Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Türkiye-Rusya-Suriye üçgeninde Hatay

. Milli Gazete yazarı Doç. Dr. Necmettin Çalışkan yazdı;

Türkiye-Rusya-Suriye üçgeninde Hatay

Suriye Halk Meclisi, Hatay’ın Suriye toprağı olduğunu öne sürerek Hatay’ı topraklarına geri katacaklarını ifade eden sözde bir bildiri yayınladı.

Bildiriye göre, “Hatay’ın, Türkiye’nin eline kalmaması ve geri alınması için mümkün olan her şeyin yapılacağı” ifade edildi. Suriye Parlamentosu’nun neredeyse savaş sebebi sayılabilecek açıklamasının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Öncelikle belirtelim ki zalim, gaddar, yıllarca gözünün yaşına bakmadan kendi halkını katleden bir katil ve cani yönetimden sadır olacak başka bir karar da beklenemezdi.

Hatay’ın 1939 yılında özgür iradesiyle anavatana katılışının üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen halen Suriye’nin “Hatay’ı geri alacağız” şeklindeki ifadesi büyük bir küstahlıktır. Açıklamayı şiddetle kınıyor ve reddediyoruz, yok hükmündedir. Ayrıca Suriye’nin kendisi, zamanında kimin toprağıymış onu da hatırlatmakta fayda görüyoruz.

Suriye rejimi; vatansız, katledilmiş ve ülkesinden göç etmek zorunda kalmış milyonlarca insanın enkazı üzerinde hakimiyetini sürdürüyor. Ülkede taş üstünde taş bırakmadan katliamları yapan rejimin bizzat kendisidir. Daha bunun hesabı verilmeden küstahça yapılan bu bildiri ancak “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler”den başka bir şey değildir.

 

ZAMANLAMASI MANİDAR AÇIKLAMA  

Tabii ki bu açıklamanın birçok sebebi ve nedeni olabilir.

Birincisi; Türkiye’ye Hatay üzerinden göndermede bulunarak her alanda köşeye sıkışmış, ülke sıfırı görmüş olduğu bu dönemde çözüm yolu olarak Türkiye’ye saldırıyı iç kamuoyu açısından kurtuluş reçetesi olarak görmüştür.

İkincisi; son dönemde Türkiye’nin bazı politik tavırlarından rahatsız olan Rusya, Suriye’yi kullanarak Hatay meselesi üzerinden Türkiye’ye uyarıda bulunmuştur.

Üçüncüsü; Arap baharıyla birlikte başlayan süreçte Suriye’de yaşananların tek faturasını Türkiye’ye kesmek istemiştir.

Dördüncüsü de; Türkiye’nin ekonomik krizle boğuştuğu bu dönemde kötü komşu zor anı yakalamış ve saldırıya geçmiştir.

Hatay meselesi bitmiştir, açılmamak üzere kapanmıştır. Aksi bir durum, bölgeye kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecektir. Bölgede Arabıyla Türküyle hiç kimse Anadolu coğrafyasının bir parçasında yaşamaktan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan rahatsız değildir. Ve şunu da net olarak belirtmelidir ki; ülkemizin toprakları bir bütündür. Hatay, ilelebet Türkiye’nindir ve Türkiye’nin kalacaktır.

 

SURİYE’YE VERİLECEK CEVAP

Bundan sonrası için yapılacak iş; öncelikle aramızdaki sorunun derhal çözülmesidir. Halen dört parçalı bir yapıdan oluşan ülke;

* Suriye rejiminin yönettiği topraklar,

* Terör örgütü PYD’nin elindeki alan,

* Milli Ordu’nun kontrolündeki bölge ve

* HTŞ muhaliflerinin bulunduğu İdlib’den oluşmaktadır.

Özellikle geleceği belirsiz bölgeler için uluslararası meşruiyet çerçevesinde çözüm sağlanmalıdır. Batılı ülkelerden bu konuda hiçbir faydanın olmayacağı, asla çözümün tarafı olmayacakları ve mevcut durumun sürdürülemez olduğu ortadadır. Öyleyse;

* Bunun çözümü de Türkiye ile Suriye arasında olmak zorundadır. Nitekim bu noktada geç kalınsa da gerekli adımlar atılmalı, zararın neresinden dönülürse kârdır.

* Türkiye’nin bu saatten sonra, komşusuyla bu kadar yaşanmışlıklardan sonra yeni bir gerilime girip diplomatik açıklamalarla cevap verme yoluna girmesinin de hiçbir anlamı yoktur.

* Suriye Halk Meclisi’nin hadsiz bildirisinin zamanlamasının ekonomimizin zayıf olduğu, paramızın yüzde 50’ye varan oranda değer kaybettiği döneme gelmesi de manidardır. Burada Suriye’ye verilecek en güzel cevap, ekonomimizin güçlendirilmesidir.

Hatay, anavatana kendi iradesiyle katıldığı tarihten günümüze kadar hemen her dönem üvey evlat muamelesi görmüştür. 1974’te MSP- CHP Koalisyonu döneminde yapılan İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nı hariç tutarsak elle tutulur hemen hemen hiçbir kalıcı büyük yatırım yapılmamıştır. 

Coğrafi konum olarak da Belen ilçesinin ayırdığı Amanos dağlarının ili ikiye böldüğü bölgede, İskenderun-Dörtyol havalisi yatırım alırken dağın öteki yanı başta Antakya olmak üzere havalisindeki ilçeler ikinci plana itilmiştir.

Hatay’ın resmi rakamlarda ön sıralarda oluşu kimseyi yanıltmasın. Demir çelik ve yan sanayisi nedeniyle kalkınmış görünse de yatırım noktasında Hatay şu anda Türkiye’nin en geri kalmış ve işsizliğin en yüksek olduğu illerinden birisidir.

 

HATAY YATIRIM YOKSUNU

Bugün hükümetin Suriye’ye vereceği en önemli mesaj -nota çekerek- ve meydan okuyan cümleler kurarak değil, bizzat icraatlarla Hatay bizim ebedi toprağımızdır, emanet değildir kanaati oluşturulmalıdır. Bunu sağlamak için de güçlü ekonomik programlar devreye sokularak Hatay, devasa yatırımlarla desteklenmelidir.

Türkiye’nin lokomotifi konumundaki yatırımlarından birisi seçilerek Hatay’a yapılmalıdır ki; buranın bizim için çok önemli olduğu ve vazgeçemeyeceğimiz bir ilimiz olduğu anlaşılsın.  Ayrıca stratejik politikalar ve yatırımlarla yıllar geçse bile burada yaşayan her bir fert ülkemizin şartları ne olursa olsun Türkiye cennet vatanımdır diyebilmelidir.

Maalesef Hatay bugüne kadar üvey evlat muamelesi görmüştür. Hatay›ın genelinde önemli şehirleşme ve altyapı sorunları vardır. Ülkenin iç bölgeleri ile Hatay topraklarının iletişimini sağlayacak Antakya ile İskenderun’u birbirine bağlayan tarihi Belen Geçidi acilen baypas edilerek tünel yapılmalıdır. Hatay’a, vergi, prim, ihracat, istihdam, çiftçilere yardım, yatırıma destek, turizm, sanayi ve ticaret alanında teşvikler verilmeli, yerel sanatkârlık alanları desteklenmeli, bölgede bulunan kurumlara ve üniversitelere de ekstra bütçeler verilmelidir.

Hatay’da bulunan mülteciler de normal hayata tam entegre edilmeli ve diğer illerde bulunanlara göre daha avantajlı olmalı. Ülkemizin dört bir yanına dağılmış Suriyeliler içerisinde gelir düzeyi muhtemelen en düşük kesim Hatay’da yaşayanlardır.

Ne yazık ki Suriye’nin iç savaşla boğuştuğu ve bu kadar sıkıntıda olduğu bir dönemde bile Hatay’a dil uzatabilme cesaret ve cüretini göstermesi düşündürücüdür ve büyük bir talihsizliktir. Uluslararası düzeydeki bu tür bir açıklama, dudak bükerek geçiştirilmemelidir. Bu iddiayla yetinilmeyebileceği hesap edilerek akıllı stratejiler yürütülmeli ve Hatay üzerinde kirli emeller boşa çıkarılmalıdır.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz