Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

‘Yeni Ekonomi Modeli’ ve Durmuş Yılmaz’ın yaklaşımı

Hakan Albayrak yazdı;

‘Yeni Ekonomi Modeli’ ve Durmuş Yılmaz’ın yaklaşımı

Ne zaman ve ne kadar geleceği, ne zaman ve ne kadar gideceği belli olmayan sıcak paraya bağımlılıktan kurtularak finansal istikrarı temin edelim…

Yatırımlara, bilhassa yüksek nitelikli yatırımlara ve istihdama odaklanalım….

İthalatı mümkün mertebe azaltıp ihracatı alabildiğine artırmaya, dış ticaret fazlası vermeye, cari açık belasından kurtulmaya bakalım…

Hükümetin bu dediklerine itirazı olan var mı?

Yok.

Kimse “Sıcak paraya bel bağlamaya devam edelim, yatırım yapmayalım, istihdamı boş verelim, ihracatımız ithalatımızı geçmesin, cari açık çok yaşasın!” demiyor.

“Yüksel faiz iyidir” diyen de yok.

Merkez Bankası’nın mevcut konjonktürde politika faizini “enflasyonla mücadele” namına mütemadiyen indirmesine itiraz edenler bunu faiz ve enflasyon aşkıyla yapmıyorlar; bilakis, enflasyonun altına düşen faizin Türk Lirasından kaçışa yol açtığına, döviz kurunu fena halde yükselttiğine, fiyat istikrarını iyice bozduğuna, enflasyon canavarını beslediğine, üstelik hazinenin borçlanma faizini yükselttiğine dikkat çekerek yapıyorlar, yani sonuçta enflasyon ve faizin yükseltilmesine karşı çıkmış oluyorlar.

Ekonomist Mahfi Eğilmez “Faizi düşürdükçe faiz yükseliyor” başlıklı yazısında şöyle diyor mesela:

“…Merkez Bankası Eylül ayında %19 olan politika faizini yüzde 18’e sonra da sırasıyla 16, 15 ve 14’e düşürdü. Faizi düşürünce kur fırladı ve arkasından enflasyonu çekip getirdi… Model buralarda tam bir faciaya yol açarken acaba diğer faizlerin düşmesini sağladı mı?... Merkez Bankası politika faizinin düşürülmesi tahvil faizlerinin düşmesine değil tam tersine ciddi oranda yükselmesine yol açmış görünüyor. Merkez Bankası bankalara yüze 14 faizle borç veriyor, bankalar da aldıkları parayı yüzde 22 faizle Hazine’ye borç veriyor."

https://www.mahfiegilmez.com/2021/12/faizi-dusurdukce-faiz-yukseliyor.html)

***

Milleti derinden etkileyen ekonomik krize siyasi fırsat nazarıyla bakan ve üzüm yemeye değil bağcıyı dövmeye odaklanan muhalefet siyasetçileri olabilir ama muhalifliği bir kenara bırakıp günün sonunda milletçe üzüm yiyebilelim diye bağcıya güzel bir üslupla nasihatte bulunan ve bunu yaparken onun hakkını teslim etmekten geri durmayan, iyi niyeti en ufak bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde aşikâr olan muhalefet siyasetçileri de var.

İYİ Parti’li Ankara Milletvekili -Merkez Bankası eski Başkanı- Durmuş Yılmaz gibi.

Durmuş Bey, Habertürk TV’de (15 Aralık 2021 tarihli Habertürk Gündem programında) dedi ki:

“Şu anda herkes, Türkiye’deki a’dan z’ye bütün kesimler şunda mutabık: Bütün ekonomik aktivitelerin varacağı son nokta elbette ekonomik büyüme. Finansal istikrar, fiyat istikrarı, bütün bunlar ekonomik büyümeyi sağlayacak olan birer araç. Dolayısıyla fiyat istikrarı kendi kendine yenilir içilir bir şey değil. Sonuçta bizim yiyeceğimizi içeceğimizi, refahımızı artıracak büyüme. Hükümetin bu konudaki hedefi doğru. Ama o hedefe gitmek için kullandığı araç yanlış. Eğer kredibiliten düştüyse, faizi yükselttiğin zaman piyasada senin hazinenin muhatap olduğu faiz, sanayicinin muhatap olduğu faiz, tüketicinin muhatap olduğu faiz aşağı doğru gelir ve siz hedefinize ulaşırsınız. Ama şu anda tam tersi çalışıyor. Ve sizin amacınız piyasada yatırım yapabilme imkânını artırmak, yatırım maliyetini düşürmek, Hazine borçlanmasının maliyetini düşürmek, tüketicinin maliyetini düşürmek; fakat sizin faiziniz maalesef yukarı doğru gidiyor…”

Tekrar: “Hükümetin bu konudaki hedefi doğru. Ama o hedefe gitmek için kullandığı araç yanlış.”

Hakkaniyeti elden bırakmadan eleştiren, eleştirirken hakkaniyeti elden bırakmayan, muhatabını ‘gömmeye’ değil ‘kazanmaya’ çalışan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Şu anda hükümetin sıcak paraya karşı olan tavrı, bence bütün vatandaşlar tarafından desteklenmeli. Biz dış ticaret açığı veriyoruz, dış ticaret açığından cari açık veriyoruz, bir müddet sonra o cari açığı finanse etmek için borç alıyoruz. Bir müddet sonra borç öyle büyüyor ki, borcun faizi bizatihi cari açık yapıyor. Bütün bunlar doğru şeyler. Bunları inkâr etmiyoruz. Fakat bizi bu doğru yola götürecek olan şu andaki bu politika değil… O nedenle ben acizane şunu tavsiye ediyorum, haddime de değil ama, bu politikadan vazgeçilsin.”

İktidarıyla muhalefetiyle siyasetteki kavgacı üsluptan, tahkir-tezyif merakından, laf sokma yarışından gına getirdiğim için Yılmaz’ın bu incelikli konuşması bana ilaç gibi geldi.

***

Mesele, Merkez Bankası’nın son aylardaki faiz indirimlerinden ibaret değil tabii. (Bunlardan evvel de ekonomik kriz konuşuluyordu ve bunlardan mütevellit ilave sıkıntılar bir şekilde giderilse bile konuşulmaya devam edecek.)

Yolsuzluk yahut usulsüzlüklerin kamuyu kemirmesi, kamu kaynaklarının birçok yerde zamansız veya tamamen gereksiz olarak kullanılması, son yıllarda ekonomik öngörülerinde genellikle yanılan ve “2023 Hedefleri”nden fersah fersah uzaklaşan AK Parti’nin ekonomik vaatlerine ve onunla iç içe geçen devletin açıkladığı ekonomik verilere hem içeride hem dışarıda güvenin sarsılması gibi dertler de var ve bu dertler devam ettikçe krizi aşmak için ihtiyaç duyulan kaynaklar ve milli seferberlik havası zor oluşturulur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi faiz belasından kurtarma arzusunu paylaşmamak ne mümkün? Ekonomik sıkıntılarımızın günlerinin sayılı olduğunu, beş altı ay sonra faiz-kur-enflasyon sarmalından kurtulup sahici kalkınma ve refah yoluna gireceğimizi söyleyen hükümetin haklı olmasını kim istemez? Ama öyle olmayacağına, bu gidişle işlerin daha da kötüleşeceğine dair ciddi mülahazalar var ve bunlar yok sayılamaz.

Hükümet, umduğundan farklı sonuçların doğma ihtimalini göz ardı etmemeli.

Her şeyden evvel, ekonomi yönetimine yönelik eleştirileri ve bu gidişle nereye varılacağına dair farklı senaryoları kategorik olarak reddetme tavrından vazgeçmeli.

Hele Durmuş Yılmaz gibi makul muhataplar bulduğunda “Meseleyi onlarla enine boyuna konuşmamızda fayda var” demeli.

Tüm eleştirileri ve felaket senaryolarını kabul etmese de bunların ışığında bazı eksik ve yanlışlarını görebilir ve o sayede kendi siyasetini tashihten geçirerek muhkemleştirebilir zira.

Akıl akıldan üstündür ve "bârika-i hakikat müsâdeme-i efkârdan doğar".



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz