Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Zam yağmuru geliyor orta direk yıkılıyor

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti:

Zam yağmuru geliyor orta direk yıkılıyor

 

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti: Ustalık dönemi iyi olmadı. Üç dönem kuralını boşuna koymadık. Süreler uzayınca ilkeler değil kişisel tutumlar ön plana çakıyor. O da hataları artırıyor. Kürt meselesinde de böyle oldu.

Diyarbakır’da ‘Güneydoğu manifestosunu’ açıklayan DEVA Partisi lideri Babacan, hassas başlıklara ilişkin partisinin yaklaşımını KARAR’a değerlendirdi:  Artık Türkiye için çözüm üreten hükümet yok, dar seçmen tabanına hitap edip kalan tüm toplumu iten, düşman gösteren bir iktidar var.  (Dış politika) İlişkileri kişiselleştirip ‘Ben onun elini sıkmam’ derseniz koskoca 84 milyon insanın kaderi bir kişini ruh haline bağlı kalıyor demektir.

KÜRT MESELESİ ADALETİ DE KAPSIYOR

Kürt meselesi adalet ve demokrasiyi de barındırıyor. Bu başlıklarda dış ülkelerdeki ilkesel tutum vatandaşımıza karşı yok.  (Erdoğan’ın 2005’deki ‘Kürt sorunu benim sorunum’ ve 2015’teki ‘Kürt sorunu yok’ ifadelerini hatırlatması) Çıraklık, kalfalık dönemi var ama ustalık dönemi iyi olmadı. Üç dönem kuralını boşuna koymamıştık. Süreler uzayınca ilkeler değil  kişisel tutumlar ön plana çıkıyor. Bu Kürt meselesinde de hataları çoğalttı. 

"HÜKÜMETE GÖRE HALKIN YARISI HAİN"

Babacan “’Biz dövize bakmıyoruz’ diyerek halkı cahil sanıyorlar. Orta direk yıkılıyor, kura bağlı zam yağmuru sürecek” uyarısında bulundu. Dün de Batman kongresinde konuşan Babacan “Hükümete kalırsa ülkenin yarısı hain damgası yemek üzere” dedi. 

karar-manset-12-ekim.jpg

ZAM YAĞMURU GELİYOR ORTA DİREK YIKILIYOR 

“Hükümet bambaşka bir tablo sunmaya çalışsa da, hayat pahalılığı ve işsizliğin toplumumuzu nasıl etkilediğini görüyoruz” diyen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Diyarbakır Kongresinde zam yağmurunun geleceğini söyledi. “Biz dövize bakmıyoruz” diyerek halkı cahil sanıyorlar diye ekleyen Babacan “Orta direk yıkılıyor, kura bağlı zam yağmuru sürecek” dedi. 

Diyarbakır’ın ardından partisinin Bitlis kongresinde konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ali Babacan hükümeti “Bir bakıyorsunuz, sosyal medyada eleştiri yapan gençler tutuklanıyor. Klavye ya, klavye… Klavyeden korkuyorlar” sözleriyle eleştirdi.

Cumartesi günü Diyarbakır İl Kongresini gerçekleştiren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile gündeme dair Bölge ve Türkiye sorunları hakkında konuştuk. Hem kongre nedeniyle Bölge hakkındaki düşüncelerini, hem de genel ekonomiye ilişkin düşüncelerini şu satırbaşları ile açıklamış oldu:

Diyarbakır ziyareti nasıl geçti, sizden beklentiler nedir?

Ali Babacan: İki tane tema ön plana çıkıyor. Birisi Kürt meselesi, diğeri de ekonomi. Zaten Kürt meselesi dediğimizde bunun içinde özgürlükler var, adalet var, demokrasi var. Bizim aslında Türkiye’nin her yerinde söylediğimiz sorunlar bu coğrafyada Kürt meselesini ön plana çıkartmış durumda. Kongrede yapmış olduğumuz konuşmayı manisfesto gibi değerlendirenler çıktı. Aslında parti tüzüğünde yazdıklarımızın dışında bir şey söylemedik.

2009’da yeniden ekonomiye dönmeden önce dış işleri bakanı olduğumuzda dış ülkelerde bu konuları çok konuştuk. O dönemde başka ülkelerin kendi meselelerinde bu dönemde yardımcı olduk. İç terör olaylarında, çözümlerde yardımcı olduk.

Mesela Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın hakları konusunda Almanya’ya diyorduk ki “Onlar ana dilini bilecek ki, Almancayı iyi öğrensin. Ama kendi iç meselemize dönünce şapkalar değişiyor, bambaşka bir devlet tutumu var içerde. Meseleye temel insan hakları, özgürlükler noktasında bakınca, o ilkeleri alıyorsunuz sorunları o ilkeler etrafında değerlendiriyorsunuz. Referans aldığınız bir ilke değer silsilesi olmak zorunda. Dış ülkelerde durduğumuz bir ilkesel tutum var, ama içimize dönüp kendi vatandaşımıza geldiğinde o ilkeli tutumu bazen göremiyoruz.

2005’de “Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur” diyen Erdoğan’ın 2015 yılında “kardeşim ne Kürt sorunu ya? artık Kürt sorunu yok, daha ne istiyorsun?” iki konuşmasını referans verdiniz. O arada ne oldu? Neden bu değişim yaşandı? 

Ali Babacan: Herhalde bir çıraklık dönemi var, kalfalık dönemi var. Ustalık dönemi pek iyi olmadı yani. Sürenin çok uzaması sorunları beraberinde getirdi. Üç dönem kuralını boşuna koymamıştık parti kurulurken. Üç dönem kuralı önemli bir kural. Süreler çok uzayınca o zaman ilkeler değerler değil de kişisel tutumlar daha ön plana çıkmaya başlıyor. O da hataları çoğaltıyor. Her konuda olduğu gibi Kürt meselesinde de çoğalttı. 
Hem de şu da oldu tabii AK Parti’nin destek kitlesi daraldıkça yanına bir ortak parti almak mecburiyetinde kaldı. Yanına aldığı ortağın da bu meselelere bakışı bambaşka. O ortağı yanında tutmak için de mecburen o çizgiye doğru AK Parti yaklaşmak zorunda kaldı. Bunun sonunda ne oldu ? İşte AK Parti seçmen tabanı daralıyor. MHP’ye gidiyorsunuz, yine daralıyor şu an. Bu sefer bu dar seçmen tabanına hitap edip geri kalan tüm toplum kesimlerini öteleyen, iten, hatta onları bir miktar düşman gösterip, kutuplaştırıp, buradan halktan aldığı destekle varlığını sürdürmeye çalışan bir iktidar var şu anda. Türkiye’ye bir faydası yok bu saatten sonra. Şu anda Türkiye için iyi şeyler üreten, çözümler üreten, fayda üreten bir hükümet yok artık.

Deva Partisi olarak yeni stratejiniz nedir? Farklılıklar nedir?

Ali Babacan: Bir kere çözüm süresince karşılıklı adımlar vardı. Burası bir adım atacak ve ardından örgüt bir adım atacak... Karşılıklı adımlar vardı. Bu durum örgütün halk nezdinde “Bakın biz olmasak bu adımlar atılmazdı” söylemine yol açtı. Biz temel hak ve özgürlükleri pazarlık konusu yapmayız ama örgütle de tam mücadeleyi gösteririz diyoruz. Örgütün varlık sebeplerini iyi araştırıp, o zemini zayıflatmak. Genel stratejimiz bu.

Örgütü mümkün olduğunca uluslararası camiada, bölgede yalnızlaştırmak. Genel strateji bu. Şu an baktığımızda yalnız kalan Türkiye, ama örgütü Amerika destekliyor, Rusya destekliyor. Herhangi bir ikilimde, Avrupa’nın herhangi bir ülkesi, Türkiye mi örgüt mü, Avrupa içinden Türkiye’yi destekleyen yok. Bir yandan AB terör örgütü olarak tanımış, ABD tanımış, Ruslar tanımıyor hala. Ama ikisi arasında bir tercih olduğunda, çok sıkışmadıkları sürece, çok önemli bir tehdit karşılarına çıkmadığı sürece tercihlerini örgütten yana kullanıyorlar. Bu felaket bir durum. Akıllı devlet politikası devleti yalnızlaştırmak, ülkenin dostlarını çoğaltmak. Şimdi örgütün dostları çoğaldı, ülke yalnızlaştı ve hiçbir şey elde edilemedi.

Bu bölgenin doğal cazibe merkezi Türkiye; doğal merkezi Türkiye. Kendine güvenmek lazım.

Eğer dar bir ideolojik perspektiften bakıyorsanız o ülkeyi dışarıda perişan eder. Ülkelerin iç işlerine değil de iç siyasetlerine karışmamak önemli ilkedir. Açıktan o ülkenin iç siyasetine karıştığınızda, seçimde taraf tutar ve reklam ekibinizi gönderirseniz; o ülkede seçimi kaybedince bir dönemi kaybettiniz demektir.

İlişkileri kişiselleştirip “Ben onun elini sıkmam” derseniz koskoca 84 milyon insanın kaderi bir kişini ruh haline bağlı kalıyor demektir. Önce o güce, ekonomik güce ve sözünüzün gücüne ulaşmanız gerekiyor.

Aşırı özgüven ve Türkiye’nin küresel kriz sonrası elde ettiği göreli gücün dış politikada kötü kullanılması kısa vadede popülerlik oluşturdu ama ülkeye büyük zarar verdi.

ali-babacan1.jpg

İTTİFAKLAR KONUSU: ÖNCE KİMLİK GÖRÜLSÜN 

Seçim ittifakları konusunda önce parti kimliğini toplum tarafından görülmesi gerektiğini dile getiren Babacan; asıl önemli olan ülkedeki demokrasi zemininin oluşmasıdır dedi.

Babacan konu hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Seçim sanki hep birinci turda bitmesi gerekir diye düşünüyoruz. Aslında ikinci turu var bu seçimin, anayasa illa ilk turda alacaksın demiyor yani. İkici turu var bu işin. Zaten bir kere yaşadık seçimi, orada da herkes ilk tura yüklendi. Muhalefet de organize olamadı ve aradan Tayyip bey sıyrıldı çıktı. Tabii şartlar değişecek şimdi, 2018’den çok farklı şu an Türkiye. Destek haritası sürekli değişiyor, yeni partiler kuruldu. Biz bu aşamada herhangi bir parti ile yakınlaşırsak  herhangi bir ittifaka daha yakın algılanırsak  o zaman hiçbir zaman kendi özgün kimliğimizi oluşturmayız. Paket içerisinde değerlendirme bu.  O zaman Tayyip bey diyecek “Kimler kimlerle beraber oldu”. O zaman niye bir parti kurduk ki  zaten var. Herhangi bir paketin içine düşeceksek çok yanlış strateji olur bizim için. Bizim önce kendi farkımızı ortaya koymamız gerek. Özgün yeni bir siyasi parti.  İnsanların tanıması lazım. Biraz da gidişata bakmamız lazım. Hemen seçim kararı alınır, o gün oturur konuşuruz ama bizim muhalefet tarafında bütün siyasi partilerle çok iyi bir diyaloğumuz var. O diyalog zemini hazır. Yani bir cep telefonunun ucunda bütün partiler birbiriyle. 30 saniye sürüyor konuşmalar.”

BÖYLE DEVLET YÖNETİLİR Mİ?

Partisinin Bitlis İl Kongresinde Konuşan Ali Babacan eğitimde fırsat eşitliğine dikkat çekti. Özellikle uzaktan eğitim konusunda sınıfta kalan sistem çöküşüne “iyi haber” diyen Milli Eğitim Bakanının açıklamasına değinerek “Böyle Devlet mi yönetilir?” diye sordu.

Ali Babacan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle: “Hükümet Pandemi döneminde çocuklarımıza uzaktan eğitim vermeyi beceremedi. Akıllarına her evde internet var mı, bilgisayar var mı, tablet var mı, hatta ve hatta elektrik var mı diye sormak bile gelmedi. Bu bir tercih olamaz. Hükümet üyeleri, devlet parasını harcarken hoyrat olamaz. Ülkenin her köşesine eşit şekilde tüm imkanları sağlamak zorunda. Evet, eğitim için benim Norşin’deki evlatlarıma, kardeşlerime bilgisayar vermek zorunda, benim Hizan’daki evlatlarımın derslere girebilmesi için internet altyapısını güçlendirmek zorunda. Çünkü eğitim hakkı, devletin anayasal ödevidir. Herkese eşit şekilde eğitim imkanı sağlamak zorundadır. Ama ülkenin ilgili bakanı da yoğun katılım nedeniyle sistemin çökmesine “iyi haber” diyor. Böyle devlet yönetilir mi? Çocuklarımızın geleceğiyle oynamak “iyi haber” olur mu? Çocuklarımıza, geleceğimize bu kötülüğü yapamazsınız. Biz ortak bir gelecek inşa etmek üzere yola çıktık. Ortak geleceğimizin yolu bugünden geçiyor. Bugün gençliğimize yatırım yapmazsak onları yurt dışındaki akranlarından geri bırakmaya devam edersek nasıl geleceğimizi aydınlatacağız?”

HALK CAHİL YERİNE KONULUYOR 

Diyarbakır kongresinde konuşan Babacan ekonomi hakkında “Biz dövize bakmıyoruz” diyen ekonomi yönetimine şu şekilde seslendi: “Ülkemizin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizi eminim her biriniz tek tek hissediyorsunuz. Biliyorum; Diyarbakır’da son dokuz ayda 890 esnaf kepenklerini kapattı. Ekonominin gerçek durumunu çok iyi gördüğünüzü biliyorum. Hükümet bambaşka bir tablo sunmaya çalışsa da, hayat pahalılığı ve işsizliğin toplumumuzu nasıl etkilediğini görüyorum. Hükümet yalanlarla, çarpıtmalarla kandırmaya çalışsa da siz enflasyonu da, döviz kurlarının etkisini de çok iyi biliyorsunuz. “Biz döviz kuruna bakmıyoruz, ilgilenmiyoruz” diyorlar. Halkı cahil sanıyorlar. Diyarbakır esnafı işyerine ürün alırken yükselen kuru hissetmiyor mu? Diyarbakır çiftçisi mazot alırken yükselen kurdan etkilenmiyor mu? Döviz kurundaki artışın er ya da geç elektrik fiyatlarına yansıdığını bu halk bilmiyor mu? Halk her gün sokakta, pazarda, bakkalda, manavda gerçek enflasyonu da işsizliği de iliklerine kadar hissediyor. 12 Orta direk yıkılıyor değerli arkadaşlar! Hükümetin yaptığı yanlışlar yüzünden orta direk yıkılıyor.”

 ÜLKE HER GÜN YOKSULLAŞIYOR 

Türkiye’de gelirin her gün azaldığını dile getiren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “Her geçen gün yoksullaşıyoruz” dedi.

Ali Babacan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Geçen hafta açıklanan ekonomik program Türkiye’nin fakirleştiğini ilan etmiştir. 2013 yılında 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimizin bu yıl 702 milyara gerileyeceği, aynı dönemde fert başına milli gelirimizin 12.594 dolardan 8.381 dolara düşeceği açıklanmıştır. İsraf ve yanlış yönetim sonucu hükümetin bütçe açığı tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştır. Türkiye her geçen gün yoksullaşıyor. Artık yeter. Biz bu yanlışların bedelini ödemek istemiyoruz. Halkımız bunu hak etmiyor. Biz, bu kötü yönetimi sona erdireceğiz. Biz bu yoksulluğu sona erdireceğiz. Ekonomiyi ehil olmayan ellerden kurtaracağız. Bu milletin kaynaklarını küçük bir zümrenin çıkarı uğruna heba eden anlayışa son vereceğiz. Merkez Bankası, TÜİK ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme (BDDK) gibi tüm kurumları yeniden ayağa kaldıracağız. İktidar olanların niyetleriyle şekillenen, keyfi kararlarla ülkenin geleceğini karartan tüm uygulamalara son vereceğiz. Hukuk devletini yeniden inşa ederek güven tesis edeceğiz. Bu ülkeyi mahrum kaldığı yatırımlara kavuşturacağız. Güven ve istikrar ortamında ülkemizi çok daha müreffeh günlere taşıyacağız.”

 



Anahtar Kelimeler: yağmuru geliyor direk yıkılıyor

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER