Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Salgını takmayanlar kendilerini torpilli mi sanıyor?

Gazeteci yazar Abdülkadir Özkan Analiz Etti...

Salgını takmayanlar kendilerini torpilli mi sanıyor?

Salgının hızını kesmek için yeni bir tedbir ilan ediliyor ve uygulamaya konuluyor. Buna rağmen bazıları alınan tedbirlere uymamakta ısrar ediyorlar. Bu kural tanımazlığın izah edilebilir bir sebebini bulamıyorum. Böyle olunca da insanların bir bölümü farklı frekanslardan salgın konusunda farklı duyumlar mı alıyorlar diye insan merak ediyor. İlk başladığı dönemlerde toplum olarak salgının ne gibi sonuçlar doğurabileceği anlaşılamamış olabilirdi. Ancak, aradan geçen zaman gerek ülkemiz gerek dünya açısından olayın ciddi boyutlarda olduğu, bu salgından korunmak konusunda kimsenin bir garantisi olmadığı da görüldü. Başlangıçta tüm açıklamalarda belli bir yaş üstü insanlar uyarılmış, sanki salgın sadece belli yaş üstündekileri ortadan kaldırmak için ortaya çıkmış gibi bir izlenim oluşturulmuştu. Ancak, geçen zaman gösterdi ki, hastalığa yakalananlar belli bir yaş üstünde iseler salgına direnmekte zorlandıkları görüldü ama bu diğer yaş gruplarında bulunanların hastalıktan korunmalarına gerek olmadığı anlamına gelmiyordu.

Yaşananlar toplumun belli kesiminin direncini önemli ölçüde kırmış olsa da bu işin ciddiyetini anlamamakta direnenleri değiştirmeye yetmedi. Her gün açıklanan salgından hayatını kaybedenlerin sayısına rağmen bazıları bu açıklamaları masal dinler gibi dinliyorlar. Alınan tedbirlerin denetimi hususunda tüm mülki amirler devreye girmiş olmasına, ilgililerin zaman zaman, “Böyle devam ederse hastanelerdeki yataklar yetmez” açıklamalarına rağmen denetimlerde ilan edilmiş kuralları ihlal edenler azalmıyor. Özellikle toplu toplantıların hastalığın yayılmasında tetikleyici olduğuna dikkat çekilmesine rağmen sokaklarda düğünler yapanlar, asker uğurlaması adı altında kuralların bir kenara itildiği etkinlikler devam ediyor. Bu işe bir çözüm bulunması da sanki mümkün değilmiş izlenimi oluşuyor.

Zaman zaman bu köşede her toplumda kural tanımazların çıkabileceğine, devletin bu tipleri kurallara uydurmakla görevli olduğuna dikkat çekiyorum. Ancak, cezai müeyyidelerin de kural tanımazları hizaya getirmeye yetmediği görülüyor. O zaman ister istemez insanın aklına, “Kural tanımazlara uygulanan cezalar mı caydırıcı değil?”sorusu geliyor. Böyle olunca devlet otoritesinin kaybolduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü medyaya yansıyan haberlerde bir mahallede Mart’tan bu yana 12 kişinin öldüğü haberleri yansıyorsa, insanların gerekli tedbirlere uygulamadıklarını söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu arada bir de hastalığa yakalandığı tespit edilip karantinaya alınanların bazılarının arka kapıdan kaçarak topluma karışmaları var ki bunun cinayetten farksız olduğunu söylemek abartma olmayacaktır. Bu noktada medyada yer alan bir haberden kısa alıntı yapmak istiyorum:

“Beyoğlu’nda polis ekipleri, toplu ulaşım araçları ve taksilerde koronavirüs tedbirlerine yönelik denetim yaptı. Evinde karantinada olması gereken biri taksi biri de özel halk otobüsü şoförü direksiyon başında yakalandı. 3 bin 500’şer lira ceza yazılan şoförler ambulans ile hastaneye götürüldü.”

Normal bir insanın hastalığını bile bile böyle davranmaması lazım. Buna rağmen çıkıp 3 bin 500 lira cezayı, hastalığının artmasını göze almak için bu insanların çok ciddi mazeretleri olması, evinin geçimini sağlam için hasta olarak sefere çıkmayı göze alması gerekiyor. Ailesinin geçimi için hem kendi hem de diğer insanların hayatını tehlikeye atmayı göze almış olabilir mi? Ya da cezalar caydırıcı değil mi? Böyle ise cezaların caydırıcı hale getirilmesi gerekiyor. Akla gelen bir başka ihtimal ise, acaba kurallara uymayarak salgını yayanlar kendilerini bir yerlerden torpilli mi sanıyorlar?



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER