Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ormanlarımız yanıyor… Baştan sonra değişmeyen bir dehşet manzarası…

Fehmi Koru yazdı;

Ormanlarımız yanıyor… Baştan sonra değişmeyen bir dehşet manzarası…

Kendimi bildim bileli Türkiye’nin hiç değişmeyen bir yaz rutini vardır: Ormanları yanar…

Orman yangınlarının da rutini değişmez: Görevi orman yangınlarını söndürmek veya söndürmesi gerekenleri yönlendirmek olan insanlar şaşkınları oynarlar…

Ya yangına müdahalede kullanılabilecek uçaklar yoktur ya da var olan uçakların hangardan çıkartılamamaları için birden fazla mazeret bulunur…

Hemen ardından derhal bir başka rutin devreye girer: Yananların yerine ağaç dikme kampanyaları başlatılır…

Şimdi bunların hepsine birbiri ardına tanıklık ediyoruz: Türkiye’nin neredeyse bütün tatil beldelerini değerli kılan ormanlar cayır cayır yanıyor… Bakanlar olay yerinde, ancak ağızlarından anlam taşıyan cümleler dökülmüyor, şaşkın durumdalar, bu da vatandaşlardan tepki çekiyor… Yangına müdahale için bir yerlerde tutuldukları sanılan uçaklar ve helikopterlerin çoğu görevdışı; yalnızca iki uçak ve birkaç helikopterle dört bir yanda çıkan yangınların hepsine -doğal olarak- müdahale edilemiyor…  

Eh, aradan biraz zaman geçsin, sıra ağaç dikme kampanyalarına da gelecektir…

Ülkemizin dört bir tarafı o tür kampanyalar sırasında dikilmiş bebe boyda bitkilerle dolu.

Kasıt? 

Öngörüsüzlük ve tedbirsizlik?

Beceri eksikliği?

Hepsi mümkün.

Sonuca bakalım: Bu defa da tatil beldelerimizin etrafını çevreleyen ve bizlerden kendilerine gözümüz gibi değer vermemizi bekleyen ağaçlarımızı, ormanlarımızı yangınlara kayıp vereceğiz.

Tatil beldelerinin bulunduğu coğrafya yazların en sıcak geçtiği bölgeler… Bazı yerlerde hava sıcaklığı yılın bu zamanlarında 40 derecenin üstünde seyrediyor. Hain bir elin kibrit tutmasına gerek bile kalmadan yangın çıkması beklenebilecek haldeyiz. 

Kaldı ki, orman arazilerine göz dikmiş hainler de alesta bekliyor.

Yangın çıkar ve söndürülür.

Ancak bizde yangınlar çıkıyor ve söndürülmesi çok vakit alıyor. Arada koskoca ormanlar yanıp yok oluyor.

Neden böyle oluyor?

İklim açısından yangına çok daha az maruz kaldığı bilinen ülkelerde tedbir olarak yeterinden fazla sayıda uçak bulundurulduğunu bizdeki yangınlara bile müdahale etmelerinden biliyoruz. Geliyorlar, becerilerini sergiliyorlar ve geldikleri gibi gidiyorlar.

Bizde yalnızca uçak sayısı yetersiz değil, koordinasyon bozukluğu ve beceri eksikliği de en fazla yangınlar vesilesiyle ortaya çıkıyor.

[Deprem kuşağında bulunan ülkelerdeniz ve sıklıkla can-mal kaybına yol açan sarsıntılar yaşanıyor; o günlerde de aynı sıkıntılar ortaya çıkıyor. Doğayla fazlaca oynanan bölgelerde son zamanlarda sel felaketleri başgöstermekte ve maalesef o konuda da müdahalelerde yetersizlik sırıtıyor.]

Marmaris… Bodrum… Antalya… Didim…

Yangınlar ilk buralarda çıktı.

‘‘Vah vah’’ demekle yetinilecek mi, yoksa sergilenen acziyetin hesabı sorumlulardan sorulacak mı?

Tedbirsizlik yanında beceriksizliğin de?

Daha şimdiden, ‘devletlular’ kullansın diye alınmış son model uçakların sayısı ile yangına müdahale etmek için hazır bekletilmesi gereken uçak ve helikopter sayısının azlığı arasında mukayese yapılmaya başlandı.

Haksız mı bu mukayeseyi yapanlar?

Bugünler için oluşturulmuş Türk Hava Kurumu (THK) gibi kurumların işlevlerini yerine getirememe görüntüsünün de bir sebebi olmalı.

‘Kifayetsiz yandaşlık’ sendromu buna sebep olmasın?

Mazeret üretmede başarılı olmak önemli koltukları elde tutmak için yeterli sayılmamalı. 

Her yıl bu zamanların rutini olan orman yangınları, yangınlar çıkınca yetkililerin sergilediği şaşkınlık halleri, yangına müdahale için bir yerlerde hazır tutulması beklenecek uçak ve helikopterlerin sayıca yetersizliği ve üretilen mazeretler…

Rutin bu yıl da değişmedi gibi…

Üzülünecek durumdayız.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz