Gazeteci yazar Abdülkadir Özkan Analiz Etti...
Terör örgütleri kimler tarafından besleniyorsa aynı kişi ve ülkeler tarafından dünyanın çeşitli köşelerinde paralı asker olarak kullanılıyor. Bir bakıma teröristlik giderek paralı askerliğe dönüşüyor. Böyle olunca savaşı meslek edindiklerini söylemek yanlış olmaz. Paralı askerlerin bazı İslam ülkelerinde çeşitli adlar altında meydana sürüldüğü, düşman olarak da genellikle Müslümanları hedef aldıkları düşünüldüğünde İslam düşmanlarının düşmanlıklarını kendileri değil de teröristleri kullandıklarını söylemek mümkün. Çünkü hedeflerine ulaşmak için bir takım terör örgütlerini paralı asker olarak kullanmaları ellerini ateşe sürmeden maşa olarak kullanmak anlamına geliyor. Bir de doğrudan kendileri savaş alanında boy göstermeden bu paralı askerleri meydana sürmek çok da ucuza geliyor.
Şimdi durduk yerde terör örgütlerinin paralı asker olarak kullanıldığı nereden aklına geldi denebilir. Haçlılar yıllardan beri dünyanın çeşitli köşelerinde bu tipleri kullanıyorlar. Söz gelimi Afganistan’da önceleri ülkeyi Rusya daha sonrada ABD işgalinden kurtarmak için oluşan gruplar mücadele uzun yıllar sürüp sadece işgalcinin adının değişmesinden öte bir sonuç alınamayınca bulundukları konumdan dönemez hale geldiler. Bir bakıma elde silah mücadele etmek onların asli işi oldu. Giderek dünyanın çeşitli köşelerine dağıldılar. Bir başka ifadeyle alan genişlettiler. Yıllar önce Afganistan’ı işgalden kurtarmak için mücadele eden grupların mensupları ile yaptığım görüşmelerde uzun yılları dağlarda silah elde mücadele ile geçen insanların barış ortamına uyum sağlamalarının zor olduğunu ve zamana ihtiyaç duyulduğunu dinlemiştim. Demek istediğim o ki, çeşitli sebeplerle dağlara çıkan insanlar geçen zaman içinde artık rahat yataklarında yatamaz hale geliyorlar. Bu arada amaçları gereği mücadele veren insanların giderek ciddi bir örgütlenme oluşturmaları, bu örgütlere sömürgeci güçlerin el atarak silah ve para ile destekleyerek kendi amaçlarına hizmette kullanmaya başlamaları da meselenin bir başka boyutunu oluşturuyor.
Yokluğa mahkûm edilmiş bazı insanlar da paralı askerliği meslek haline getiriyor. Sonuç olarak parayı veren ülkeler ve örgütler ihtiyaç duyulan ülkelere bunları sevk ediyorlar. Bunların adı bazen bir örgüt olarak söyleniyor bazen de paralı asker olarak nitelendiriliyor. Bu paralı askerlerin yıllardan beri ana üsleri Irak ve Suriye oldu. Bunun içindir ki, Libya’da iç çatışmalar başlayınca Rusya’nın kontrolündeki bir kısım paralı askerler buraya sevk edildi. Hafter denen darbecinin saflarında Libya’nın meşru yönetimine karşı savaş verdiler, hâlâ da veriyorlar. Yarın nereye gideceklerine, nereyi karıştıracaklarına elbette efendileri karar verecek.
Azerbaycan- Ermenistan çatışmalarının daha ilk gününden Azerbaycan’a karşı Suriye’den gelin/getirilen paralı askerlerin Ermeniler tarafından cepheye sürüldüğü haberleri geliyor. Bu arada Suriye’den Ermenistan cephesine sevk edilen paralı askerlerin bazılarının Ermeni asıllı olduğu söylenirken, çoğunluğunun bu işi meslek haline getirmiş çeşitli ülkelerden teröristlerin olduğu belirtiliyor. Hemen belirteyim ki, paralı askerler için savaştıkları insanların hangi dinden ve ırktan oldukları fazlaca önem taşımıyor. Onlar kendilerini görevlendirenlerin talimatına öre hareket ediyorlar. Bu arada paralı askerlik işinin ticari bir olay haline dönüştüğünü de görmek gerekiyor. Hatta bu iş için ABD ve Rusya gibi ülkelerin şirketler kurdukları biliniyor. Bu yolla hem hedeflerine ulaşmakta hem de kendileri ortada görünmeden işlerini yürütüyorlar. Kafkaslara yönelik Rusya’nın hedefleri ve bugüne kadar Ermenistan’ı Azerbaycan’a karşı bir sopa olarak kullandığı düşünüldüğünde Libya’ya sevk edilen paralı askerlerin şimdilerde Ermeniler adına savaşmaya gönderilmesinin yadırganacak bir yanı kalmıyor.
