Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


İNADINA İNSANLIK

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı


                                           

            İnsanlık özüyle, sözüyle, vicdanıyla, ahlakı ve adaletiyle insan olmak demektir. İnsan eşrefi mahlûktur, şayet kendi fıtri duygularını doğru kullanırsa.

           a. Ya ahseni takvim

            b. Esfelesafilin

İnsan doğmak kolaydır ve her insan, fiziksel olarak insan olarak doğar.

Ancak bu insanlığı çocukken sürdürür gençlik ve ileriki yaşlarda bu masum görünümlü insan tam bir ölüm makinesine dönüşebilir.      

Bu insanlığından çıkmış vahşi ölüm makinesi kendi cinsleri dâhil her türlü yaratığı öldürebilir, yok edebilir.

Bu tip insanlar çok doyumsuz, açgözlü, narsist bir yapıdadırlar.

 Onları doyuracak hiçbir şey yoktur. Sürekli benim olsun derler. Paylaşmayı, bölüşmeyi, diğerkâmlığı, adalet ve asaleti asla düşünmezler.

Bunu yaşamak için yapmazlar. Sırf sadece benim olsun duygusundan dolayı yaparlar.

Bunlar birer ölüm makinesidir. Gözlerini kırpmadan insan, hayvan, canlı olan ne varsa onu öldürür yok ederler.

Bu bahsettiğimiz insan tipi esfelessafilin insan tipidir.

Elbette tarihte ve bugün de hep bu esfelessafilin insanlar olmamış.

 

            Birde ahseni takvim; en güzel şekilde yaratılmış, fıtrata uygun yaşayan insan vardır. Bunların sloganı hep şu olmuştur; inadına insanlık, inadına sevgi, inadına barış, inadına paylaşmak, inadına adalet vs.

            Bu kimseler bu ideal, iddia ve sloganları, prensipleri için her şeyi göze almaktan çekinmezler. Bu uğurda bedeli ne olursa olsun bu bedeli ödemekten asala geri durmazlar.

            Bu kimseler; zulmüm, adaletsizlik, haksızlık konusunda son derece duyarlıdırlar.

            Bunu ne sosyal, ne siyasi, nede şhow için asla yapmazlar. Karşısındakilerden bir teşekkür bile beklemezler.

            Bu insanlar asil insanlardır. Yaptıkları iş son derece asildir. Bu insanlar insanlığın, adaletin, ahlak ve vicdanın yılmaz savunucularıdır.

 Nerde bir mağdur, mazlum, garip, yetim görseler hemen yarayı dindirmek, o haksızlığı def edip, hakkı idame ve ikame etmek için uğraşırlar hiç bıkmadan, usanmadan.

Onların bu duyarlılık, adalet ve asalet duyguları vicdanlarının derinliklerinden gelmektedir.

Merhum M. Akif bunlardan birisidir. Bir şiirinde şöyle diyor;

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin
hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

Bu konudaki en güzel örneklerden birisi de Allah Rasülününde içinde bulunduğu hılful fudul yani erdemliler hareketidir. Bu olay Hz. Peygamber henü Hilfü'l Fudul, Ficar Savaşları sonrasında iyi ve saygın kişilerin önderliğinde kurulmuş bir barış cemiyetidir. Hilfü'l Fudul'da görev alan kişiler farklı dünya görüşünde olsalar bile temel ahlaki ilkelerde birleşmişlerdir. Topluluğun en temel vazifesi zulmü engellemek ve uzlaşma yoluna varmaktır. Peygamber olmadan önce vuku bulmuştu.

            Hılful fudul sivil hareketinin başlıca üç maddesi vardı;

            Zulme uğrayanların her zaman yanında durmak

Cemiyete üye olan herkes zalimlere karşı duracak

Herkes mali durum bakımından eşit olana kadar, anlaşma yeminindeki tüm maddeler geçerli olacak.

            İşte bizlerde inancı, fikri, teşkilatı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun adaletsizliğe, zulme karşı bu konuda vicdanını, adalet duygusunu yitirmemiş insanlarla kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana bir tavır ve tutum almalıyız.

            Bu yapı sivil, gönüllülük esasıyla çalışan, denetlenebilir tek amacı insaniyet, hak, hukuk, adalet olmalıdır.

            Bu gün dünyanın birçok yerinde bu şekilde çalışan sivil, gönüllü aktivistlerden oluşan yapılar vardır. Bunlardan birisi de ülkemizde 1991 yılında kurulan temel çıkış noktası; kim olursa olsun zalime karşı ve kim olursa mazlumdan yana olan “Mazlumder”dir.

            Bir diğeri ise birçok din, dil, renk, cemaatten oluşan Mavi Marmara’dır.

            Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biriside kendisi de Yahudi olan, Amerika’dan kalkıp Filistin’deki İsrail zulmüne karşı tek başına da olsa mücadele etmek, tepkisini ortaya koymak için kendisini tankın altına atıp hayatını zulmün son bulması için feda eden Rachel Corrie idi.

            Onun çok meşhur hepimizin kulağına küpe olması gereken şu sözleridir; “Eğer zulüm bizdense ben bizden değilim!”

            Bizler birer insan, birer Müslüman olarak bu sözün neresindeyiz Allah(cc) aşkına. Bu konuda zulme, adaletsizliğe, haksızlık ve de hukuksuzluğa ne kadar da duyarlıyız?

            Bizler mi insaniyet namına insanız yoksa Rachel mi?

            Rachel dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’de yaşıyor ve her türlü imkâna sahipti.     Lüks ve rahat içinde yaşıyordu. Geleceği (!), hayalleri (!) vardı ama vicdanı, insanlığı, adalet duygusu buna izin vermiyordu. O vicdanının sesini dinledi ve düştü yollara Amerika nereydi, Gazze nere (!)

            Bugün bir çok kendisine  Müslümanım diyen zevatın harita da yerini bile göstermekten aciz olduğu bir coğrafya ya Rachel tâ Amerika dan kalkıp insaniyet adına insan kardeşlerine yapılan zulmü protesto ediyor bu uğurda canını veriyordu.

            Bu konuda binlerce hem topluluk olarak hem de bireysel olarak örnekler verebiliriz.

            Furkan Doğan, Selami Yurdan, Fuat, Ahmet, Ali, Ayşe, Fatmalar gibi vs.

            Sırf halifelik düşmesin, Osmanlı çökmesin diye insaniyet namına tâ Hindistan’dan ve dünyanın birçok ülkesinden kalkıp yola çıkıp bu emperyalist vahşeti önlemek isteyen yiğitlerle doludur tarih.

            Zulüm ister bireysel olsun, ister toplu olsun kim yaparsa yapsın var gücümüzle insaniyet adına karşı durmamız, bu konuda tüm imkânlarımızı seferber etmemiz icap eder.

            Birde insaniyet mektebi var; bu mektep buralarda insanlığı, adaleti, vicdanı, zulme karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini öğretir.

            Selam olsun insaniyet namına mesafe tanımayan yiğitlere, bu uğurda canlarını mallarını feda eden yiğitlere

            Selam ve dua ile

           

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR