Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

"ÖZGÜN İRADE DERGİSİNİN KENDİ VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİNİN YOLU BUGÜNE KADAR KENDİSİNİ TAKİP EDEN OKUYUCULARINA YÖNELİK BİR HAMLE İLE BAŞLAMASI ESASATAALLUK EDER "

Yazar Abdülaziz Tantik, Özgün İrade Dergisi 2020 Aralık (200.) sayısı için, derginin "yazar-editör" soruşturma sorularını yanıtladı.

S-1) Dergicilik ve Müslümanların dergi formuyla sürecine yönelik olarak, dergi ve dergiciliğin bizdeki iz düşümü konusunda neler söylenebilir?

‘Dergi hür tefekkürün kalesidir’ derken Cemil Meriç çok haklıydı. Cumhuriyet ile birlikte kendi kültüründen kopartılmış, bir gecede cehalete duçar kılınmış, eğitim ile bu cehaletin daha da koyulaştırıldığı bir zeminde dergiler, her ideolojik mensubiyet açısından önemini korurken, müslüman zihin açısından kaçınılmaz bir durak olarak öne çıkmıştır. Cumhuriyet döneminde bir müslüman düşünce tarihinden söz edilecekse bu yayınlanmış sivil dergiler ağırlıklı olacağı açıktır.

Ülkemizde dini düşünce ve duygunun boy attığı bir zemin olarak dergilerimiz Müslümanların kendi düşünce dinamikleri ile buluşmalarını sağlarken, onların duygusal ve düşünsel gelişimlerini de beslemeye devam etmiştir, etmektedir. Müslümanlar tepkilerini belirlerken dergide yazan aydın ve öncülerin bakışı her zaman etkin ve etkili olmuştur. Ülkede entelektüel olan kişilerin biyografilerine baktığımız zaman beslendiği bir dergi ile buluşmamız kaçınılmaz. Çünkü kişiler, dergide boy göstererek kendi düşünsel gelişimini tamamlar ve tanınmayı sağlarlardı. Farklı dergiler, farklı düşünsel ve tepkisel zeminlere yaslanırdı. Ama daha sivil dergiler, sivil düşünceyi taşımayı, öne çıkarmayı ve daha bağımsız bir karakter inşa etmeyi başarmıştır. Bu yüzden dergi deyince bu ülkede çok şey demek olduğu bir gerçeklik zemini olarak orada durmaktadır.

Dergi, sadece kişisel düşünce ve duyguyu beslemekle kalmamış, toplumsal zeminde hareketlere dönüşmenin ateşini fitillemiştir. Birçok sosyal hareket, dergi çerçevesinde bir araya gelmişler ve toplumsal bir hareket oluşturmuşlardır. Yaygınlık ve kendi fikirlerini aktarma konusunda dergiler en önemli zemin olmuştur.

İdeolojiler arasındaki ilgileşim, etkileşim ve tartışma zemini de dergiler aracılığı ile gerçekleşmiştir. Farklı ideolojiler kendi dergileri aracılığı ile muhalif olduğu karşı ideolojiye yönelik eleştirilerini yayınlayarak cevap hakkı doğurmuşlardır. Böylece ideolojiler arasında bir diyalog oluşması da sağlanmış oluyordu. Bu da hem düşüncenin kendini test etmesi ve hem de kendini doğru ifade etmenin zemini olarak dergiler kendi otantik yerini almıştır.

Bugün maalesef dergiler ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalmışlardır. Dergiler, ideolojilerin değer kaybı ile birlikte anlamını yitirmeye devam etmektedirler. Bu yüzden çıkan dergiler yeterli tepkiyi oluşturma konusunda düne göre daha az bir etkiye sahip olmaktadır. Çok dar kadrolar, çok dar bir etkiye sahip olmaktadır. Dünün muhatap kitlesinin geniş dergileri yerini daha dar muhatap kitlesine yönelerek etki alanını daraltmaktadır. Bu da dergilerin yaşama koşullarını zorlaştırmaktadır. İnternet üzerinden yayınların devrede olduğu bu zeminde ise baskı ile elde okunan dergiler için şartlar gittikçe ağırlaşmaktadır. Bu durum, modernliğin post modernliğe evrildiği bir zeminde dergiyi de ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bu da düşüncenin kendi dinamiğini ciddi bir şekilde etkilemeye devam etmektedir.

S-2) Yıllarca Özgün İrade Dergisi'nin, yayın yönetmenliğini yaptınız; o görevi ifa ettiniz ve o görevle birlikte, başta gündemi ilgilendiren konularla birlikte birçok alanda yazı ve makale çalışmalarınız yayınlandı; onlar,  okuyucunun istifadesine sunuldu...

Birçok kişi için olduğu üzere, sizler içinde Özgün İrade Dergisi bir ekol oldu, öyle bir işlev gördü. Zaman içerisinde oluşan fikri, düşünsel derinliğinizin birer izdüşümü olan yazıp çizdiklerinizi insanlarla paylaştınız...  Mutlaka, okuyucudan olumlu, ya da olumsuz bildirimlerde aldınız... Üretmeye çalıştığınız ve akabinde okuyuculara ilettiğiniz çalışma ve çabalarınız, haliyle acı ve tatlı yönleri de sizde bir hissiyat oluşturdu.

Bunlardan dolayı, geriye dönüp baktığınızda, konu ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?

İnsan, ürettiklerini paylaşarak kendi varlığının anlamını bulan bir varlıktır. Bu insanın dışa dönük yapısının varlığı ile ilişkili bir konumlandırma olacağını bize gösterir. İnsan, kendi yakaladığı anlamı kendisi gibi düşünen diğer insanlarla paylaşarak kendi düşüncesini geliştirme ve derinleştirme imkânını elde eder.

Özgün irade dergisinde yaptığım editörlük süreci benim kendi düşünsel seyrim açısından çok önemli ve etkin bir işleve sahipti. Çok okuyan biri olarak kendi düşüncelerimi derli toplu olarak sunabileceğim bir zemin bulmuştum. Zaten çok okuyan ve düşünen ve sürekli düşünmeyi bir itiyat haline getiren biri olarak dergide yazmaya başlamak aynı zamanda Adana’da yazdığım kısa bir süreyi dikkate almazsak ilk yazdığım ocak olma özelliği kazanır. Kişi, üslup ve yöntemini bulduğu mekânı hep hatırasında canlı tutar. Dergi ile olan yakınlığım editörlüğü bıraktığım süreden sonra da aralıklarla devam etmiş ve yazı hayatım ise güçlenerek devam etmiştir. Bu yüzden kendi düşünce serüvenimde İrade dergisi çok önemli bir yer kaplamaktadır.

Dergide oluşturduğumuz dosya konuları, sadece derginin gündemi olması bağlamında değil, Müslümanların içinde var oldukları olgunun da sorunları olduğu için her yazı doğal olarak genel bir muhtevaya dönüşerek kendi fikrimin gelişimini derinleştirmeye neden oluyordu. Bu arada okuyuculardan gelen tepkiler, sürekli beni canlı tutarak düşünme istidadımı geliştirmeye yaramıştır.

Ayrıca dergiler, entelektüel ve aydınların buluştuğu zeminler inşa ettikleri için kendi düşüncelerini tartışma zeminine taşıma ve karşılıklı fikir teatisi ile birlikte sürekli kendini yenileme imkânı sunardı. Akademi ve akademi dışında kalan entelektüel kişilikler dergi aracılığı ile birlikte bir şeyler yaparak etkileşim içinde kendi düşünce seyrini geliştirmeye yarardı. Dergiler bu çerçeve içinde akademiden daha önemli bir işleve sahip olan mekânlara dönüşmüşlerdi.

Editör olarak dergide bulunmanın zaten ayrıca fazladan yararları varken söyleşileri benim yapmam üzerine yüzlerce akademisyen ve entelektüel ile aydına ulaşma imkânı kazandım. Bu da benim düşüncelerimi test etme ve sürekli kendimi tanımamda çok temel bir işleve sahip olmuştur. Yazdıklarım ile tanınırlığa sahip olmanın kişide olumlu etkiler oluşturduğu da bilinir. Bu tepkilere muhatap olma ve kendi duygusal gelişimine katkı sunma anlamında önemli bir olguya dönüşür. İşte dergi bir editör için vazgeçilmez bir özelliğe sahip olur. Kendini bulma, geliştirme ve gerçekleştirme eylemlerini yerine getirme adına kaçınılmaz olandı… Bu yüzden irade dergisi ve çevresine çok şey borçluyuzdur. Ama aynı şekilde katkı sunduğumuz da ifade edilebilir. Bu karşılıklı bir etkileşim ile varlığını açığa çıkartır. İnsan, duygusal olarak sürekli kendisini dergiye bağımlı hissetmeye devam eder. O yüzden yazar olarak katkı sunmaya devam ettim… Arada kesintiye uğraması ise içinde yaşadığımız şartlarla sınırlı olduğunu bilmemiz gerekir.

S-3) Malumunuz olduğu üzere, kültür konusunun muhafazakâr çevreler ve özelikle de AK Parti iktidarı nezdinde, bir turnusol kağıdı işlevi ifa ettiğine şahit oluyoruz... Mevcut iktidar ve özellikle de Erdoğan tarafından dönem, dönem "kendi" kültür politikalarının eksikliğinden, hatta yokluğundan dem vurulur... Sözde 'maddi eksiklik' itiraf edilir, ama var olan bu eksikliğe yönelik ciddi bir şeyde yapılmaz; ciddi, kuşatıcı ve "etrafını cami; ağyarını mani" bir politikada ortaya konmaz... Muhafazakâr STK'ların da, olaya, olguya aynı gözle, hem de sivilite üzerinden değil de, devlet bakış açısı üzerinden baktıklarından dolayı;  iktidarın sözde yaşadığını söylediği politikasızlığı harfiyen uyguladıkları görülmekte... Var olan bu handikap, bir zincirleme içerisinde; kültürden başlamak üzere dergiyi ve dergiciliği de olumsuz olarak etkilemekte...

S-3)Özgün İrade Dergisi adına söylersek, o da bunlardan etkilenmekle birlikte; var olan ve birçok sebebi varit olan bu handikabı nasıl aşabilir, yoluna devam edebilirdi?

Bir değişim olduğu gerçeğini görmemiz gerekir. Maalesef bu durumu algılayacak bir düşünsel ve kültürel zemine haiz değiliz. Dün dergileri çıkaran ekipler, bugün iktidarda bulunmalarına rağmen kendi dergilerini çıkaracak gücü veya basireti gösteremiyorlar. Çünkü bu maddi sebeplerin eksikliği ile ilgili bir durum değil, bilakis maddi olarak hiç umulmayacak bir güce sahipler. Ancak, zihni değişim artık dergileri anlamsız ve gereksiz bulmaya başlamıştır. Bu düşünce ve zihinsel değişimi kavramadan dergilerin var olmalarının zemini kurulamaz.

Daha temel bir konu olarak dergiler, ya toplumsal bir harekete dönüşme arayışına tekabül ederdi veya toplumsal harekete dönüşmüş bir yapının kendisini ifade etme aracı olarak öne çıkardı. Bugün bu iki durum kendi işlevselliğini kaybetmiştir. Hâlbuki dergiler bugün dünden daha çok bir ihtiyaçtır. Çünkü ortada bir değişim var ve bu değişimin neliğini tartışacak zemine her zamandan daha fazla ihtiyaç olduğu aşikâr. Ancak resmi zeminlerde yapılan tartışmalara kanarak bu sivil alanlarda yapılacak tartışmalar bir muhalefet doğurma endişesi ile değişimi güçlendirerek aslında dünün güzel insanlarını bugünün çirkin insanlarına dönüştürmeye devam ettirmektedir.

Bugün toplumsal hareketler bireysel hareketlere dönüştürülüyor. Bireysel hareketler ise siyasallaşarak veya kendi varlığının idamesini öne alarak toplumsal yapıya zarar vermektedir. Hâlbuki dergi ancak bir toplumsal zeminde varlık kazanabilir. Bu yüzden toplumsallığı ortadan kaldıran bir faaliyet dergiyi de işlevsiz hale dönüştürmektedir. Bu noktada ideolojinin varlığının anlamını yitirmesini de eklemeliyiz. Çünkü ideolojiye yönelik o kadar çok büyük bir saldırı ve yaygınlık kazandırılarak ortaya konulmaktadır ki ideolojiye yönelik olumlu bir cümle kurmanın ateşten gömleğe dönüştüğü söylenebilir. Bu yüzden ideoloji olmadan toplumsallık zemini yok edilirken, siyasallık ve siyaset üzerinden konum elde etme öne çıkarılmaktadır. İşte bu zemini doğru teşhis etmeden yeni bir hamle yapabilecek bir maddi ve manevi zemine ulaşmak imkânsız olacaktır.

Özgün irade dergisinin kendi varlığını sürdürebilmesinin yolu bugüne kadar kendisini takip eden okuyucularına yönelik bir hamle ile başlaması esasa taalluk eder. Çünkü okuyucusu olmayan dergi zaten işlevsiz olur. Bu yüzden dergiyi anlamlı kılacak bir ideolojik zemin ile okuyucu arasındaki irtibatı sağlayacak bir anlam oluşturmak kaçınılmaz olmalıdır. Bu konuda eğer yeterli bir çaba ve gayret oluşturulamasa gerçekleşecek olan gerçekleşir ve tarihin sayfalardaki yerini alacaktır. Araştırmacılar artık Özgün İrade dergisinin değerini çıktığı zemin ve o zemine dair tespit ve sorunlara yönelik çözüm arayışları ile ortaya koyacaktır.

Eski bir editörü olarak ve orada yazmaya devam bir yazarı olarak bu derginin devamı gönül arzumdur. Ama şartlar her zaman gönüldeki arzuyu gerçekleştirme imkânı sunmuyor, bunun canlı tanığıyız hepimiz bir şekilde… O yüzden dergiyi var kılacak şartların oluşturulmasına yönelik başlatılacak bir eylemlilikte yerimi alabileceğimi söylemekle sözlerimi nihayete erdireyim…

Rabbim, görüşümüzü genişletsin ve ufkumuzu derinleştirsin, doğruya bizi emin kılsın ve Salih amellere müptela kılsın bizleri…

Selam ve dua ile…

Abdülaziz Tantik



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER