Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Şeyhler de müritler de irtifa yitirmekte…

Edebiyatçı yazar Mine Alpay Yazdi

Şeyhler de müritler de irtifa yitirmekte…

Aslında inceliğin zarafetin dokunduğu puşidedir, tasavvuf…

Sufi, dindardan bir adım öne çıkıp, bir sanatçı duyarlılığı kuşanandır.

Yaratanla, yaratılanla derin dostluktur derdi.

İbadeti aşk görür…

Fakat dezenformasyonun her tarafı allak bullak ettiği bu kasırga çağda…

Bütün o çürümelerden kimi tarikatlar da etkilendi.

Para hesapları, holdingleşmeler, büyük şirketleri satın almalar…

Hizmet adı altında müritlerini üye yapıp her ay muntazam aidat toplayanlarda maneviyat alıp başını gitti.

Paranın pis kokusu dergâha sinince, bozulma kaçınılmazdı.

Posta oturanların servet edinmesi, araziler üzerinde malikâneler dikilmesi.

Mazinin zarafeti ile nam salmış ince ve zarif şeyhler de çekilince dünyadan ortalık şarlatanlara, sahtekârlara, cahillere kaldı.

Şeyhlerde kalite düştü, müritler irtifa kaybetti.

Cehaletin vurduğu kitleler, kaliteden anlamayan masum halk gidip sahtekârlara parasını kaptırmakta, gözleri kör dilleri lal bağlanmakta.

Kitaplar okuyarak kendisini geliştireceğine, cahillerin peşine düşmekte.

Son olay hepimizi isyan ettirdi.

Küçük bir çocuğun başına gelen korkunç vak’a.

Hiç olmaması gereken bu fiilin sorumlusu bir şeyh.

Şeyh denen kişi, iğrenç bir suç işlemiş.

Fakat daha berbat durum, olayda ailenin rolü.

Cehalet bir anneyi bu kadar mı alnından vurmuş ki, evladının şeyh ile evleneceğini rüyasında gördüğünü anlatmış.

Çocuğun ifadeleri korkunç.

Zira sözde şeyhin yanına evladını gönderen anne.

Annesinin, kendisine istismarda bulunan adamı gördüğünü söylüyor çocuk.

Eğitim eksikliği, bilinç yoksulluğu, bir kişiye kutsallık izafesi, körü körüne kula kulluk…

Bu nedir Allah aşkına.

Şeyh görmek isteyen Yahya Efendi Dergâhı’na gitsin.

Sadece sufi değildir, şair ve müderristir.

Yahya Efendi ile Kanûnî sütkardeştir.

İki arkadaşın çocukluğu Trabzon’da geçer.

Gençliğinde Yahya Efendi, sık sık şehir dışına çıkıp bir mağarada inzivaya çekilir. Trabzon kadısı olan babasından ve çeşitli medreselerde tahsil görür. İstanbul’da müderris olur. Lakin iktidarın yanlışını söylemekten çekinmez. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi sırasında, Kanuni’ye yazdığı mektup yüzünden araları açılır, görevinden uzaklaştırılır. Oysa Kanuni’nin İstanbul’da inşa ettirdiği ilk mescit, Yahya Efendi’nin annesi Afife Hatun’un adını taşımaktadır.

Beşiktaş’ta bir arazi satın alıp dergâhını kurar, vefatında bu dergâha defnedilir. Bazı kaynaklarda Yuşa Peygamberin Beykoz’daki makamının Yahya Efendi tarafından keşfedildiği anlatılır. Riyâziyyât, Hendese, Hikemiyyât, Felekiyyât ve Tıp ilimlerinde bilgi sahibidir.

Fakirlere karşı çok cömerttir. Yahya Efendi’yi sadece Müslümanlar değil Hıristiyanlar da ziyaret eder. Menâkıb’da şeyhin denizde kaybolan veya boğulma tehlikesi geçiren Hıristiyanları kurtardığına ve bu sayede Müslüman olmalarını sağladığına dair menkıbelere yer verilir. Kendisini ziyarete gelen metropolitle Rumca konuşur, buna şaşıranlara, on beş dil bildiğini söyler.

Şiirleri bir divan halinde derlenmiştir.

1571’de vefat etse de şeyh, hâlâ dergâhında, bahçesinde yaşamaktadır.

Hala çiçeklerini yetiştirmekte, kedilerine yemek sunmaktadır.

Ağaçları arasında Yahya Efendi’yi ziyaret edenler, dualarını duymaktadırlar.

Şimdiki cahillerle aralarında sadece 500 sene değil, dağlar okyanuslar kadar fark bulunmaktadır.



Anahtar Kelimeler: Şeyhler müritler irtifa yitirmekte…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER