Ey sokakların başıboş serserisi
Kaldırımları aşındıran, gözlerini ufka doğrultan
Çocukların oyuncağı, kendisinin tutsağı
Buz gibi gecelerin yolcusuz kervancısı
Kaldırımların zamansız aşığı
Sevdan ellerde, sen hala hovarda
Sicilin kabarık, geçmişin küllerde ?
Yolların uslanmaz hırçın eşkiyacısı
Gecenin derinliklerindeki soğuk benizli şair
Şafak vaktinin erken öten horozu
Dönmeyi bilmeyen, sen vefasız
Sevgine eller bağlanmış, umutlar çalınmış
Yıldızlara senin için dilek dilenmiş olan
Sen sevginin sevdasız çobanı
Hoyrat dağların gezgin hükümranı
Göklerin ulaşılamaz sandığı şımarığı
Nasılda kırıldı kanatların öyle
Sonbahar yaprakları gibi dökülüverdin yerlere
Senden geriye hatıralardan başka ne kaldı ki
Bir adın kaldı, birde ihanetin kaldı payımıza
Kuytu köşede kıvranan kimsesiz adam
Siyahlara bürünmüş yürek mahkûmu
Sen özgürlüğün bahtsız firarcısı
Toprak izlerini taşır bağrında
Silinmez, kirlenmiştir bir kere ocağında
Dalmış gitmiştir, uyanmaz uykusunda
Sen; rüyalara galebe çalan hayalet
Biriktirilmiş hayalleri çalan zorba
Berrak suları bulandıran sevimsiz
Tarlanın ortasında duran korkuluk?
Bu halinle dönme buralara, harcanırsın
Küçük dünyanın insanları taşıyamaz yükünü
Senin isteklerine cevap verilemez, umursamazsın
Çünkü sen artık sende değilsin
Bilmem bu kaçıncıdır yaptığın, kendinden çaldığın
Bitip tükeniyorsun, mevsimlik ırmaklar gibi
Baharın bitti, kurak yazın geldi
Yorulmuş gibisin, savruluyorsun oradan oraya
Tutunacak dalında kalmadı artık ve en kötüsü?
İşte, tek başına, bir başınasın
Kirletilmemiş dostluklar hatıralarda saklı
Benden bir şey bekleme, çok beklettirdin
Peşinden çok koşturdun, artık yoruldum
En büyük dayağı senin için senden yedim
Bak dünya sensizde dönüyor
Kendi sonunu bekleyen idam mahkûmu gibisin
Daha bitmedi Dost? Geçmedi mi asiliğin
Özgürlüğe kanat çırpmak için daha ne bekliyorsun
Gel yeniden diril, bir ses ver; Allah için
Gel yeniden özgülüğe koş
Öldür içindeki asiyi, yeniden başla
Benimle buluştuğunda, işte o zaman yeniden haykır
Bana özgürlükten değil, özgür olmaktan söz et?