Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


İMAN VE TESLİMİYET

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı


                                           

         Teslimiyet; bir şeye itiraz etmeden içten gönül rızası ile kabul etmek, boyun eğmek demektir. İnsanın hiçbir zorlama olmaksızın kendi hür iradesi ile tercih yaparak kabul ettiği şeye iman diyoruz.

         Burada en önemli nokta ise kendi özgür iradesi ile kişinin tercih yapmasıdır. İman da zorlama (ikrah) olmamalıdır.

         İnsanlar hangi inancı ya da düşünceyi seçmek isterlerse onu seçebilmelidirler.

         Yaradan insana akıl ve irade vermiş. İnsan bu akılla kendisi için iyi, güzel, faydalı olanı seçebilir, karar verebilir.

         Bu durum imanda da böyledir. İman tamamıyla bir tercih meselesidir. Kişi neyi kabul edip, neyi de reddedeceğine kendi karar verir vermelidir.

         İman tamamıyla bir gönül işidir. Bu nokta da imanın iki boyutu vardır;

  1. Akli boyutu
  2. Kalbi boyutu

Önce akıl devrededir. Akıl düşünür, tartar, değerlendirir karar verir. Akıl insana verilmiş en büyük nimettir. Aklı olmayanın dini de olmaz. Bir insan imanı; aklı ile düşünür, kalbi ile yaşar.

         İnsanın akli melekesi her zaman gerçeği görmeye yeterli olmayabilir. Yönlendirilmeye, aydınlatılmaya ihtiyaç duyar. Bu nokta da aklı mutlaklaştırmamak gerekir. Yani; aklında bir sınırı var.

         İnsan birlikte, toplum olarak yaşar onun için ortak paydaları vardır. Birlikte yaşarken bir kişinin aklı ile hareket edilmez kuşkusuz. Birçok aklın birlikte oluşturduğu akla ortak akıl diyoruz.

         İslami literatürde ise buna şura ya da istişare denir. İstişare İslam da olmazsa olmaz bir ilkedir. Bireysel konularda kişinin kendi aklı iradesi ile karar vermesi normaldir. Çünkü bu onu bağlar ancak söz konusu olan şey toplum hukuku ise o zaman devreye ortak akıl girer.

                   Rabbimizin iman edenlerden istediği şey tam bir teslimiyettir. Şeksiz, şüphesiz, tam anlamıyla bir teslimiyet. 

         İnsan iman etmeden önce teslimiyet zorunluluğu elbette yoktur. Ancak iman eden bir mü’min kimse Rabbi ile ahitleşmiş, sözleşmiş demektir.

         Aslında bu ahitleşme insan henüz yaratılmadan önce ruhlar âleminde yapılmıştı (âlemi ervah). Ancak insan bunu unutmuş. Rabbimiz ise bu ahitleşmeyi hatırlatmak için ona hatırlatıcılar, uyarıcılar göndermiştir.

         İnsan aklı da nihayetinde sınırsız değildir. İnsan eksiktir zayıftır. Yani nisyan ile maluldür.

         Şayet insan kendi özgür iradesi ile iman ettikten sonra Rabbinin kendisi için belirlemiş olduğu hayat nizamına uymak, teslim olmak zorundadır. İman etmeden önce keyfilik varken, iman ettikten sonra bu keyfilik kalkar.

         İmanda teslimiyet esastır. Cüz’i iradenin külli iradeye karışması boyun eğmesi itaat etmesi gerekmektedir.

          Bu durum hem mü’min erkekler hem de mü’mine kadınlar için geçerlidir.

         Onlar durum, şartlar ne olursa olsun; Rablerine boyun eğmek onun koyduğu ilke ve prensiplere gönülden boyun eğmek durumundadırlar. Bu uğurda birçok bedeller ödemek gerekmektedir.

         Bedel imanın bir gereğidir. İmanda itminan esastır. İman ile şüphe aynı kalpte barınamaz. İman ettim diyen kimse; ben bu konudaki tüm endişe, kaygı ve şüphelerimi bir tarafa bıraktım demektedir.

         İman Allah’a olduğu gibi onun belirttiği diğer şeylere de olmak zorundadır. Bunlar Peygamberlere. Meleklere, Ahiret gününe vs.

         Rabbimiz bizden tam bir teslimiyet istemektedir. İster hoşumuza gitsin ister gitmesin tam anlamıyla bir teslimiyet.

         Bir mü’min Rabbinin emir ve isteklerini tam bir gönül hoşnutluğu ile seve seve yapar. Bu uğruda tüm varlığını feda etmekten imtina etmez. İmanın gereği budur. Çünkü iman; kalbe giren bir ruhtur kişiyi harekete geçirir.

         Şayet bir insan ben iman ettim diyor da şayet bu iman kişiyi değiştirmiyor, harekete geçirmiyorsa bu imanda problem var demektir. İman kişiye hemen rengini verir ve etkisini gösterir.

         Bakara Suresi, 128. ayet: "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."

 

         Bakara Suresi, 131. ayet: Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.

 

 Teslim olanların en önde gelenlerinden biride hiç kuşkusuz İbrahim (as), oğlu İsmail (as) ve eşi Hacer validemizdir.

         Rabbimiz: iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden İbrahim’i dost edinmiş, dinini de en güzel din ilan etmiştir. Bir kul bir peygamber için bundan daha büyük bir mazhariyet düşünülebilir mi?

          Rabbimiz kullarından hakiki bir teslimiyet istiyor. Hakkıyla teslim olanları da çok seviyor. Teslimiyet deyince ilk akla gelenlerin başında İbrahim as ve ailesi gelir.

          Rabbimiz İbrahim (as) ve ailesinin teslimiyetinden o kadar memnun oldu ki onu ve ailesinin kendisine olan teslimiyetlerini, sonradan gelenler için adeta bayraklaştırdı.

Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim’e selam olsun.” (37/Saffat, 108-109)

         Rabbimiz: İbrahim (as) ve ailesinin teslimiyetini, İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan hac ibadetinin menasiki kılmıştır.

İbrahim (as) putperest kavminin putlarını kırınca; “Eğer yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin.dediler. (21/Enbiya, 68)

         İbrahim (as) ateşe atıldı. O da Rabbine teslim oldu. Ateş onu yakmadı. Katıksız bir teslimiyetin dünyadaki mükâfatı, ateşin İbrahim (as) karşı yakıcılık vasfını kaybetmesidir.

“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. (21/Enbiya, 69)

         İbrahim (as) Rabbinin emri gereği, eşi Hacer’i ve oğlu İsmail’i Mekke’de kimsenin bulunmadığı yere bırakıp gider. Bunun Allah’ın emri olduğunu öğrenen Hacer; Öyleyse Rabbimiz bizi burada perişan etmez! dedi.

         Erzakları bitince oturup ağlamadı, gayrete geldi, Rabbinin nimetini aramaya koyuldu. Safa ve Merve tepeleri arasında yedi kez gelip giden Hacer’e Rabbimiz de yeryüzünde eşi benzeri bulunmayan zemzemi ikram etti.

Rabbimiz: Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın nişanelerindendir.” buyurmaktadır. (2/Bakara, 158)

         Rabbimiz Hacer’in kendisine tam bir teslimiyetle yönelerek koştuğu yerleri mübarek kıldı.

Rasulullah (as) buyurdular ki:

Beytullah’ı tavaf etmek, Safa ve Merve arasında say etmek ve şeytan taşlamak Allah’ı zikretmek için emredilmiştir. (Ebu Davud, Tirmizi)

         Rasulullah (as)’a: “Hangi hacc daha efdaldir?” diye sorulmuştu. “Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!” diye cevap verdi. (Tirmizi)

Rabbimiz, Hacer’in Rabbine katıksız teslimiyetini, haccın ve umrenin menasiki yaptı.        

          Hac ve umrede yapılan say, Hacer validemizin Rabbine teslimiyetinin, Rabbini zikrinin, Rabbine koşuşunun yâd edilmesi, sonradan gelenlere güzel bir ad bırakılmasıdır.

İsmail (as) ise genç yaşta Allah yolunda kurban olmaya razı oldu.

         “…İbrahim ona, “Yavrum ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. (37/Saffat, 102)

         İsmail (as) katıksız teslimiyetinin dünyadaki mükâfatı ise; babası İbrahim (as)’ı ateş nasıl yakmadıysa, İsmail (as)’ı da bıçak kesmedi.

Rabbimiz, Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek Onu (İsmail’i) kurtardık.”  buyurmaktadır. (37/Saffat, 102)

         Rabbimiz, İbrahim ailesinin bu müthiş teslimiyetlerini, Hacc ibadetinin bir bölümü yaparak, bu mübarek ailenin kıyamete kadar yâd edilmesini dilemiştir.        

          Ondan sonra gelen ümmetlerden de onlar gibi bir kulluk ve teslimiyet istemektedir. “Eğer samimi iman ve teslimiyet iddiasındaysanız bunlar gibi teslim olun. Allah’a itaat edin. Hayır ve şerrin ondan geldiğine tam iman edin.

         Ondan gelen hiçbir şeyi sorgulamayın. Tam bir teslimiyetle teslim olun da bela ve musibetler karşısında sabırlı olun.”

“Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti. (2/Bakara, 131)

         İbrahim, İsmail ve Hacer (as), bizim için birere örnek ve semboldür. Mesele günümüzün İbrahim’i, İsmail’i, Hacer’i kim olacak?

         Ey günümüzün İbrahim’i! sen sorumluluğunu biliyorsun.

         Ey muvahhit; senin işin çok zor; çünkü sen gerçek anlamıyla tevhidi haykırdığın an çağdaş putperestler hemen karşına dikilecek,

         İlahlarını(!) korumaya alacaklar. Senin her sözün, her adımın dikkatle takip edilecek sana karşı tüm tedbirler(!) alınacaktır. Ama sen sakın pes etme İbrahim’ce, Hacer’ce, İsmail’ce teslimiyetini muhafaza et.

         Ey muvahhit; sakın korkma, kaygılanma Rabbin seni koruyacaktır. İbrahim’i, İsmail’i, Hacer’i koruduğu gibi. Hâkim ve hakem olarak Allah (cc) sana yeter. Senin görevin insanları Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet etmektir.

         Ey muvahhit; sakın davet sahanı terk etme; sebat et ve davetine sabırla, metanetle, tam bir teslimiyetle devam et. Tüm tehditler, baskılar seni korkutmasın.

         Ey muvahhit; geçmişinden ders al, anın vacibini unutma, gelecek tasavvurun olsun.

         Ey muvahhit; tevhit bu davetin ana konusudur. Bundan başka konular hep bu ana konuya bağlıdır.

         Ey muvahhit; önce lâ de tüm putlara, putlaştırılanlara, tağutlara ve yardakçılarına, sonra Rabbine bela (evet) de.

         Ey muvahhit; kitaba sımsıkı sarıl, senin davetini kabul eden kardeşlerinle hak, hukuk, adalet çerçevesinde bir hukuk oluştur.

          Ey muvahhit; Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz…(3/Ali İmran, 186)

         Ey muvahhit; Rabbine verdiğin ahdi ve sadakatini bozma. İman etmek ancak tam bir teslimiyetle mümkündür.

          Hayır, rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. (4/Nisa, 65) Selam ve dua ile..

                                              

 

                           

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR