Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

‘Siyaset 101’ denemesi: Türkiye’de eski ve yeni partiler ilk kez siyaset zeminini genişletme çabasındalar…

Fehmi Koru, siyasi partiler olgusu üzerinden, bundan böyle Türkiyelileşme politikası izlemeye çalışacağı imajı üzerinden HDP'nin yapmış olduğu kongreyi değerlendiriyor.

‘Siyaset 101’ denemesi: Türkiye’de eski ve yeni partiler ilk kez siyaset zeminini genişletme çabasındalar…

Bazen böyle oluyor; gündemin bence daha önemli görünen bir-iki maddesi üzerinde kafa patlatırken, en az onlar kadar -hatta bazen onlardan daha fazla- önemli bir konu dikkatimden kaçmış olabiliyor.

HDP’nin Pazar günü yapılan 4. Olağan kongresinde verilen mesajlar, Prof. Mithat Sancar’ın eş-genel başkan seçilmesi ve bir önceki dönemden devam eden eş-genel başkan Pervin Buldan’ın partinin ‘Türkiyelileşmesi’ için çaba gösterileceğine dair açıklamalarının önemini tam algılayamamışım.

[OcakMedya sitemiz yazarı Veysi Dündar’ın gelişmeyi en canlı yönüyle ele alan dünkü yazısına rağmen…]

Uyandım. Uyanmama da, görev alanlarını “Her gelişmeyi AK Parti’nin yararına olacak şekilde değerlendirmek” olarak belirlemiş olan yazarlar vesile oldu. Neredeyse hepsi, koro halinde, DHP’de meydana gelen bu yönelişi ‘büyük tehlike’ olarak değerlendirmiş bulunuyor.

[‘Koro halinde’ değerlendirme yapmak medya için yeni bir olgu. Pek çok kalem aynı gün aynı konuyu ele almakla kalmıyor, konuya yaklaşımları da birbirinden kopya çekmiş gibi aynı oluyor. Çevremde çok şaşıranlar olsa da, bunun sebebini bildiğim için şahsen hiç şaşırmıyorum.]

Denilen özetle şu: HDP’de meydana gelen vitrin yenilenmesi ile paradigmada farklılaşma muhalefetin iktidarı değiştirme stratejisiyle yakından irtibatlı. AK Parti’nin MHP ile gerçekleştirdiği ve bu sayede ömrünü uzatmayı başardığı iktidarını sandıkta başarısızlığa uğratmak ve cumhurbaşkanlığına da kendileri tarafından belirlenecek birini seçtirmek için bu gelişme yaşandı.

‘Tehlike’, onlara göre, bu.   

İçinizden gülenler, hatta benim bu özetimi kendi icadım sananlar çıkabilir. Böyle düşünenlere iktidarın itibar ettiği herhangi bir gazetenin köşe yazılarına göz atmalarını tavsiye ederim.

Reklam

Siyaset 101

Siyasi partiler, adı üstünde, siyaset yapmak için kurulur, siyaset yaptıkları müddetçe kendilerine taban kazanır ve onlardan aldıkları oy miktarınca siyaset yapacak güce sahip hale gelirler.

AK Parti için de gerçek bir hedeftir bu, HDP için de…

HDP’nin diğer partilerden farkı -ve en önemli handikapı- kendisine hazır bir taban bulabilmesiydi. Bunun siyaset yapabilmek için yeterli olmadığını, siyaset yapmanın yolunun daha geniş kitlelere ulaşıp her kesimden oy alabilme imkanına kavuşmaktan geçtiğini, öncüsü olan partiler kapatılma akıbetine uğradıktan ve parti kapatma kolaylığının sona ermesinin aleyhlerine çalıştığını fark etmelerinden nice sonra anlayabildi HDP.

Partilerin nihai hedeflerini hatırlatmama herhalde gerek yoktur: Bütün partiler iktidara gelmek ve programlarını hayata geçirmek isterler.

Bazen tek başına iktidar olur partiler ve bütünüyle kendi politikalarını uygularlar; bazen de geçmişte açık koalisyonlar zamanında olduğu gibi ve şimdilerde de ittifak oluşturup zımni ortaklarıyla birlikte, birbirlerinin görüşlerine saygı göstererek, ülkeyi yönetirler.

HDP de kendisini toplumun sadece bir kesimiyle irtibatlı olmaktan çıkarıp iktidara talip olanlar arasına yazılmaya karar verdiyse, bundan kimsenin -hatta iktidar partisi ve destekçilerinin de- rahatsız olmaması gerekir.

Türkiye’nin bütününe hitap eder hale gelmiş –‘Türkiyelileşmiş’– bir parti olarak HDP’nin ülke için yapabileceği şimdiye kadar yapamadıklarıyla mukayese edilemeyecek kadar çoktur.

Reklam

İktidarı değiştirmeye çalışmak neden gayrımeşru olsun ki?

İktidar partisi ve destekçilerinin henüz kavrayamadığı bir başka gerçek de şu: Her siyasi parti -buna yeni kurulan ve kurulması beklenenler de dahildir- arkasına rüzgar alabildiği oranda iktidar olma veya iktidarı değiştirme gücüne sahip olur. Hiçbir iktidar ilanihaye ülkeyi yönetmez; bir şeyler yaşanır, onu destekleyenler ile arasına mesafe girer, yaptıkları oy verenler tarafından artık beğenilmemeye veya ülkeye zarar vermeye başlar, bir bakmışsınız, halk başka bir veya birden fazla partiye ülkeyi yönetme iznini verivermiş…

AK Parti de öyle bir siyasi ortamın sonucu olarak iktidara gelmedi mi?

Bir partinin halkın oyuyla iktidara gelmesi ne kadar meşru ise, bir veya birden fazla partinin de iktidar partisi veya partilerini iktidardan uzaklaştırıp onların yerine gelebilmek için halka kendilerini beğendirmeye çalışmaları da o kadar meşrudur.

HDP’nin şimdilerde yapmaya çalıştığı gibi…

O sebeple, birilerinin kalkıp da “Bunların niyeti iktidarın sonunu getirmek; kendileri iktidar olmak istiyor, bu çok büyük tehlike” siyasi yorumuyla ortaya atılmaları elbette gülünç oluyor.

Zaten insanlar da artık böyle yorumlara gülüyorlar.

Gafletim yüzünden farkına varamadığım HDP’deki bu kendini yenileme çabasını olumlu buluyorum. Bu yolda devam ederler ve kendilerini biraz daha ‘siyasi yol arkadaşı‘ olacak hale dönüştürürler ise bundan kendileri kadar ülke de yararlanacaktır. 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz