Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Trump’la ne yapacaklarını bilemiyorlar!

Abdullah Muradoğlu, başkanlık seçiminde yeniden aday olmak isteyen Donald Trump’ın, Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin içerisindeki küreselciler tarafından istenmediğini, taraftarlarının ise bu işe sıcak baktıklarını belirtiyor.

Trump’la ne yapacaklarını bilemiyorlar!

Amerikan müesses nizamı, Demokratlar’ın ve Cumhuriyetçiler’in merkez kanatları Trump’la ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hepsi de Trump’ın yollarından çekilmesini istiyorlar. ABD’de İkinci kez seçilemeyen Başkan adayı aktif siyasetten çekilir. Trump ise 2020 seçimlerini kaybettiğini kabul etmediği gibi, 2024’te Başkanlığa aday olacağını ilk duyuran siyasetçiydi.

Cumhuriyetçi Parti’den Başkan adaylığına heveslenen birçok isim var. Bu isimler de Trump’ın kendiliğinden çekilmesini veya yargı yoluyla yarış dışı kalmasını ümit ediyorlar. Halihazırda Trump aleyhinde birçok soruşturma var. 18 Mart günü Trump kendisine ait sosyal medya platformu “Truth Social” üzerinden açıklama yaparak geçtiğimiz Salı tutuklanabileceğini iddia etmişti. Trump, takipçilerine protesto etmeleri çağrısı da yapmıştı. Trump adı geçen Savcılık bürosunun liberal milyarder George Soros tarafından finanse edildiğini de vurgulamıştı

Manhattan Bölge Savcılığı’nın yürüttüğü dava Trump’ın özel hayatıyla ilgiliydi. Yeni bir iddia da değildi. Ancak Salı günü bir iddianame de, tutuklama da gelmedi. Trump’ın önden yaptığı sosyal medya hamlesi tutuklanmayı önlemiş olabilir. Trumpçılar’a göre yürütülen bütün soruşturmalar, Trump’ın Başkanlığını engellemeye yönelik bir ‘derin devlet’ komplosudur.

Aslında Trump’ın tutuklanması Başkan adayı olmasına engel teşkil etmiyor. Meşhur sendikacı Eugene Debs ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesini eleştirdiği için 1918’de tutuklanarak 10 yıl hapse mahkum edilmişti. Hapisteyken 1920’deki Başkanlık seçimlerinde Sosyalist Parti’den aday olan Debs yaklaşık 1 milyon oy almıştı. ABD Başkanı seçilen Cumhuriyetçi Warren G. Harding ise 1921’de Debs’in cezasını düşürerek serbest bırakılmasını sağlamıştı.

Diğer yandan Trump’ın özel hayatıyla ilgili skandallar muhafazâkâr Cumhuriyetçileri pek etkilemiyor. Tam aksine bazı anketler Trump’a desteğin arttığını gösteriyor. İlginç şekilde, soruşturmalar Trump’ı daha da güçlendiriyor. Trump ne olursa olsun, 2024’teki Başkanlık yarışından çekilmeyeceğini defalarca dile getirmişti. Başkanlık için aday olması muhtemel isimlerse soruşturmaları eleştirmek mecburiyetinde kalıyorlar. Trumpçılar sessiz kalan veya yarım ağızla soruşturmaları eleştiren isimleri daha güçlü açıklamalar yapmaya zorluyorlar.

Trump’ın akıbeti “Amerikan küreselcileri”nin yanı sıra “Avrupalı küreselciler”i de yakından ilgilendiriyor. Gerek Amerika’nın giderek derinleşen siyasi kutuplaşması, gerekse Trump’ın 2024’te Başkan seçilme ihtimali ABD’ye angajmanları olumsuz etkiliyor. Trump’ın Başkanlığı döneminde ABD’nin küresel hegemonyasını zayıflatan kararlarıysa hâlâ etkisini sürdürüyor.

Trump da, taraftarları da, 2024 seçimlerini “Küreselciler” ve “Önce Amerika Ulusalcıları” arasında “varoluşsal bir savaş”olarak etiketliyorlar. Trump’ın söylemlerinde, vaatlerinde samimi olup olmaması önemli değil. Taraftarları Trump’a gözü kapalı inanıyorlar. Amerikalılar ABD’nin düşüşe geçtiğini ve artık ‘tepede parlayan şehir’ olmadığını görüyorlar. Trump ise “Amerika’yı yeniden büyük yap” sloganıyla kayığı akıntıya karşı yüzdüreceğini vaat ediyor.

Bu ayın ortalarında yayınlanan bir videoda zehir zemberek açıklamalar yapan Trump, Ukrayna’daki savaşı “nükleer kıyamete” yol açabilecek bir “vekalet savaşı” olarak tanımlıyordu. Rusya-Ukrayna savaşını 24 saatte durdurabileceğini iddia eden Trump Amerika’yı “sonsuz savaşlar”a sürükleyen “küreselciler”den ve “derin devletçilerden” kurtaracağını söylüyordu. Trump Başkan seçilmesi halinde “NATO”nun amacını ve misyonunu temelden yeniden değerlendirmeye başlayacağına da söz veriyordu.

Biden Yönetimi’nin şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde ABD’yi Dünya Savaşı’na yaklaştırdığını söyleyen Trump “küreselci Neo-Con nizam”ın dağıtılması çağrısı yapıyordu. Trump “Derin Devlet” olarak nitelediği Dışişleri, Savunma ve İstihbarat bürokrasisinin ve geri kalan her şeyin elden geçirilerek Devletin “Önce Amerika” temelinde yapılandırılmasını savunuyordu.

Trump “dış düşmanlar”dan daha çok “içerdeki düşmanlar”a atıf yapıyor tabii. Küreselcilerin Amerika’nın gücünü, kanını, hazinesini dışarda “hayalî canavarlar” kovalayarak tükettiklerine dikkat çeken Trump, “Bu güçler ABD’ye Rusya ve Çin’in hayal bile edemeyecekleri kadar çok zarar veriyor. Hasta ve yozlaşmış düzene son vermek bir sonraki başkanın anıtsal görevidir. Bunu yapabilecek tek kişi benim. Ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorum” diyordu.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz