Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Zor zamanlarda teyemmüm

Mahmut Toptaş, deprem bölgesinde çadırlarda kalan halkımızın ibadetlerini ifa edebilecekleri, özellikle de kadınların bazı hallerine dair iyileştirmenin yapılması gerektiğini vurguluyor.

Zor zamanlarda teyemmüm

Hacı Ali’nin yaşanmış maceralarını daha önce anlatmıştım.

Ömrümüzü kaybettikten ve ihtiyarladıktan sonra “keşke…”lerle geçip gidiyor.

Zamanında olaya el koyarsanız bir ömür boyu “keşke” demekten kurtulur, torunlarınıza anlatacak hikâyeleriniz olur.

İmam-hatip okulundaki öğretmenlerin hepsi Hacı Ali’yi tanıdığı gibi, sınıfına girsin girmesin bütün öğrenciler de onu tanırdı.

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından gönderilen valinin, dinsiz imansız davranışları sebebiyle valiye meydan dayağı atmasının ardından bütün şehir onu tanıdı.

Karakolda polislerin tebrik etmeleri, savcının suç olacak sözlerini yazmaması ve kurtarmaya çalışması, hâkimin mahkemeyi birkaç sene uzatarak sonunda beratla neticelendirmesi sebebiyle geriye valinin yediği dayak ve Hacı Ali’nin hep grafiği yükselen şöhreti kaldı.

O günlerde dövülmedi ama 12 Eylül 1980 darbesinde biraz okşadıklarını, tahliye olduktan sonra bana anlatmıştı:

“Askerler evimden aldılar, askeri bir karargâha götürdüler.

Öğle ezanlarına az kalmıştı.

Üstü çinko, altı beton yerde yüzün üzerinde delikanlı var.

Akıncı, ülkücü ve solcu gençler.

Hepsi beni tanır. Üç grup olmuşlar, ayrı ayrı duruyorlar.

Güz mevsimi, ortalık soğuk.

Üçünün ortasına durdum, bir akıncıyı çağırdım, bir de ülkücüyü çağırdım, geldiler, ikisinin güreş tutmasını ama yere vurmamasını, alacakları puana göre kazanacaklarını söyledim.

Onlar da güreşe tutuştular, yere vurmalarını engelleyerek bir akıncıyla bir solcuyu, bir solcuyla bir ülkücüyü güreş tuttururken dışardan ezan sesi geldi.

Hasan hocaya bağırdım, “Ezanı oku. Eylem başlıyor” dedim, ezanı okudu.

Abdest alacak su yok. Su, çinkonun dışında. Aramızda tahminen beş milimlik engel var, aşamıyoruz.

Hepsini sıraya dizdim ve toplu halde teyemmüm yaptırdıktan sonra namazı hep birlikte Hasan hocanın ardında kıldık.

Biz, deprem bölgesinin haberlerini, ölenlerin sayısı, kurtulanların sayısı olarak biliyoruz.

Birinci depremde dışarıya kendisini atan ve geriye girmeyenlerin sayısını ben bilmiyorum.

Kurtuldular ama evleri yıkıldı veya girilemeyecek kadar hasar gördü.

Resmi makamlar, başka illere gidenleri, Antalya’dan Diyarbakır’a kadar otellere yerleştirilenleri, kurulan çadırları, konteynerleri, gemileri, daha benim aklıma gelemeyen yerleşim yerlerini kullanarak kanat germeye devam ederken bu mağdur insanlarımızın havaya, suya, yiyeceğe, giyeceğe ve barınmaya ihtiyaçları karşılanırken ibadet ihtiyaçları da karşılanmıştır.

Bir günde yemek için üç öğün olduğu halde, iki dünyamızın güzel olması için beş vakit namaz kılıyoruz.

Yüz binlerce mağdur insanımızın maddi ihtiyaçlarının karşılandığı gibi, hemen Allah’a kulluk görevimizin de kolaylaştırılması yolunda atılan adımlar konusunda da görüntülü yayınlar yapılmasında fayda vardır.

Mesela, çadır kenti genel olarak televizyondan görüyoruz ama kameraman çadır mescidi de gösteriverse çok iyi olacak.

Çadır mescitten beş vakit ezan, gür ve güzel sesli, bağrı yanık müezzinin sesinin her yerden duyurulmasında fayda var.

Allah’ın yardımının kesintisiz devam ettiğini anlamak için illa ciğerlerimizin şişmesi, başımızın suya sokulması gerekmez. Ağzımızı kapatıp burnumuzu da kapattıktan sonra bir dakika duruvermemiz yeterli.

İşte o havayı hiçbir kimsenin tekeline vermeyen, şişelerde satılmayan, her bir nefes tonlarca altından daha değerlidir ve Rabbimiz onu hiçbir kimsenin tekelinde olmadan vermektedir.

Kurtarma ekiplerinin hepsine teşekkür edelim ama o araştırma ve kurtarma ekiplerinin tutan elini, gören gözünü, düşünen beynini, damarlarda dolaşan kanını, pompalayan kalbini yaratanı da unutmamak gerekir.

Türkiye’nin her il, ilçe ve köyündeki insanların kalbini deprem bölgesine çeviren de kalbi yaratandır.

Kalbi katılar, deprem bölgesiyle dalga geçen yayınlar yapanlar, Allah’a inanmayanlar, Allah’ı kendisi gibi olduğunu düşünenler, “Allah üçün biridir” diyenlerin durumu depremden kurtulan bir gencin, “Kardeşim, Allah’ın bize emaneti idi Allah, emanetini aldı” diyen gence göre daha fazla yardıma muhtaçtır.

Asıl inkâr çöküğü altında kalanlara yardımlarınızı esirgemeyin.

İşte ezan, herkese O’nu hatırlatır.

Çadır kentlerde kalan gençlerimizin rüyada ihtilam, cünüp, hamamcı olmaları halinde yıkanacak yerlerin olduğunu bilmek istiyoruz.

Su kıtlığı varsa, teyemmümün yıkanma yerine geçeceği bilgisi hatırlatılmalı.

Aybaşı halinden çıkan hanımlar için de teyemmüm hatırlatılmalı.

Her ikisi de yıkanmadan kalacak olurlarsa sanki üzerinde ağır bir yük varmış da altında kalmış gibi olacağından teyemmüm onları rahatlatacaktır.

“Allah kolayı murat eder, zorluğu değil.”

“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız”



Anahtar Kelimeler: zamanlarda teyemmüm

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz