Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sinan Eskicioğlu; -Hz. Peygamber hayatta olsaydı, bunlara ne derdi ve nasıl davranırdı?

Önem verdiğim tezimdir: ‘Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, hayatı nasıl olurdu?’ Neden?

Sinan Eskicioğlu; -Hz. Peygamber hayatta olsaydı, bunlara ne derdi ve nasıl davranırdı?

Önem verdiğim tezimdir: ‘Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, hayatı nasıl olurdu?’

Neden? 

Çünkü bizi düşünmeye ve davranışlarımızı tekrar gözden geçirmeye ileten bir soru. 

Bazı dini törenlerle ilgili videolar ülkenin gündemini meşgul ediyor. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar kabilinden. Kimisi savunmaya geçti, kimileri de ‘işin aslı’ bu değil diyerek eleştirilerde bulundu. 

‘Kişiselleştirilmiş İslam’ tezine sahip birisi olarak, yerden göğe kadar eleştirecek değilim. Her birey kendi hayatını yaşıyor ve kendi kararları ile hükümler veriyor. Bu videoları paylaşan kişiler, belki de bu tarz bir İslam anlayışına sahiptirler ve bunu da yaşama özgürlüğüne.

İslam’ı bu şekilde yorumlayarak hayatlarını bu tarzda inşa edenler ele alınırken, hakarete varan cümleler kullanılması beni rahatsız etti. 

Gösterişe önem verilen bu videolarla, Yahudi kökenli insanlarımızın rencide edilmesinden rahatsız oldum. İşin garipliğine bakar mısınız: Mevlidler, türbanlı ve dindar insanlar; ama konu nasıl oluyorsa bir anda Yahudilere geliyor. ‘Ya siz hiç akletmez misiniz?’ (Ayet)
Grup endeksli insan düşmanlığının bu kadarı da… Pes doğrusu. 

Konunun bu kadar gündem olması, biraz da bu kişinin eşinin eski bürokrat olması ve kamuda çalışmış olması. Bu pencereden Akp iktidarının ve dindarların eleştirilmesi. Bu eleştirileri yapanlar da, ‘işin aslı’ konusunu ele alarak, İslami normlar ve Hz. Peygamber’in hayatının böyle olmadığı konusu. 

Şimdi düşünüyorum.
Dindar ve muhafazakar kesim dışında olan bu insanlar, neden ‘işin aslı’ konusu ile bu eleştirileri yapıyorlar? 

Neden mi böyle diyorum? 

İşin aslı deseniz, kökten dinci oluyorsunuz; demeseniz ‘işin aslı bu değil’ ile eleştiriliyorsunuz. 

Dindar ve muhafazakar kesim için geçerli olan normlar, eleştirenler için söz konusu değil mi? 

Solculuk ve sosyal demokrat olma merkezli eleştiricilerin hayatlarını sosyal demokrasi noktasında ele aldığımızda aynı yanlışlıkları görüyoruz. Zaten yanlışlıklar olmasa, Akp iktidara gelir miydi? Gelmezdi. 

Diğer bir konu da, Akp iktidarının ve yönetimde olanların halis Müslümanlar olarak kabul edilip, onlardan bu örnek davranışları beklemek. Artık yeteri kadar tecrübe ve yaşanmışlığa sahip olmadık mı acaba? 

Ben de dahil hepimiz aynı hataya düşüyoruz. Sanki Akp iktidarında olanları, dindarları ve en genel manası ile Müslümanları, kitap ve sünnetteki Müslümanlar sanıyoruz. İşte bu büyük bir yanlış. Müslümanların, tam manasıyla Müslümanlar olmadıklarını Muaviye ile yaşamaya başladık. Ve hatta daha da öncesinde. 

Anlam veremediğim diğer bir konu da, kendileri fakirlik içinde olan insanlarımızın bu videoları paylaşan insanları savunmaları. Ne kadar garip öyle değil mi? 

Reklam

Aylık 2000-2500 TL ile geçinmeye çalışan başörtülü ve dindar insanlarımız, sırf videodakiler ‘başörtülü’ oldukları için onları savunuyorlar. ‘İnsan hiç mi kendini düşünmez’ demeden edemiyorum. Sanki bu gösteriş hayatlar onlara bir fayda sağlıyor. 

Bir diğer konu da, inaçlıyım-dindarım-Müslümanım diyenlerin habituslarındaki açlık. Habitustan sizlere bahsetmiştim, rahmetli Pierre  Bourdieu’nun çok güzel bir tezi. 

Habitus ve Kapital terimleri. 

Bireylerin eylemlerinde çok etkili olan güçlü bir noktadır habitus. Dindarların/muhafazakarların/Müslümanların habituslarında var olan bu açlık anlam veremediğim bir konu. 

Aslında cevabı çok basit ama sanırım kondurmak istemiyorum. Ne mi? 

İslam’ı tam olarak düşünmemek, anlamamak ve özümseyememek. 

Hal böyle olunca da, aslında bütün bu anormallikler ve yanlışlıklar karşılığını buluyor: Hepsi normal, hepsi insana dair ve insan her zaman ve her durumda aynı insan. 

İşte tam da bu noktada şu aklıma geliyor: İslam’ın güzelliklerini, özelliklerini anlatarak bu yanlışlıkları yapmak. 

‘Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz’. ‘Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır’. (Saf, 2-3) 

Ve bu yanlışlıkları yaparken de, suçu batıya, Hristiyanlara ve Yahudilere atmak. 

İnsanı en çok rahatsız eden de bu. Daha da açık ifade edeyim, mide bulandırıcı olanı. 

Yazımın başlığındaki sualime geleyim. 

Hz. Peygamber, insanı ve hayatı çok iyi bilen ve hoşgörülü bir insandı. Bu özelliklerine hayatından çok örnekler verebiliriz. 

Eğer Hz. Peygamber bugün yaşasaydı bunlara ne derdi? Ve nasıl davranırdı?

Kesinlikle davranışı uzak olmak ve tanımamak olurdu. 

Muhtemelen de şöyle derdi: ‘Sizin İslam anlayışınız, sizin kararlarınız. Ancak, ‘israf etmeyin’ diye diye müsrif hayatlarınızı ifşa etmeyin. Ya ‘israf etmeyin’ deyin ve öyle yaşayın, ya da demeyin. 

İkincisi de, bu pis işlere benim adımı bulaştırmayın’. 

Sevgi ve Bilgiyle kalın 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz