Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Sansür.. Mezuniyet töreni iptali.. Konuşan okul birincisine müdahale.. Orwell’i hatırladım…

Fehmi Koru, George Orwel’in “1984” adlı romanından hareketle, son dönemlerde iktidar cenahının uygulamaya çalıştığı, ama gerçeklikle izah edilmesi pek de mümkün görünmeyen medya ve üniversitelere yönelik yasaklara değiniyor.

Sansür.. Mezuniyet töreni iptali.. Konuşan okul birincisine müdahale.. Orwell’i hatırladım…

Önceki akşam son haberleri almak üzere önüne geçtiğim televizyon ekranı sunucunun görünmesiyle birlikte karardı. Sunucu bunun sebebini, Konya’da bir doktorun canını alan cinayetle ilgili haberin RTÜK tarafından yasaklanması olarak açıkladı. Kararla ilgili açıklamayı sunucunun ağzından dinledik.

Şaşırdım kaldım.

Dünkü gazetelerde de olay büyütülmeden verildi.

Oysa, ülkede ne kadar hekim varsa, bir meslektaşlarının hayatını silahlı bir saldırı sonucu kaybetmesine büyük tepki duymaktaydı. Önemli her meslek camiası, tepkisinin medya tarafından kamuoyuyla paylaşılmasını da ister. Getirilen yasak, yazılı ve görsel medya yanında sosyal medya ve YouTube gibi platformlar için de geçerliymiş…

Türkiye’nin dört köşesinde hekimler dün -acil vakalar dışında- hasta bakmadı, bugün de bakmayacak.

Bizler onların bu eylemini de kısa ve duygusuz haberlerden öğreneceğiz.

Ne oluyoruz? Meclis’e sunulmuş sansür yasası ertelenmişken, birileri sanki yasa yürürlüğe girmiş ve uygulanması gerekiyormuş gibi durumdan vazife mi çıkarttılar?

RTÜK’ün açılımı ‘Radyo-Televizyon Üst Kurulu’… Adı üstünde radyolar ve televizyonlarla ilgili bir kurum bu. Oysa duyurusunda yazılı medyayı da yasak kapsamı içerisinde gördüğünü açıkça ifade ediyor.

Reklam

Okuyalım:  

“Konya Şehir Hastanesi’nde meydana gelen silahlı saldırı olayına ilişkin Konya 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 2022/2828 sayılı kararı ile yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyaya, olaya ilişkin haberlere yönelik yayın yasağı kararı getirilmiştir.”   

Görev alanı dışına çıkan bir devlet kurumu…

İşin aslına bakılırsa, olay gerçekten pek çok yönden garip. Cinayetin işlenmesi üzerinden saatler bile geçmemişken, olay mahallindeki bir mahkeme konuyu görüşüp derhal ‘yayın yasağı’ kararı alıyor. Mahkeme kararını öğrenen RTÜK de derhal toplanıp o karar istikametinde medya kuruluşlarına yasağı uygulamaları için tebligatta bulunuyor.

Hepsi bir-iki saat içerisinde gerçekleşiyor…

Bir de ülkemizde davaların uzayıp gittiğinden şikayet edilir; ‘yayın yasağı’ gibi ciddi bir karar devletin iki kurumu -mahkeme ve RTÜK- tarafından bir-iki saat içerisinde alınıp duyuruldu oysa…

Dönüp dönüp yeniden sayfalarını karıştırma ve daha önce altlarını çizdiğim paragrafları tekrar tekrar okuma ihtiyacını en fazla duyduğum George Orwell’in ‘1984’ romanına bir kez daha göz atmam gerekecek.

İngiliz yazarın 1947 yılında basılmış o romanında anlattığı, 1984 yılında olabileceğini öngördüğü bir karabasan tablosuydu; kitapta bugünlerde yaşadıklarımıza ışık tutabilecek yönler bulunabileceğini sanıyorum.

Reklam

Romanda yasakçı uygulamaları devreye sokan bir devlet kurumu vardı ve adı ‘gerçek bakanlığı’ idi. Onun emrinde çalışan sansürcülere ‘düşünce polisi’ adını takmıştı Orwell… Romanın bir yerinde, ‘‘Aman ha, sakın, gereksiz yere yüzünüzü asmayın veya abus çehreli olmanız gerektiğinde tebessüm etmeyin’’ tavsiyesinde de bulunuyordu.

Okumayanlara tam zamanı diye tavsiye ederim.

Televizyon haberlerini izlerken gözüm bir mezuniyet töreni haberine de takıldı. Hacettepe üniversitesi tıp fakültesini bu yıl bitiren gençler adına okul birincisi konuşuyor. Genç henüz konuşmasının başlarındayken kıyafetinden rektör veya dekan olduğu anlaşılan bir hoca yanına yaklaşıp kürsüyü terk etmesini istiyor…

Hayrola…

Genç ülkesi için doğru olanları birbiri ardına tekrarlamaktaydı ve savunduğu düşünceler anayasada da var olan ilkelerle ilgiliydi. Demokrasi, özgürlükler gibi…

Artık o tür görüşler de ifade edilmeyecek mi yani?

George Orwell’in bu soruya cevap teşkil edecek takılmalarını da hatırlıyorum, fakat boşuna buraya aktarmayayım.

Konuşması kesilmek istenen genç aldırmadan mesajlarını vermeye devam etti, mezunların ve törene izleyici olarak gelmiş anne-babaların alkışları da kendisini teşvik etmekteydi.

Hacettepe’de yaşanan o susturma girişimi, daha doğrusu olayın haber değeri kazanması, bir başka sonuca yol açmış gibi…

ODTÜ bugün yapılması planlanmış ve davetiyeleri gönderilmiş mezuniyet törenini iptal etti. 

Gençler onca yıl dirsek çürütüp mezun oluyor, ancak konuşup ters mesajlar verirler diye, diplomalarını törenle almaları engelleniyor…

Bravo vallahi.

Orwell ‘1984’ romanında canlandırdığı hayali ülkede bilimin ancak yok etmeye yarayacak konularda söz konusu olabildiğini, bunun dışında bir önemi bulunmadığını da anlatır.

Ne zaman ‘1984’ romanını okusam Türkiye çok şükür o durumda değil diye sevinirdim…

Zaten şu günlerde olanlara o sebeple şaşırıyorum.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz