Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Yeni partiler ihtiyaç, peki onlara yapılacak saldırılar nasıl olacak?

Sinan Eskicioğlu

Yeni partiler ihtiyaç, peki onlara yapılacak saldırılar nasıl olacak?

Vatandaşlarımız tatil beldelerini doldurup yazın tadını çıkarıyorlar. Haberleri, siyasi gelişmeleri çok yakından takip etmeseler de, konuşulan konular memleket meseleleri. Kimine göre bozulmanın verdiği kokuşmuşluk, kimine göre ?işler tıkırında´, kimine göre ?her şey çok güzel olacak´ ve kimilerine göre de kapsamlı çalışmalarla hazırlanan parti programları ile ülkenin bütün problemlerine çözümler sunabilmek önemli. 

Yeni partilerin kurulacağını bilenler merak içindeler. Kızgınlık içinde olanlar olduğu gibi, güzelliklerin olacağını söyleyenler de az değil. 

Ak parti içindekiler hem yeni partilerin kurulmasından şikayetçiler ve hem de Ak parti ile bürokratlar arasındaki ilişkiden rahatsızlar. Bürokratların tavırları onları rahatsız ediyormuş. Çünkü şehirlerdeki bürokratlar artık Ak parti görevlisi gibi çalışır olmuşlar ve bu durum da il başkanlarının konumlarını hafifletmeye başlamış. Anlayacağınız il başkanları kendi konumlarını sorgular hale gelmişler. 

Yeni partilerin kurulma çalışmalarını hafife alıyormuş gibi yapsalar da, aslında bir hayli önem veriyorlar. 

Önem verdiklerini nereden anlıyoruz? Eski arkadaşlarımız diye söze başlayıp, ?ülkenin sorunları için çözümleri neler olacak acaba´ diye merak içindeler. ?Ülke sorunlarını beraberce çözmek demokrasi için güzeldir´ dediklerini de duyuyoruz. 

Bu cümleler giriş bölümünü oluşturuyor. Peki gelişme ve sonuç bölümünde neler var? 

Tehditvari cümleler ve suçlamalar. 

Şu üç konu Bermuda şeytan üçgeni gibi yeni kurulacak partileri içine çekme amacında:

Birincisi, Davaya ihanet. 

Ak parti davasına ihanet içinde oldukları sürekli vurgulanıyor. Davaya ihanet, içinde hainliği de barındıran çok ağır bir cümle. 

Ak partililer, Erbakan hocaya ihanet ettiklerini unutmuşlar ve davaya ihanet söylemi ile Ak partiyi ?has dava´ tabanına çekmeye çalışıyorlar. İktidar olmanın verdiği güçle ve korku ortamının verdiği çekinmeyle (Ak partili olmayanlar için) pişkin şekilde, konuşmaların ardı arkası kesilmiyor. Bu görüşte olmayanlar seslerini yükseltmiyorlar çünkü pişkinlik yarışına girmekten çekiniyorlar. 

İhanet ve hainlik hala daha toplumda karşılığı olsa da, Ak partililerin bu kadar sık kullanmaları ile artık gülüp geçilen seviyeye doğru gidiyor. 

İkincisi, PDY bağlantısı.

Adı fetö olarak anılan PDY ile yeni partilerin bağlantısı yok ama bunu varmış gibi göstermeye çalışmak da aslında birinci maddedeki ?pişkinlik´ ile çok ilintili. ?Ne istediler de vermedik´ cümlesi, aradaki bağlantının en somut hali. Toplum dumura uğramış gibi bazı gerçekleri kavrama noktasında zorluk yaşıyor. Ak parti kendi durumunu sorgulamadan yeni kurulacak partilere ateş püskürüyor. Bilmiyorlar ki, bu konunun açılması ve irdelenmesi kendileri için çok riskli bir durum. Rahat olup konuşmak kadar güzel bir durum yok. Bunun verdiği rahatlıkla şu tespitimi paylaşmak istiyorum: ?Bu konuda ?normal´ olup konuşabilmek mümkün değil. En suçlu olanlar, başkalarını en fazla suçlayanlar. Artık bu konunun değişmesi gerekiyor´. 

Üçüncüsü, yurt dışı destekli olma durumu. (Özellikle de ABD) 

Bu konuda yeni kurulacak partileri suçlama eğiliminde olanlar, sanıyorum BOP eş başkanlıkları konusunu unutmuşlar. Bu konuyu açmak rahatsız edici olacak ama verilen demeçler hala zihinlerde. Büyük Ortadoğu Projesi konusuyla ilgili olarak zamanında işin kaynağında olan Abdüllatif Şener´in çarpıcı açıklamalarını okumanızı tavsiye ederim. 

Şeytan üçgeni kabilinden bu üç konuyu neden açıkça kaleme alıyorum? 

Yeni parti çalışmalarıyla ilgili olumlu yazılar kaleme alanlar; ortamı germemek, Ak partilileri irrite etmemek ve toplumda rahatsızlık oluşturmamak için yumuşak dil kullanıyorlar. Bu yumuşak dilin kullanılması ?anlayanlar´ için önemlidir. Bu eleştirileri yapanlar, kullanılan bu yumuşak dili anlıyorlar mı? Hayır. 

?Onlar anlamasalar da, biz tarzımızı bozmayalım´ demek doğru değil mi? Evet, çok doğru. 

Doğru ama normal bir toplumda. Ama bugün toplum normal değil. ?Çamur at izi kalsın´ mantığının hakim olması yüzünden ?en fazla bağırıp-çağıran´ haklı sayılıyor. 

Biz bağırmayalım ama bazı gerçekleri de dile getirelim ve paylaşalım, öyle değil mi?

Sevgi ve Bilgiyle kalın



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER