Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

TÜRKÇÜLÜKTEN İSLÂMCILIĞA MİLLİ TÜRK TALEBE BİRLİĞİ…

Sait Alioğlu değerlendirdi.

TÜRKÇÜLÜKTEN İSLÂMCILIĞA MİLLİ TÜRK TALEBE BİRLİĞİ…

 “MTTB, Kime niyet(milliyetçilik); kime kısmet(İslâmcılık)…”

Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) kuruluşu Osmanlı Devleti'nin son yıllarına denk gelen, kapatılmasına yol açan 12 Eylül 1980 hükümet darbesine kadar aralıklarla faaliyetleri birkaç kez durdurulsa da Cumh  “MTTB, Kime niyet(milliyetçilik); kime kısmet(İslâmcılık)…”

Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) kuruluşu Osmanlı Devleti'nin son yıllarına denk gelen, kapatılmasına yol açan 12 Eylül 1980 hükümet darbesine kadar aralıklarla faaliyetleri birkaç kez durdurulsa da Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını sürdüren ilk ve önemli gençlik örgütlerinden biridir. Sabık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve halen Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Recep Tayip Erdoğan en çok dikkat çeken simalar olarak bilinmektedir.

Kuruluşu Osmanlının son dönemine denk düşen MTTB aynı zamanda erken dönem Türk milliyetçiliğinin ilk gençlik yapılanmalarından biri olması, onu ayrıca konu bağlamında önem kazanmaktaydı. Bununla birlikte, kuruluşundan altmışların ortalarına kadar ağırlıklı olarak dönem hükümetlerinin politikaları bağlamında milliyetçiliğini koruduğu, kısa bir süre de olsa Türkçü-İslâmcı anlayışı savunmasının yanında,  bu tarihten itibaren(60) daha belirgin bir biçimde İslâmcı anlayışa yönelmiş ve Türkiye topraklarında vücut bulan İslâmî hareketin sonraki yıllarda güçlenmesinin yanında, kimi politik aktörlerin yetişmesinde de önemli roller üstlenmiştir.

Peki, nasıl bir yapısı vardı bu birliğin?

Bu toprakların ilk gençlik hareketi olan MTTB, muhafazakârlık ve kısa bir dönemde olsa sol macerası bulunan, daha sonra ise İslâmcılıkta karar kılmadan önce, üç tarz-ı siyasetin önemli sacayaklarından biri olan Türkçülük üzerine bina edilmişti. Onun üzerine bina edildiği Türk milliyetçiliğine bakıldığında; “Türkiye Cumhuriyeti tarihi kuruluşundan günümüze kadar bir bütün olarak incelendiğinde milliyetçi hareketlerin Türk topraklarına girişinin 19.yy sonları ve 20.yy başları olduğu kabul edilir.” .(1 Ki, milliyetçiliğin ana kaynağı Fransız ihtilali olarak gösterilirdi.

Türk milliyetçiliğin bu topraklarda neşvünema bulmasında, mutlaka konjonktürün etkisi olmakla birlikte, onu “Türk ulusu” bağlamında işlemeye çalışan birçok aydının yanında, hasetsen Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’nın etkisi ve katkısı önemli bir yer tutmaktaydı.

Batıda gelişen ve değişen olaylar ve olgular neticesinde, bu olan bitenin etkisi altına girmiş bulunan birçok ülkeyi, devleti ve toplumu etkileyip sarstığı gibi, Osmanlıyı da etkisi altına almıştı. Bu etkileşimden kendi payına düşeni alan ve işgal ettiği alanları muadillerine nazaran dar ve küçük olan toprakları saf-ı nazar etiğimizde, bundan en çok Osmanlı, İran, Mısır ve Hindistan’ın etkilendiği,  sarsıntı geçirdiği ve bu olup bitene karşı, gerek devlet, gerek toplum ve gerekse de aydınlar nezdinde bir hareketliliğin başladığını görmekteyiz. Ki, biz bu hareketlere ‘kurtuluşçu hareketler’ olarak baktığımızda, MTTB’yi de bir kurtuluşçu hareket olarak tanımlayabilirdik. “Kurtuluşçu hareketler, savundukları fikirlerin toplumsallaşabilmesi amacıyla toplumun her kesiminde örgütlenme yoluna gitmişlerdir. Yükselen milliyetçi dalganın etkisiyle birçok hareketin temel felsefesi etnik kimliğe dayandırılırken, çok farklı etnik kimlikleri bünyesinde barındıran ve çok geniş bir coğrafyaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu için milliyetçilik ciddi bir tehlike oluşturuyordu.”(2)

Böylesi bir tehlikeli vasattan yola çıktığımızda MTTB’nin kuruluşunda kendine baz aldığı Türk milliyetçisi kimliğinin, Osmanlıdan bu yana cumhuriyet evresinde yasaklandığı dönemleri de işin içerisine katarak bir yargıda bulunduğumuzda, milliyetçi vasfının, zamanla kendi ontolojisinden kaynaklandığı gözlemlenen olumsuz(milliyetçi) vasfını, gâh muhafazakârlı, gâh İslamcılık kulvarında üzerinden attığını çok rahatlıkla söyleyebilirdik.

Osmanlı topraklarından ilk kurulan gençlik örgütlenmesi olan MTTB’nin yanında, fikir babalığını büyük oranda Ziya Gökalp’in ve Yusuf Akçura’nın yaptığı ve birçok şubesi bulunan Türk Gücü Derneği, MTTB kadar etkili ve kalıcı olmamışlardır.

Tüm faaliyet raporları incelendiğinde, MTTB’nin kuruluş tarihi, 1916 yılı olarak kabul edilmektedir. “MTTB’nin kuruluş tarihi ile ilgili olarak elimizde resmi bir belge olmamakla birlikte, kuruluş yılının 1916 olduğuna ilişkin sürekli tekrarlanan bu bilgiye herhangi bir itiraza rastlanmamaktadır”….”MTTB Genel Başkanlığı yapmış önemli isimlerden biri olan Burhaneddin Kayhan da MTTB’nin 4 Aralık 1916 da kurulduğunu kesin bir ifade ile belirtmektedir.”…”Ona göre MTTB’nin kuruluş yıllarındaki asıl amacı, “milli kurtuluşa” fiilen katılarak, Türkiye’nin düşmanları tarafından ortadan kaldırılma planlarına karşı durmak” (3) olarak özetlenebilirdi.

MTTB’nin Türk milliyetçiliği temeli…

Batılılaşma hadisesi sonrası Osmanlı Türkiyesi’nde, başta, devleti kurtarma çabaları ile birlikte, bazı etnik kalkışımlara şahit olduğumuz gibi,  MTTB örneğinde olduğu gibi, en azından Anadolu ölçeğinde kurulması düşünülen devleti, gençlik boyutunda ayakta tutma düşüncelerinin de varlığı bilinmektedir. Bunlardan, yukarıda da belirttiğimiz üzere Türk Gücü Derneği gibi genlik dernekleri de kurulmuştu. Bunlardan ilk kurulan teşkilat olarak MTTB, zamanla muhafazakârlıkla birlikte İslâmcılığa uzanmıştı. Onun muhafazakârlığı İslamcılığı, iyi niyetle söylersek, parsayı laiklere kaptırmamak üzere, kendi meşruiyet kaynağı olarak görüp değerlendirdiği İslam’la kaim idi.

Daha önce ise, kuruluşu döneminde salt bit Türk milliyetçiliğini baz almıştı. Onun o zamanlarda milliyetçilikten anladığı Ziya Gökalp milliyetçiliği idi. “Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” kitabı ve yazdığı makaleler incelendiğinde MTTB’nin savunduğu “milli seciye, kültür birliği, kan ve ülkü birliği” gibi anahtar kavramların Gökalp’e ait olduğu görülecektir.” (4)

Belki de, kendisi, temelini ve ona ivme kazandıran hareketliliğini Batlılaşma trendinden aldığından ötürü onun, yani MTTB’nin, o dönemlerde savunduğu milliyetçilik anlayışında içerisinde Türklük geleneği bağlamında Osmanlıya hiç yer verilmemişti. “”MTTB’nin bu döneminde savunduğu milliyetçilik anlayışında daha önce sürekli olarak vurguladığı Türklük ananesi ve tarihinin içerisinde Osmanlı’yı göremeyiz. Osmanlı İmparatorluğu’nu öven bir söze rastlanılmadığı gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi ideolojisinin kötüleyen söylevine de yer verilmemişti. Sadece Türhem k kültürünü “muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak ve bu ülkü doğrultusunda hareket etmeyen her türlü gülce mücadele etmektir amaçlanan.” (5)

Bu da normal bir şeydi kendi mantalitesi açısından, o, hem temellerini Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi Türk milliyetçiliği ideologlarını fikirlerinden devşirecek ve hem de Osmanlı’nın mukadder olan yıkılması sürecinde,dağılan manzara karşısında, tek kurtuluşun Türk milliyetçiliği tarafında olacağı, bir çok etnik milliyetçi akım tarafından, dönüp kendi cenahlarına işlemeye çalıştığı gibi…

Kuruluşu itibarıyla kendine yegâne dünya görüşü olarak Türk milliyetçiliği temel alan MTTB, bunun yanında her türlü farklı düşünce kalıplarını da tehlikeli olarak değerlendirmişti. Bunlardan en belirgini, büyük oranda, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Kemalist kadronun, kendi yönelimlerini dönemin batılı güçlerinden yana yaptığı gerçeği ile, sonraki süreçte de soğuk savaş konsepti içerisinde bulunulduğunda, o da normalde batıcı bir temele irca olunmasına rağmen komünizme karşı tavırlı olmuştur.(6)

Muhafazakârlığa yöneliş…

Tahminimizce MTTB her ne kadar, İslâmcılığa yöneldiği dönemde düşündüğü ve değerlendirdiği bir bağlamda kendisinin hareket noktasını oluşturur oranda İslâm’ın siyasal yönüne yaptığı vurgu kadar, muhafazakârlığa evrildiği dönemde yapmadığını, yapamadığı düşünüyoruz. Sadece, batıda da muadilleri olan “dindar Hıristiyanlarda olduğu gibi, muhafazakârlık ideolojisine sarılıp seküler sıkıntılardan kurtulmanın yollarına yönelmişlerdi.

Kuruluşu itibarıyla Türk milliyetçi etiketine sahip olan MTTB’nin, daha sonraki süreçte milliyetçilikle yollarını ayırıp, ihtimaldir ki, düşünce dünyalarında ve zihinlerde ciddi anlamda siyasal bir karşılığı o dönem için bulunmadığından ötürü, nötr de olsa toplumsal katmanda süren İslâmi damarı ‘en azından’ hiç olmasa kültürel planda sürdürmesine yönelik olarak muhafazakârlıkta karar kılınmıştı.”Cumhuriyetin milliyetçi tezlerinin topluma yayılmasında önemli işler başaran MTTB, 1965 tarihinde genel başkanlığa Rasim Cinisli’nin seçilmesiyle kabuk değiştirmişti. Rasim Cinisli döneminde üniversite öğrencileri arasında siyasi tartışmalar ve kutuplaşmalar devam ederken MTTB de üniversite öğrencileri arasındaki bu kutuplaşmada sağcılar arasında yerini almıştır…. Artık MTTB milliyetçiliğinde yoğun bir İslami içerik…(7)

Son durak İslâmcılık…

Günümüz siyasi arenasına baktığımızda, başta Ak Parti saflarında bulunan birçok siyasi aktörün MTTB’li yıllarında yerine göre muhafazakârlık düşüncesi ile birlikte İslamcı bir çizgi içerisinde bulundukları görülür. Bu iki damarın, dönem dönem biri diğerine baskın çıkmamsına rağmen, o aktörler kamuoyunda İslâmcı olarak yer anılırlar. Dediğimiz gibi, bu aktörlerin bir çoğunun muhafazakârlık damarı, kendi şahıslarında yer nüksetse bile, üçüncü taraflar açısından onların İslâmcı yönleri, hem onlara atfedile gelen yaklaşımlardan ve hem de, bu aktörlerin pratikte karşılaştıkları sonuç açısından İslâmi reflekslerle İslâmcılıktan yana tavır koydukları yönünde bulgular söz konusudur; “MTTB İslamcılığında sıkça rastlayacağımız en belirgin özellik, kendini milli eğitim tartışmalarında görünür kılacak olan, dini olanla dünyevi olan arasındaki ikilemde görülecek, dini olanın reddine karşılık bir tepki olarak gelişen bir karşı duruştur.”(8)

Kuruluşu Türk milliyetçiliğine, daha açıkçası seküler batı konseptinde bir ulusçuluk üzerine bina edildiği bilinen MTTB’nin, yönetim olarak el değiştirmesi neticesinde İslâmlaşması ve İslâmcı bir kulvara sahip olması, ona hem ilham kaynağı ve hem de ideolojik temel olan Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’nın temeline harç olarak koymaya çalıştığı mirasına rağmen, dönemin Libya Başbakanı Abdüsselam Ahmet Calud’un bir Türkiye resmi gezisinde MTTB’yi ziyaret etmesi ve kabinde onlara yönelik olarak verdiği konferansta serdettiği “Kaynağımız Kur’andır” ifadesi, makasın açıldığına delalet teşkil etmiş sayılır.(9)

Bununla birlikte, MTTB İslâmcılığının mahiyeti, çoğu kez kendi arasında birçok tartışmaya da kaynaklık teşkil etmiş, yerine göre bir arınma ve yerine yöre de ayrışmayı gerektirmiştir. Bununla birlikte, çoğu da askeri darbeler dönemine denk düşen kapatma/kapatılması sonucu, bir müddet sonra tekrardan açılan birçok teşkilat gibi MTTB’de tekrardan açılmış, faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmiştir,belki de eleman ve güç kaybederek, ama, eskisine nazaran, Ak Parti sürecinde, teşkilat olarak açık olmasına rağmen toplumsal planda ciddi bir şeyler yapmadığını ne yazık ki  söyleyebiliriz.. Belki bu durumda, baştan beri ideolojiden ideolojiye evrilen bir hareketin, bu süreçte tekrardan muhafazakârlaştığı ve o da aynen birçok STK’da olduğu üzere, kendi iktidarını bulduğu(!) yönünde miydi, bilinmez, ama yaklaşık yüz yıllık bir ömre sahip bulunan MTTB’nin bir serencamı bu şekilde yerini almaktaydı…

DİPNOTLAR;

1) Doğan Dunan, Serkan Yorgancılar;

     Türkçülükten İslâmcılığa MTTB, Vadi Yayınları, 2007 Ank. s. 19

2)  age, s. 24

3)  age, s. 35

4)  age, s. 38

5)  age, s. 39

5)  age, s. 39

6)  age, s. 39

7)  age, s. 99

8) qge, s.119

9) age, s.122

_____________________

Kitabın Kimliği;

Türkçülükten İslamcılığa Milli Türk Talebe Birliği;

Doğan Duman, Serkan Yorgancılar, Vadi Yayınları,1 Bas. 296 s. Ankara, 2008



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz