Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Yedi İklim Dergisi Aralık 2020 Sayısı Mahmut Kanık Hocaya Ayrılmış...

Yedi İklim Dergisinin bu sayının dosya konusu, vefat eden ilim adamı, akademisyen, tasavvuf ehli, şair, çevirmen ve yazar Mahmut Kanık'ın anısına ayrılmış...

Yedi İklim Dergisi Aralık 2020 Sayısı Mahmut Kanık Hocaya Ayrılmış...

Sait Alioğlu yazdı;

Yedi İklim dergisinin Aralık sayısı yine dopdolu...

Bu sayıda, diğer birçok sayıda olduğu üzere, birçok edebi türde, birbirinden güzel ve anlamlı çalışmalarla birlikte, geçtiğimiz aylarda, vefat eden tasavvuf felsefecisi, şair ve çevirmen Mahmut Kanık'ın, onu yakından tanıyan arkadaşlarının ve dostlarının şehadetiyle işlendiği, anlatıldığı ve anıldığı yazıların yer aldığı "dosya" olarak yayınlandı.

Zaten, Osman Bayraktar'a ait, derginin de bir açıdan sunuş yazısı olan "Dirençlilik" adlı başlıklı yazısının son paragrafında konuya dair şu ifadeleri kullanmakta; "Bu sayımızda Mahmut Kanık'la ilgili bir bölüm de yer almakta." (s. 1)

Bayraktar, adı geçen yazısında koronavirüs'e vurgu yapmakta ve bu  dönemde,önemine binaen değerlere şu ifadelerle vurgu yapmaktadır; "Değerlerin ortaya çıkması ve bu değerlerin bütün insanlığın değerleri  haline gelebilmesi için birlik ve bütünlük ihtiyacı." (a.g.m)

Bu vesileyle Mahmut Kanık'la birlikte, bir süre önce vefat eden gazeteci yazar Ahmet Kekeç'e de Rabbimizden rahmet ve merhamet dileğinde bulunmaktadır.

Bizden de, onlara rahmet dilekleri ulaşsın. Amin.

Bu sayıda İsmail Kıllıoğlu'nun sanata ve metafiziğe dair "Sanat ve Metafizik" başlıklı bir yazısı yer almış.

Kıllıoğlu, sanatın kaynağı ile ilgili öteden beri yapılmış bulunan tanımları serdetmekte ve  iki konu ile ilgili şu ifadelere ver vermekte; "Sanatın kendine  özgülüğü saklı tutularak, benzer durumun  düşünce alanında da, kimi zamanlarda sanatı önceleyen biçimde söz konusu olduğunu belirtmek abartı sayılmamalıdır. Öyle ki belirli dönem sanatçının düşünce alanında ortaya çıkan yeni ve özgün birtakım düşüncelerin, aynı zamanda düşünce akımlarının izleği niteliğinde belirdiğini,  benzetmek yerindeyse, fışkırdığını ileri sürmek olasıdır, hatta kaçınılmaz görünmektedir." (s. 5) "...sanat eserinde metafizik konuların ele alınıp ortaya konulduğu veya tartışıldığı şeklinde yapılacak tespitler kaçınılmaz olarak hangi metafizik görüşe göre bu konuların belirleneceği sorusunu doğuracak tartışmayı ya da irdelemeyi genişletip ister istemez yatağından taşar bir niteliğe büründürebilecektir." (s. 7)

Mehmet Özger, "Günümüz Şiirinin Meselesi ya da Meselesizliği" başlıklı makalesinde, günümüze ait şiirde bir mesele ya da meselesizlik konusunu işlemektedir. Özger şöyle demekte; "Günümüz şiirinde .. benzer bir durumun yaşandığını söyleyebiliriz. Edebiyat dergilerindeki şairlerin büyük çoğunluğu suya sabuna okunmayan, bireyin iç dünyasının sınırlarının dışına çıkamayan,  bireysel duygulanımların yahut doğa betimlemelerinin yoğun olarak işlendiği şiirlerdir. Bu şiir, şiir gecelerinde ya da nadiren yapılan şiir programlarında mum ve romantik bir fon müziği eşliğinde sunulan, böylece okurun özellikle aşk, ayrılık gibi duygularına hitap eden bir şiirdir." (s. 10)

Özger'in günümüz şiirine yönelik bu 'haklı' yaklaşımı, var olan günümüz şiirinde 'mesele'nin büyük oranda yer almaması, ister, istemez şiirin toplumsal yönünün de eksik ve güdük kaldığı söylenebilirdi. Ki, bunun aşılması gerekirdi. Özger bu konu ile ilgili olarak "Şiir toplumun sinir uçlarıdır.  Toplum güçlendikçe, insanın kendine güveni arttıkça şiir de güçlenecektir. Şiir ve şairler madunlaşmışsa, toplum madunlaşmıştır. Şiirin meselesi kalmadıysa, toplum duyarsızlaşmıştır. Meselesi olan şairlerin ekmeğinden olduğu, edebiyat dergilerinde bile kendine yer bulamadığı bir ortamda; şair kendine otosansür yapacak ve meselesiz şiirler yazacaktır." (s. 10)

Özger'in bu ifadelerinden hareketle tüm saltanat dönemlerin de, sultandan ulufe almak için kasideler yazan 'meselesiz' şairleri hatırlamamak pek  mümkün değildi. Keza, bu meselesiz şairlere günümüzde de rastlamak mümkün...

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu sayının dosya konusu, vefat eden ilim adamı, akademisyen, tasavvuf ehli, şair, çevirmen ve yazar Mahmut Kanık'ın anısına ayrılmış...

Dosyada birçok yazı var. Konu ile ilgili olarak; Osman Bayraktar, Hasan Aycın, Bedri Mermutlu, Yasin Doğru, Bilal Kemikli, Adem Turan,Mücahit Koca'nın, Mahmut Kanık hocaya dair  tanıklıklarını, arkadaşlıklarını, dostluklarını ve bir kısmının da, hem bu özellikler ile Mahmut Kanık'ın onlara dair hocalığını içerene talebeliklerini içeren yazılardan oluşmakta...

Kendisine yönelik yazıların yer aldığı dergide, birde Mahmut Kanık'ın Âlim Kahraman'a izafeten Bursa mahreçli ve 16.4.1986 tarihli "Değerli Kardeşim Âlim, Selam ve sevgilerimi sunarım..." başlıklı mektubu da yer almış bulunmaktadır.

İlim adamlığı, akademisyenliği ve çevirmenliği yanında aynı zamanda şair olan Mahmut Kanık hocanın  Bursa'da Sanat Edebiyat"da yayınlanan "Çoban Yıldızı" adlı şiirinden bir bölümünü aşağıya alıyoruz:

"Çoban yıldızıyla

Uyandım bu gece

Gümlerdir uğraştığım

Bilmece

Sırrını gizledi

Çoban yıldızı

Ağılda koyunlar

Meleşirken

Çoban omuzladı

Keçeyi

Şebnem aşkı için

Kaval çaldı

Nağmesini duydu

Uzakta

Çoban kızı"

***

Derginin bu sayısında, dosya dışı şiirlerle birlikte, İbrahim Eryiğit'in  Mahmut Kanık'a atfettiği "Güvercin Gerdanlığına Asılı Aşk" adlı bir şiirde yer almış bulunmaktadır.

Eryiğit,Mahmut hocanın adını ilk kez nasıl duyduğunu şiirinin ilk kıtasında belirtmekte;

"Güvercin Gerdanlığı'yla duymuştuk adını

Nasıl da sevmiştik İbn Hazm'ın dilini

Tercüme tınısı hissetmeden okumuştuk kitabı

***

Biliyoruz yokluk değil ölüm

Bir daha görememek üzüyor insanı

Bir de yeni çeviri okuyamamak Kanık'tan"

***

Bizi düşüncelere sarıp da gitti."

Derginin bu sayısında dosya konusu dışında, bir iki satırla bahsett

iğimiz yazılar dışında birçok yazı, hikaye ve şiir çalışması da kendine yer bulmuş.

Bunlardan iki tanesi; Çıra Edebiyat'tan çıkmış bulunan ve şair ve yazar Şakir Kurtulmuş imzalı "Dağların Açık Yarası" adlı şiir kitabına yönelik olarak Ayşe Altıntaş imzalı "Umut Dağların Açık Yarası'nda" adlı tanıtım yazısı ile yine Çıra Edebiyat'tan çıkmış bulunan ve şaire Hatice Çay imzalı "Demir Gelincik" adlı şiir kitabına yönelik, eğitimci şair İshak Aslan'ın kaleme almış olduğu "Anadolu Kadınının Öyküsü; Demir Gelincik" adlı tanıtım yazısı ile usta şair ve yazar Nurettin Durman'ın "Olur Ya" adlı şirini saymak mümkün.

"Olur Ya" adlı şiirinde Durman;

"Ne olduysa bir anda oldu

Bütün eyle zaten olacaksa

Durur durur pundunu bulur

Çıkıverir ortaya aniden."

Bizde 'evet, olur ya' diyoruz.

Elimizden geldiği kadarıyla Yedi İklim Dergisinin Aralık sayısının içeriğini sizlerle paylaştık. Daha fazlası dergi sayfalarında...

Yeni yılın ilk sayısını da dop dolu bekleriz.

Emeği geçen herkese selamların en yücesiyle...



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz