Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Partiler Avrupa’da neden bölünmez, Türkiye ve Kürdistan’da neden bölünür?

İbrahim Güçlü yazdı;

Partiler Avrupa’da neden bölünmez, Türkiye ve Kürdistan’da neden bölünür?

Son yıllarda Türkiye ve Kürdistan’ın kuzeyinde siyasi parti bölünmeleri sıklıkla gündeme geliyor. Bu bölünmeler son yılların sorunu değil, Türkiye’de tek parti dönemi de içinde olmak üzere, çok partili sisteme geçişten (1946) bu yana, partiler kurulur, partiler kapatılır, partiler bölünür. Kürdistan’ın kuzeyinde de 1965 yılından sonra aynı şekilde milli hareketin ve siyasi parti-örgütlerinin bölünmesi devam eder.

Son günlerde de CHP’deki Muharrem İnce bölünmesi, siyasetin gündeminde yoğun bir yer işgal etmektedir. Oysa daha önce CHP’den ayrılanlar iki parti kurmuşlardı. AK Parti’den ayrılanlar iki parti (DEVA ve Gelecek) kurdular. Onlardan önce de MHP’deki bölünme sonucu yeni bir parti (İyi Parti) kurulmuştu. Saadet Partisi’nden kopan Necmettin Erbakan’ın oğlu da yeni bir parti kurdu. 2000 yılında Erbakan’ın partisinden kopan R.T. Erdoğan, Abdullah Gül ve arkadaşları AK Parti’yi kurdular. 2002 yılındaki genel seçimlerde hükümet oldular. O zamandan buna yana 19 yıldır hükümet etmeye devam ediyorlar.

Çocuk yaşta Kürt milli siyasetinin içinde yer alan biri olarak, Türkiye’deki siyasi partilerin gelişim çizgisini izleme olanağım oldu. Türkiye’deki siyasi partileri izlemeye aldığım zaman, Atatürk’ün tek parti döneminde (Cumhuriyet Halk Fırkası) döneminde bölünmelerin var olduğunu saptıyorum. Bölünmelerin hepsi fiziki infazlarla ve İstiklal Mahkemelerindeki yargılanmalar ve cezalandırmalarla sonuçlandı. Daha sonraki tarihlerde de CHP’de büyük bölünmeler oldu. Güven Partisi ve Demokratik Sol Parti bölünmesi CHP’de eski tarihlerde dikkat çeken ve önemli bölünmelerdir. Adalet Partisi’nde Yusuf Azizoğlu ve arkadaşlarının başını çektiği Yeni Türkiye Partisi (YTP) bölünmesi iz bırakan bölünmelerden biridir.

Askeri darbelerden (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997) sonra hem yeni partiler kuruldu ve hem de siyasi partilerde yeni bölünmeler oldu.

Bu gelişme boyutunda denilebilir ki Türkiye siyasi partiler tarihi, siyasi partilerin kapanması ve bölünmesi tarihidir.

Kürdistan’ın kuzeyinde de siyasi parti ve örgütlerin bölünmesi bir kader olmuştur. TKD, 1977 yılında TKDP ve KUK olarak bölünmeye uğradı. Sonrada KUK, KUK-Sosyalist Eğilim olarak bölünme yaşandı. Rizgarî Hareketi, kendi içinde Ala Rizgari ile büyük bölünme geçirdi. Daha sonra yeniden bölünmeler yaşandı. Dr. Şivan hareketi (KİP/DDKD) kendi içinde birkaç bölünme geçirdi. Özgürlük Yolu-PSK de hem eski tarihlerde (PSK, PSK-Roja Welat, Mehdi Zana-İhsan Aksoy bölünmesi) hem de yeni dönemde HAK-PAR ve PSK bölünmesi yaşadı. KDP, şimdilerde sayısı bilinmeyecek kadar bölünme içinde. Kawa birkaç parçaya bölünme kaderinden kurtulamadı.

Kürdistan’ın kuzeyinde devlet tarafından projelendiren PKK, Vejîn, PWD, binlerce yönetici ve taraftarının kopuşunu yaşadı. Her ayrılık ve kopuş tam bir trajediye yol açtı. Her bölünme toplu ölümler getirdi. Bunun sonucudur ki PKK, kendi içinde, binlerce taraftar ve üyesini öldürdü ve infaz etti.

Çok açık ki, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da bölünmeler sessiz sedasız gerçekleşen bölünmeler olmadı. Çoğu zaman da kanlı oldular.

Türkiye ve Kürdistan’daki siyasi partilerin bölünmelerin gerçek nedenlerinden ziyade zahiri, özellikle de bölünmelerin sebeplerini dışarıda arama zihniyeti ağır basmaktadır. Son zamanlarda Türkiye’deki siyasi parti bölünmelerde de aynı gerçek yaşanmaktadır.

Kürdistan’ın kuzeyinde de siyasi parti-örgüt bölünmelerinde nedenler konusunda aynı mantık egemendir.

Ben ise siyasi parti-örgüt bölünmelerinin nedenini dışarıda değil, içeride arayanlardan biriyim. Geçmişte ve bütün zamanlarda bu konulara ilişkin yazdığım yazılarda bu yaklaşım tarzımı tespit etmek ve yakalamak zor değildir.

*****

Ben genç yaşlarda Avrupa’daki siyasi partileri basından izledim. 1978-80 yıllarından sonra Avrupa siyasi partilerini daha yakından izleme olanağı buldum ve onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi oldum. 1987 yılında İsveç’e gittikten sonra 1998 yılına kadar kaldığım süre içinde İsveç, İskandinavya’nın diğer iki ülkesi Danimarka, Norveç, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin siyasi partilerini yakından tanıma olanağım oldu.

Avrupa’daki siyasi partilerde, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan siyasi parti bölünmelerine rastlanılmıyor.

Avrupa şimdilerde de siyasi partiler açısından bu gerçeği yaşamaya devam ediyor. Bazı konjonktürel partilerin kuruluşu partilerden kopuş sonucu değil, ekstrem düşünce sahipleri (yabancı düşmanları, yeni sosyal faşistler) tarafından kurulan partilerdir.

******

Bu genel tespitlerden sonra, Avrupa’da siyasi partiler neden bölünmez, Türkiye ve Kürdistan’ın kuzeyinde siyasi parti-örgütler neden sık sık ve sürekli bölünürler sorusuna cevap arayabiliriz.

Avrupa’da siyasi partiler, demokratik, hukukun üstünlüğünün var olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin önemli olduğu, korunduğu ve kurumalaştığı rejimlerde kurulan partilerdir. Bundan dolayı da Avrupa’daki partiler demokrasiyi içselleştiren, hukukun üstünlüğüne uygun yönetime sahip, bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklere saygılı partiler yapısına sahiptirler. Parti yöneticileri ve üyeleri, parti içinde ve dışında kendilerini, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde ifade etme, kendilerini temsil etme ve temsil ettirme, hak ve hukuklarının korunmasını sağlama ve garantiye alma kültürüne sahipler.

Yönetime seçimle gelinir ve seçimle gidilir. Yönetime gelmek için ayak oyunlarına, komplolara, yalanlara ihtiyaç duyulmaz. Herkes yetenek ve kapasitesine uygun hem hareket etme ve hem de partide yer bulma şahsına sahiptir.

Avrupa toplumları geleneksel toplumlar değiller. Kapitalizm gelişmiş bir halde, kapitalizm öncesi maddi ve manevi değer yargılarını organikçe dönüştürülmüş ve ortadan kaldırmış durumdadır. Bundan dolayı sosyolojik gerçeklere uygun toplumsal ve fikirsel bir ayrışma ve bütünleşme sağlanmıştır. Bir kristalize olma durumu vardır. İşçi, gerçek anlamda işçidir. Köylü, gerçek anlamda köylüdür. Burjuva gerçek anlamda burjuvadır. Aydın da gerçek anlamda aydındır. Felsefik büyük düşünce ve ideolojik yapılanmada da bu gerçeklik vardır.

Avrupa’da çatışmacı bir kültür söz konusu değildir. Avrupa’daki siyasi partiler bu zemin üzerinde kurulmuşlardır. Bundan dolayı çatışma ve ayrışma kültürüne değil, çoğulcu bütünleştirici bir yapıya sahiptirler.

Avrupa toplumları, bilgi toplumlarıdır. Siyasi parti tercihlerini bilgi toplumu kriterlerine göre bilinçli yaparlar. Bundan dolayı da bireyler siyasi partilerini sık sık değiştirmezler.

Ayrıca Avrupa’da siyaset ve siyasi kurumlarda bir süreklilik vardır.

Türkiye ve Kürdistan’ın kuzeyindeki siyasi parti-örgütlerdeki bölünmeler, Avrupa ülkelerinden farklı, demokratik olmayan, hukukun üstünlüğünün geçerli olmadığı, bireysel ve kolektif hak-özgürlüklerin değerli olmadığı rejim yapısı içinde kurulduklarından sık sık bölünmeler geçirirler. Siyasi parti-örgüt üye ve yöneticileri kendilerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamından ifade edemedikleri, hak ve hukukları korunmadığı, yönetimlerin kabiliyetlere göre değil geleneksel toplumun güç odaklarına, jakobenizm mantığıyla yukarıdan aşağıya, otoriter ve tekçi tarzda belirlenmesinden dolayı bölünürler.

Türkiye ve Kürdistan toplumları geleneksel, kapitalizm öncesi maddi ve manevi değerlerin varlığını sürdürdüğü toplumlardır. Mekanik bölünmüşlüğe sahiptirler. Siyasi parti-örgütler bu zeminde kurulmuşlardır. Otomatik olarak siyasi parti-örgütlerde çatışmacı ve bölünmüşlük kültürü kendine alan bulur. Bu da doğal olarak bölünmelere kapı aralamakla kalmıyor, bölünmelere yol açıyor.

Türkiye ve Kürdistan toplumları, gerçek anlamda bilgi toplumları değillerdir. Parti kuruluşunda ve parti üyeliğinde bireylerin tercihi bilinçli değildir. Yerindelik söz konusu değildir. Değişkenlik söz konusudur.

Türkiye ve Kürdistan’da siyaset ve siyasi partiler sürekli darbelerle, dış müdahalelerle kesintiye uğraması da bölünmeye zemin hazırlayan bir durumdur.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER