kuşkulu hale getirir.

            Totaliter yönetimlerin kullandığı en temel araçlardan biri kitle iletişim araçları ve özellikle televizyondur. Totaliter yönetimler televizyonu bir propaganda aracı olarak başarılı bir şekilde kullanmışlardır. ?Televizyon, hiç durmaksızın insanların şuurlarına resmi felsefe ve ideolojiye uyan standartlaşmış mesajları ve imajları çiviler durur. Televizyonun totaliter rejimlerin elinde güçlü bir silah oluşunun sebebi budur. Ancak bu alandaki yeni teknolojik gelişmeler (kablolu yayın, daha fazla kanal, uydu yayını, özel istasyonlar, video kaydediciler, video kasetler vs.) bu ideolojik ve siyasi tekeli kırıyor. ?(2) Ancak televizyon gibi kitle iletişim araçları üzerindeki tekelinin kırılması, totaliter devletlerin elinde önemli bir araç olan televizyonun etkisini kırmıştır.

            Totaliter toplumun en önemli özelliklerinden biri toplumu türdeşleştirmesidir. Toplumdaki çoğulculuğun kaybolması ve baskı altına alınması insanların kişiliklerini de olumsuz anlamda etkiler. ? Totaliter bir toplum, halkın yetiştirilmesinde ve eğitiminde tekdüzeliliğe meyleder, çünkü bu, manipülasyonu kolaylaştırır. Tekdüze insanların davranışı daha kolay kontrol edilebilir ve öngörülebilir, mevcut biçimlere daha iyi uyar.?(3) Totaliter toplumun manipülasyona hazır olması hem toplumu dayanıksız kılmakta, hem de yaratıcılığı önlemektedir.

/resimler/2019-7/14/1000457964402.jpg

            Sosyalist toplumlarda en önemli sorunlardan biri de cinsel özgürlükler konusudur. Bu özgürlüklerin kullanılması, aslında başka özgürlüklerin yerine ikame edilmesi içindir. Aliya´ya göre, ?Sözde sosyalist ülkelerdeki cinsi özgürlükler, siyasi özgürlüklerin yerine ikame edilmiştir. Otoriteler bu bağlantının pekala farkındadırlar.?(4)

            Aliya, batı merkezli bir felsefeye, Doğu´nun otoriter yönetimlere daha uygun olduğu anlayışına karşı, Batı toplumunda ortaya çıkan totaliter ideolojileri örnek verir. ?Avrupa medeniyetinden bahsettiğimizde abartılı coşku ve heyecan bazen bizi alıp götürürse Nazizmin ve Bolşevizmin de bu medeniyetin ürünleri olduğunu bir hatırlayalım. Bu kayıt unutulamaz?(5) Bu iki ideoloji, Batı toplumunda çok sayıda insanın işkence görmesine ve sayısız toplama kaplarının kurulmasına yol açmıştır.

            Aliya, din ve ideolojiyi karşılaştırarak, aralarındaki köklü farkları ortaya koyar. Öncelikle din ve ideoloji arasındaki yanlış tanımlamaları ortadan kaldırmak gerekir. ?İdeoloji insanların nasıl ve ne ile yaşadıklarını sorar. Din ise böyle yaşayan insanların niçin ve nasıl bir şeye benzediklerini sorar. İdeoloji ve din arasındaki sürekli yanlış anlamanın kaynağı da burasıdır. İdeolojinin gelişme gördüğü yerde din son derece çöküş görür; çünkü din, hiç insan bulamaz, sadece çalışan ve tüketen varlıklar görür.?(6) Aliya, İdeolojilerin güçlü olduğu yerlerde dinin çöktüğünü savunur.

            Dünyadaki sol hareketleri izleyen Aliya, özellikle radikal sol hakkında şu değerlendirmeyi yapar: ? Yıkma ve tahrip etme tutkusu, radikal solun hakim temayülüdür?(7). Bu durum radikal sol hareketlerin şiddet eğilimli olduğunu göstermektedir.

            Aliya İzzetbegoviç, görüşlerini açıklarken düalizmi sıklıkla kullanır. Kullandığı düalist kavramlardan biri de özgürlük ve anarşi kavramıdır. Aliya´ya göre, ?Özgürlük ve anarşi, birbirleriyle karıştırılmaya mahkum iki mefhumdur. Onlar bu konudaki tek örnek değildirler( zarar- günah, fayda-iyi, Tanrı-tabiat)?(8)

            İdeolojik sistemlerin amaçlarına veya kendini tanımlamalarına bakarak sağlıklı değerlendirme yapılamaz. Sistemlerin asıl anlamları kullandıkları metotlarda ortaya çıkar. Sosyalizm veya faşizmin amaçları çekici olmasına karşın uygulamalar amaçların tam zıttı sonuçlar üretmiştir. ? İnsanlar, toplumlar ve sistemler arasındaki gerçek farklılıklar amaçlarda değil, metotlardadır. Dolayısıyla amaçlar hakkında fazla soru sormayın. Çünkü ilan edilmiş amaçlar daima yüce ve iyidir. Metotlar hakkında sorun ya da metotları gözlemleyin. Bu asla yanıltmaz. ?(9)

            Aliya´ya göre, insanlık tarihinin en sorunlu felsefelerinden biri de ırkçılıktır. Özellikle Fransız filozofların ırk üzerine yaptıkları antropolojik çalışmaların hiçbir gerçekçi yönü yoktur. Çünkü ırkçılık bilimsel bir felsefe değildir. Aliya´ya göre?Irkçılığın hiçbir ilmi temeli yok: Ferdin mirasını oluşturan genlerin % 99´u tüm insanlarda ortak. Genlerin % 1´i insanın fiziki görünüşünü yani ırki kimliğini belirliyor. Modern genetik ilmi, ırklar arsındaki ayırımla ilgili eski açıklamaları reddetmekte?dir. (10)

            Bürokrasi, modern devletlerin olmazsa olmaz örgütlenme biçimidir. Bürokrasi, devletin işleyişini sürdüren memur tabakası olduğundan, bürokrasinin olmadığı bir devlet düzeni düşünülemez. Ancak bürokrasinin verimli çalışmaması devletin karşılaşabileceği en önemli sorunlardan biridir. Bürokrasi özellikle büyük dönüşümlerin yaşandığı zamanlarda son derece muhafazakar bir tutum takınabilir.?Bürokrasinin kaidelerinden biri şudur: Hiçbir şey yapmamak daha iyidir; çünkü hiçbir şey yapmayan hiç hata yapmaz ve hiç kimse fiilsizlik sebebiyle sorumlu tutulamaz. Bürokrasinin statüko taraftarı olmasının ve her yeniliğe karşı çıkmasının nedeni budur.?(11) Demokratik bir işleyişe sahip olmayan totaliter toplumlarda bürokrasi oldukça güçlüdür. Statükonun en önemli güçleri ordu ve sivil bürokratlardır. Özellikle askeri bürokrasinin Batı dışı toplumlarda oynadığı rol, bürokrasinin olumsuzluğuna örnek verilebilir.

            Otoriter yöntemlerle,toplumda özgürlük alanları açmak mümkün değildir. ? Tepeden inme ( bir kararla verilmiş) hiçbir özgürlük mümkün ya da gerçek değildir. Özgürlük verilmez, alınır.?(12) Aliya, özgürlüğün hak etilmiş bir mücadele sonucunda elde edilmesi gerektiğini savunur.

            Aliya´nın demokrasi analizinde yaptığı değerlendirme, Türkiye´de de askeri darbelerin en büyük gerekçesinin ne kadar sakıncalı bir söylem ürettiğini açıkça gösterir. Çünkü yapılan askeri darbelerin gerekçesinde demokrasiyi rayın oturtmak düşüncesi sürekli dillendirilmektedir.? Demokrasi, tarifi gereği kendi suiistimalini de içerir. Her kim demokrasiyi bu tehlikeden ?kurtarıp tedavi etmeye? teşebbüs ederse, bu tedavi yoluyla demokrasiyi öldürür. Özgürlüğün tüm riskleriyle birlikte, olduğu gibi kabul edilmesi gerekir. Başka seçenek yok. ?(13)

            Sosyalizmi uygulamak isteyen bazı ülkelerde uygulamaya koyan kültür devrimi deneyiminin asıl amacı geleceği kurmak değil, geçmişin izlerini ortadan kaldırmaktır. ?Çin kültür devrimi, insanlık tarihindeki (Geçmişi silmeye yönelik) en radikal ve en kapsamlı teşebbüstü; sadece şimdiki ve gelecekteki nesilleri farklı geçmişin tesirlerinden uzaklaştırmak için değil, bizzat geçmişin hatırasını bile bu nesillerin şuurundan silmek üzere yapılmıştı. Herhangi bir kimsenin benzeri bir hırsla hareket edip etmediğini bilmiyoruz. Belki 1920´ler Türkiye´sinin durumu buna benzetilebilir.?(14). Aliya´nın bu noktada Çin deneyimi ile Türk modernleşmesi arasında benzerlik kurması şaşırtıcı değildir. Çin kültür devrimi de, Türk modernleşmesi de temel anlamda geçmişin silinmesini amaçlamışlardır. Türk modernleşmesi bu işlemi gerçekleştirmek için geçmişle bağlantıyı sağlayan en önemli araç olan dili değiştirme yoluna gitmişlerdir.

            Kur´an dayandığı felsefe ile sosyal hayatı en yüksek düzeyde etkileme gücüne sahiptir. ? Kur´an ve onun merhamet ve adalet ruhu, insanların duyguları ve sıradan fertlerin gündelik felsefesi haline gelmiştir. Bu kaynak, kurumaya yüz tutmuş göründüğünde dahi canlı ve faaldir. O zaman ? inhitat zamanlarında ? dahi, sosyal-siyasi hayatı doğrudan etkilemese bile, insanların duygularının oluşumunu etkilemiştir ve bu duygular (bugün veya yarın) kanunların kaynağıdır, kaynağı olacaktır. Söz konusu kanunlar, eğer insanların ruhunu ve duygularını ifade ederlerse, adalet ve eşitliğin kanunları olacaktır.?(15)

            ssssssss? Bazen bir kişinin hastalığı olarak gördüğümüz şey, aslında çağın ve toplumun hastalığıdır.?

            ?İslam´ın put kırıcı tavrının iki anlamı vardır ve ikisi de geçerlidir. İlki lafzidir; Tanrı´nın cisimleştirilmesine, bir resim veya heykele indirgenmesine karşı savaştır. İkincisi, küçük tanrılara karşı, yanılmaz, her şeyi bilen,muhteşem, ?diğerlerinin üzerinde bir baş´ ve dokunulmaz olan tanrı oğullarına, Führerlere, en büyüklere, karşı savaştır. İslam, bu ?küçük tanrılar´ yığınını ortadan kaldırmış ve La İlahe İllallah´ı ? Allah´tan başka ilah bulunmadığını- ilan etmiştir. ?

            ? Bir ferdin ya da toplumun hayatında düşüncelerin serbestçe ifade edilmesinin uzun süre boyunca engellenmesi, kişinin/toplumun kendine ait bir düşüncenin kalmamasıyla neticelenir. İnsanlar, ifade edemeyecekleri, dahası bir yük, hatta bir tehlike teşkil eden düşünce ve duygular geliştirmekten sakınacaklardır.?

            ? Akılcılık (Rasyonalizm) Kilise´nin dogmatizminden hiç de geri kalmayan kendi dogmatizmini tesis etti; akılcılık dogmalara karşı savaştığı için bu beklenmedik bir durumdu.?

            ?Sorun şu: Sosyal müesseseler mi yoksa insanların kalplerini mi değiştirmeli? Tek doğru cevap, ?her ikisi de´ şeklindedir. Bu kez, ?nereden başlamalı´ sorusu gelir. Tabi ki kalpten; eğer bu mümkünse ve nasıl olacağını biliyorsanız.?

            ? Hakiki vatansever, vatanını diğerlerine üstün tutan değil, vatanının söz konusu övgüye mazhar olmasını sağlayacak şekilde hareket edendir. Bu kişi, övgü ve ihtişamdan ziyade vatanının değer ve saygınlığına riayet eder.?

            ? Marx, belki de farkında olduğundan çok daha fazla talebesiydi Darwin´in. Darwin, biyoloji alemindeki türler arasında acımasız bir savaş bulunduğunu ilan etmişti. Marx ise sosyal hayattaki sınıflar arasında acımasız bir savaş bulunduğunu ilan etti. Her iki durumda da ahlaki faktörlerin hiçbir yeri yoktur; ne harpte ne de onun neticesinde. Daha iyi olan değil, daha güçlü olan kazanır; ahlaki değerler galip tarafından vazedilir. Marx,  şöyle akıl yürütmektedir: Sosyalizm bir takım ahlaki faktörler sebebiyle değil, daha gelişmiş bir sosyal hayat tarzını temsil etmesi sebebiyle muzaffer olacaktır. Marx´ın muhakemesi son derece Darwinci bir muhakemedir.?

            ? Sosyalizm, devletin eriyip gideceğini ilan etmişti. Ama fiilen ne oldu? Devlet yerine ekonomi eriyip gitti. Aksine devlet semirdi güçlendi. ?

            ? Çoğunluk, demokrasinin tek ölçüsü olmasa da hep en üstün ölçüt olarak kalmıştır. Çoğunluk doğrudur, güzeldir,ahlakidir; yani çoğunluğun söylediği şey doğrudur,güzeldir,ahlakidir. Ancak çoğunluk, doğruluk ve iyilik konusunda güvenilir ölçülere sahip değildir; tutku ve arzular tarafından yönlendirilir. Demokrasi, durdurulamayacak bir süreçtir. Acaba bizzat demokrasinin akıbeti ne olacak??

            ? Ben olsam, Müslüman Doğu´daki bütün mekteplere eleştirel düşünce dersleri koyardım. Batı´nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.?

            ? Bazılarına göre pornografi, toplumun özgürlük ve demokratikleşme biçimlerinden biridir. Pornografi, diğer şahsın, özellikle de kadının ahlaki bütünlüğünü küçümsemektir.

            ? Düşüncenin açık seçikliği, Batı medeniyetinin tesis ettiği düşünce standartlarından biridir. Batı´nın gücünün kaynaklarından biri burada yatar.?

            ?Tarih,  Marksistlerce ifade edildiği üzere ?kendisinde insanın insan haline geldiği bir süreç değildir. İnsanın tarihi yoktur. O, şimdi neyse ve gelecekte ne olacaksa, başlangıçta da oydu.?

            ? Totaliter rejimler, aptal, kabiliyetsiz ve korkak insanların bir tehdit teşkil etmediğini çabucak anlarlar ve dolayısıyla onları destekleyip teşvik ederler.?

            ?Yöneticinin ya da otoritenin konumu, bir halkın medeniyet seviyesinin nerdeyse şaşmaz bir ölçüsüdür. Gerçekten medenileşmiş insanlar üzerine tiranlık mümkün değildir. Bu tür insanlar, yönetim hukukunun denetimine konulması için gerekli olan dahili ve harici gelişimin karmaşık aşamalarını katetmişlerdir. İlkel halklarda yönetim daima hukukun üstündedir. Bu  ölçüye göre sosyalist denen ülkelerin tamamı hala barbarlık aşamasındadır.?

            ?İnsan hakkında görüşürken tabiat ile kültür arasında varolan çatışma, mevrus ile mürekkep, genetik olarak belirlenmiş özellikler ile kazanılmış özellikler, yani determinizmle özgürlük arasındaki çatışmadır.?

            ?Hiyerarşi prensibi, ruha hatta kültüre yönelik bir tehditteşkil eder. Hiyerarşi demokrasiye yabancıdır. ?

            ?Hakiki demokrasi sadece bir çoğunluk yönetimi değildir. Tıpkı her hakkın zayıf olanın korunması anlamına gelmesi gibi, demokrasi de azınlığın korunması demektir. Bu ikincisi olmaksızın çoğunluk hükümeti diğer tiranlıklar gibi bir tiran olur.?

1-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

2-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

3-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

4-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

5-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

6-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

7-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

8-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

9-     Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

10-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

11-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

12-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

13-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

14-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

15-                       Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe kaçışım/ Zindandan Notlar, Klasik Yayınları

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR