Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

"Yüzyılın Anlaşması" yüzyılın şovudur

Mehmet Beyhan'ın; Mehr muhabirine verdiği yanıtlar:

Mehr Haber Ajansı'na konuşan Türk dış politika yazarı Mehmet Beyhan, ABD ile İsrail arasında kararlaştırılan sözde barış planını 'yüzyılın şovu' olarak nitelendirerek, Siyonist Rejim'in bu şov ile Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda kargaşayı derinleştirmek istediğini söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump, Siyonist Rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında 'Yüzyılın Anlaşması' olarak nitelendirdiği sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıkladı.

Filistinliler anlaşmanın kilit tarafı olarak Trump'ın İsrail-Filistin sorununu çözmek için hazırladığı 'Yüzyılın Anlaşması'na şiddetle karşı çıkıyor. 

Donald Trump'ın planı açıklamasının hemen ardından Orta Doğu ve dünyadan tepkiler yağdı. Bazı ülkelerin yetkilileri Trump'ı desteklerken bazı ülkeler ise bu planı eleştirdi.

Planın hem Trump'ın içeride azil süreciyle uğraştığı hem de Binyamin Netanyahu'nun zor bir süreçten geçtiği bir dönemde açıklanması dikkatleri üzerine çekti. 

Mehr Haber Ajansı'na konuşan dış politika yazarı Mehmet Beyhan, ABD ile İsrail arasında kararlaştırılan bu planın perde arkasında neler olduğunu açıkladı.

İşte Mehmet Beyhan'ın Mehr muhabirine verdiği yanıtlar:

1- ABD Başkanı Donald Trump'ın 'yüzyılın anlaşması' olarak nitelediği sözde Orta Doğu 'barış planı' Filistin halkının menfaatlerine hizmet edecek yönde midir?

Elbette hizmet etmez. ABD ve Siyonist çevrelerin 'yüzyılın anlaşması' dedikleri anlaşmaya 'bazıları yüzyılın işgali' diyor ama işgal zaten Birinci Dünya Savaşı'ndan beri var. Şahsen buna 'yüzyılın şovu' diyorum. Trump ve Netenyahu’nun sergiledikleri şov, aklı ve vicdanı kirlenmemiş tüm insanları rahatsız etti. Nitekim akıldan vicdandan yana olan ABD ve İsrail vatandaşları bile söz konusu olan şovu protesto ettiler.

Trump ve Netenyahu gücün vermiş olduğu şımarıklıkla uluslararası hukuka, insan onuruna, hiç saygı göstermediklerini bir kez daha görmüş olduk. Ayrıca Batı devletlerinin de zorbalığa karşı sesiz kaldıklarını not etmek lazım. Bir kez daha, Batı'nın temel insani değerleri sadece istemedikleri ülkelere karşı bir baskı aracı olarak kullandığına şahit olduk.

2- Bazı uzmanlar Trump'ın bu planla Filistin halkının haklarını ihlal ettiğine inanıyorlar. Size göre bu planın hayata geçirilme şansı var mı?

Aslında İsrail sadece Filistinlilerin hakkını değil, insanlığın 'iyilik' adına ürettiği ne kadar değer varsa ihlal ediyor. DePaul Üniversitesinin kütüphanesinde tanıştığım Yahudi bir araştırmacıyla "Ortadoğu" konusunda sohbet ederken bana şöyle demişti: "İsrail'in Filistin'de işlediği cinayetler yüzünden Yahudi olduğumu söylemeye utanıyorum." Demek ki, İsrail sadece Filistinlilere değil, Yahudiler başta olmak üzere temel insani değerleri taşıyan herkese zarar veriyor.

Sorunuzun cevabına gelince; bize göre, bütün insanlığın çıkarı adalet ve barışta yatmaktadır. Adaletin olmadığı yerde zulüm olur, zulmün olduğu yerde ise, kargaşa olur kargaşanın olduğu yerde huzur olur mu? Peki, bu anlaşmayla adalet sağlanıyor mu? Elbette hayır, aksine var olan haksızlığı daha da derinleştirecektir.

Bura da sorgulanması gereken temel soru; bu şov niye yapıldı? Birçok neden olabilir ama bize göre bu şovun perde arkasında üç neden var. Birincisi, Ürdün vadisinin bir kısmı İsrail'in işgali altındaydı, bu şovla tamamını almak istiyor. Ürdün'e geçişi sağlayan Allenby Köprüsünün geçişinin bile kontrol eden İsrail, işgalin sınırlarını genişletmeye çalışıyor. İkincisi, Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda kargaşayı derinleştirmek, üçüncüsü, kendi iç kamuoyunda iktidarlarını güçlendirmek istiyorlar.

3- İran ve Türkiye Trump'ın planına sert tepkiler verirken Suudi Arabistan, BAE, Umman, Bahreyn ve Mısır sessiz kaldı. Sizce bu ülkelerin "Yüzyılın Anlaşması" konusundaki sergilediği yaklaşımdan amaçları nedir?

Türkiye ve İran'ın dışında bahsettiğiniz ülke liderlerinin hiçbiri kendi halklarının iradelerini temsil etmiyor. Onların bu tutumları kendi halkları başta olmak üzere tüm Müslümanları incitmiştir.

Türkiye ve İran ise, asırlara dayanan devlet tecrübesine sahip, bölgenin köklü iki büyük devletidir. Ayrıca idarecileri seçimle belirlenir. Dolaysıyla aldıkları kararlar halklarının iradelerine uygun olmak zorundadır. Türkiye ve İran'ın bu konudaki tutumu, sadece temsil ettikleri halklarının değil, iyilikten, merhameten, adaletten yana olan tüm insanlık ailesinin vicdanını temsil ediyor. Bu konuda Tarih ve coğrafyanın kendilerine yüklediği sorumluluğa da uygun hareket etmişlerdir.

4- Size göre, Müslüman ülkeler ABD ve İsrail'in bu planını boşa çıkarmak için nasıl bir katkı sağlayabilir?

Öncellikle bu sorunuzun çok önemli olduğunu belirtmek isterim. Yukarıda bu coğrafyanın en önemli iki ülkesinin Türkiye ile İran olduğunu belirtmiştik. O zaman bu konuda katkı sağlayacak en büyük sorumluluk bu iki ülkeye düşmektedir.

Siyonistler, sürekli Arapları iki şeyle korkuturlar. Birincisi, Türkiye'nin Osmanlı hayalini gördüğünü, ikincisi, İran'ın Arapları Şiileştirmek istediğini söylerler. Bu şekilde korkutarak onlara silah satıp kendilerine bağlarlar. O zaman Türkiye ve İran'a düşen görev, sadece onları suçlamak değil, bu korkuları giderecek iletişim stratejileri geliştirmek olmalıdır. Bu başarılabilirse, Siyonistlerin planlarını boşa çıkartacak en büyük katkıyı yapmış olurlar.

Türkiye ile İran her türlü farklılığı aşıp iki büyük devletin onuruna yakışan bir tavır sergilemesi gerekir. En başta kendi içindeki toplumsal yapılarını güçlendirmek için kuşatıcı bir bakışa, meseleleri doğru değerlendirebilecek bir basirete, içindeki farklılıkları zenginlik görecek bir hoş görüye ihtiyaçları vardır.

Türkiye ve İran kendi içinde toplumsal barışını güçlendirdikçe Siyonistlerle daha güçlü mücadele edebilirler. Yahudilerle bir problemimizin olmadığını ancak Siyonizm'in sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için büyük bir tehdit olduğunu tüm dünya halklarına anlatılması lazım.

Bugün Müslümanlar topyekûn büyük acılar çekmektedir. Bizler, Türk'üyle, Kürt'üyle, Fars'ıyla, Arab'ıyla bu coğrafyanın çocuklarıyız. Birileri kanımız ve kaynaklarımız üzerinde büyük bir saltanat kurmuş. Sahip olduğumuz genç nüfusumuzla, bereketli topraklarımızla, zengin enerji kaynaklarımızla, adalet ve vicdanı temel alan değerlerimizle, muhteşem bir ümmetiz. Bunu fark ettiğimiz gün hem dünya barışına büyük katkılar sağlarız hem de Siyonizm diye bir şey kalmayacağını bilmemiz lazım.

5- Bilindiği üzere Trump bu planı açıklamaktan Binyamin Netanyahu’nun iç sorunlardan kurtulmasını amaçlıyor. Sizce bu, Netanyahu’nun iktidarda kalmasına yardım edebilecek mi?

İsrail medyasının yazdıklarından anlaşılıyor ki, Netanyahu gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış durumda. İçine düştüğü bu zavallı durumu aşmak için kendi toplumunu da sürekli İran ve Türkiye ile korkutmaya çalışıyor. İsraillilerin bu tür yalanlara ne kadar inanıp inanmayacağını bekleyip göreceğiz. Netanyahu yalanlarla halkını manipüle edip iktidar olsa bile Filistin'de ve bölgede sürdürdüğü politikalarla asla rahat etmeyecektir.

Mehmet Beyhan, 1969 Malatya doğumlu İstanbul üniversitesi Coğrafya lisans eğitimi, ABD'de Şikago'da DePaul Üniversitesinde strateji eğitim sertifika programına katıldı. Türkçe, Kürtçe, İngilizce orta seviyede Arapça bilmektedir. Dış politika konusunda Milat Gazetesinde yazmaktadır. Ayrıca Umran ve Özgün İrade aylık dergilerinde yazıları yayınlanmaktadır.

News Code 1884336



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER