Avrupa Birliğinin aslında sözde insani değerler, özgürlük adıyla insana savaş açtığını görmekteyiz. Son toplantıya damgasını vuran tartışma bunun açık bir göstergesi.
Macaristan Başbakanı Victor Orban, ülkesinde yürürlüğe giren bir yasa çerçevesinde şiddetli eleştirilere maruz kalır.
18 yaşından küçükleri eşcinselliğe teşvik edici içeriğe sahip yayınları yasaklayan yasa 13 AB ülke tarafından kınandı. Hatta Hollan'da Başbakan Mark Rutte, Macaristan Başbakanı Victor Orban'a; “Bu yasayı kabul ediyorsan birlikte ne işin var? İstersen birlikten ayrılabilirsin." Diyerek birliğin bu konudaki tavrını net biçimde ortaya koymuştur.
Bu yasanın eşcinsellerin haklarını etkilediğini belirten 13 AB ülke başbakanı yasanın geri çekilmesi gerektiğini dile getirmekteler.
Macaristan Başbakanı Orban'ın, yasa eşcinsellere karşı değil, aileyi ve çocukları korumaya yönelik diye bir açıklama yapmasına rağmen böyle şiddetli bir tepkiye neden olmaktadır.
Avrupa, eşcinsellik konusunda oldukça kararlı görünmekte ve son zamanlarda yayınlanan, kitap, dizi ve filmlerde bu konuyla özel bir ilgi gösterilmekte…
Avrupa Hıristiyan bir kültüre sahip olduğu için kitap ve dizilerde özellikle rahip ve rahibelerin de eşcinsel olabileceğine vurgu yapılmaktadır. Dan Brown'un son kitabı Başlangıç'da din adamlarının da hem de en üst düzeyden birinin eşcinselliğe insani bir olay olarak baktığını belirten bir yaklaşım sergilemesi çok manidardır. En çok okunan ve kitabı en çok satan Avrupalı bir yazar olduğunu göz önüne aldığımızda bunun bir algı yönetim tekniği olduğunu görebiliriz. Bundan sonraki kitabında eşcinselliğe daha açık bir vurgu yapılacağını ve okurlarını bu düşünceye hazırlayacağını düşünüyorum.
Netflix'de yayınlanan dizilerin hemen hemen tamamında bu tür ilişkinin doğal olduğunu ve din adamları üzerinden verilen mesajın artması dünyanın eşcinselliğe doğru evrildiğini göstermesi açısından dikkate alınması gereken bir husustur.
AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen yasayı çok sert bir şekilde eleştirmiştir. "Bu Macar yasası utanç verici! Sadece cinsel yönelim temelinde ayrımcılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda AB'nin temel değerlerine de aykırı. Bu konuda taviz yok."
Eşcinselliğin 18 yaş altındaki çocuklara dahi özendirecek yayınlar yapılması değil de bunun yasaklanmasının utanç verici olarak değerlendirilmesi aslında utanç verici bir yaklaşımdır.
Eşcinselliğin insanlığın geleceğine düzenlenen bir suikast olduğu gerçeğini göz ardı ederek bunu meşrulaştırma girişimi utanç vericidir.
"AB'nin temel değerlerine de aykırı" ifadesiyle aslında AB'de yaşayan dindar Hıristiyanlarda hedef alınmıştır. Çünkü ne Hıristiyanlık ne de Yahudilik bu yaklaşıma izin vermemektedir. Şimdilik AB'de Müslüman bir ülke olmadığı için İslamiyet'in bakış açısını dile getirmiyoruz. Ki bu anlayışa göre zaten Müslüman bir ülkenin AB'ye alınması mümkün değil.
Macaristan, eşcinselliğin özendirilmesinin 18 yaş altına çekilmesi yasasıyla bile birlik dışına itilmektedir.
Eşcinselliği çirkin bir davranış olarak gören anlayışı benimseyen bir Din ve müntesipleri AB'ye asla alınmayacaktır. Çünkü temel değerleri çok farklı iki medeniyettir AB ve İslamiyet.
