Uzmanlar insan davranışlarını belirleyen temel motivasyonun geçmişte yaşadıkları ve muhatap oldukları davranışlar olduğunu ifade ederler. Örneğin eşine şiddet uygulayan bir baba örnekliğinin çocuklarını da gelecekte aynı davranışa götürme ihtimali yüksektir. Ya da bu şekildeki bir baba modelinin örnekliği baba rolüne olan olumsuz tavrı da pekiştirebilir. Bunun gibi davranışların nasıl belirlendiğini gösteren birçok farklı örnekler ortaya konabilir. Bu durumu sadece ferdi davranışların şekillenmesinde değil hayatın her alanında görebiliyoruz. O yüzden her tutum ve davranışın bir şekilde bumerang gibi geri döneceğini unutmamak gerekir.
Bu coğrafyada toplulukların davranışlarını etkileyen, yönlendiren ve gerektiğinde istikamet tayin eden en önemli güç siyasettir. Buradan hareketle siyasilerin her tutum ve davranışının fertlerin ya da toplumsal grupların fikirlerinde ve eylemlerinde bir karşılığı olduğunu görebiliriz. Bundan dolayı iktidar ya da muhalefet olsun siyasi iradenin sorumluluğu toplumsal ahengin sağlanması açısından büyüktür. Çünkü siyasi iradenin eylemleri o toplum içerisinde yaşayan insanların davranışlarını az veya çok, olumlu ya da olumsuz belirleyecektir. Özellikle henüz fikri olgunluğa erişmemiş gençlerde bu etkiyi fazlasıyla hissedebiliriz.
Bu açıdan değerlendirdiğimizde bizim gibi genç nüfusun fazla olduğu ülkelerde siyasetle gençlerin ilişkisi önemlidir. Bunu gençlerin siyasete fiili olarak katılması ya da nicelik olarak siyasete yön verebilme gücü anlamında söylemiyorum. Siyasi iradenin gerçekleştirdiği eylemlerin gençler üzerinde bulduğu karşılığın toplumsal grupların fikri ve sosyolojik yapısına olan etkisinin ileriki zamanlar için büyük olacağını ifade etmeye çalışıyorum.
Daha somut ifade etmeye çalışırsak, yönetimde söz sahibi olan siyasi iradenin uygulamalarından memnun kalmayan gençlerin geliştireceği iki tavır vardır. Öncelikli olarak gençlerin kendileri açısından olumsuz siyasi eylemleri gerçekleştiren ideolojik refleksin karşı ucuna savrulması muhtemeldir. Örneğin sol bir iktidarın kötü siyasi uygulamaları gençler arasında sağın güçlenmesine, sağ bir iktidarın kötü siyasi uygulamaları ise solun güçlenmesine neden olacaktır. Bu da iktidarda her kim olursa olsun muhalif tutumun niceliksel olarak artmasıyla sonuçlanacaktır. Bu durum sadece iktidarın dünya görüşünün karşısında konumlanmaya neden olmaz, aynı zamanda sosyolojik zemine karşı da olumsuz bazen düşmanca bir tutumun gelişmesine neden olabilir.
İlkine bağlı olarak bir diğer gelişecek tavırsa kötü siyasi uygulamalara misliyle karşılık verme arzusudur. Şiddet gören çocuğun baba olduktan sonra şiddete yönelmesi gibi, siyasi açıdan muhalif kesimler de iktidardan gördükleri kötü siyasi uygulamaları kendi iktidarlarında yön değiştirerek uygulamaya devam etme eğilimindedirler. Hem psikolojik olarak tatmin edilme duygusu hem de elde edilen konumu korumanın yolunu bu kötü uygulamaların devam etmesinde görürler. Çünkü biraz önce bahsettiğimiz gibi karşı tarafın dünya görüşüne karşı beslenilen olumsuz ve düşmanca duygular, aynı zamanda onların sosyolojik zeminine de yönelmektedir.
Bu siyasi döngü insanların bu coğrafyada huzur ve saadet içerisinde yaşama şansını ortadan kaldırıyor. Çünkü bugün uygulanan politikalar, sahip olunan üslup ve kullanılan dilin gençlerin siyasete ve topluma karşı düşüncelerini belirleme potansiyeline sahip olduğudur. O yüzden geleceğin siyasetinden umut beklemek istiyorsak bugünün tutumunu ona göre şekillendirmeliyiz. Yarının siyasetini doğuran günümüz siyasetidir. Siyasetin zincirlerindeki halkaların hiçbirisi birbirinden bağımsız değildir.
