Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

NUR VERGİN HOCA’NIN ARDINDAN

Süleyman Arslantaş yazdı;

NUR VERGİN HOCA’NIN ARDINDAN

“Demek ki Dünyevi alanın dinden ayrılması ve özerkleşmesi söz konusu olmadığı gibi, siyasal eylemi de dinsel eylemden ayrı tasavvur etmek mümkün değildir. Hatta siyasal eylemin mü’minin yerine getirmesi gereken bir vecibe olarak değerlendirildiği bir varit. Nitekim İbn-i Teymiye gibi bazı Müslüman alimlere göre, siyasal eylem mü’mini Allah'a yakınlaştırdığı için teşvik edilmelidir. Çünkü dinin siyasal bir niteliğe sahip oluşu devlete dinsel boyut kazandırıyor ve her an bozulma, Allah'ın ve Peygamber’in gösterdiği yol-yoldan dönme tehlikesi içinde olan devleti sürekli onarma, ilk sahih kutsallığını yitirmemesi için çabalamak, mü’minlerin görevidir.   

Tevhid ilkesi, dini devlet anlayışını da meydana getirmiştir ve böylelikle İslam, sadece bireyi uhrevi hayatına hazırlayan bir vahiyden ibaret değil, dünya işlerinde de hayatın tüm boyutlarını tanzim eden bütünsel bir düşüncedir. Bireyin mensub olduğu toplum da Allah tarafından meydana gelen bir düzenleme olduğuna göre, Müslümanın Şeriat dışında bir toplum ve siyaset teorisini tasavvur etmesi ve bunu uygulamaya çalışması da düşünülmemektedir. ‘Sezar'ın hakkı Sezar'a’ düsturu olsa olsa inkârcı tutumun ifadesidir. Müslüman için hedef, kurduğu kurumların Şeriata uygun olmasıdır. Devlet, esaslarını ondan almak olduğu gibi amacı da Şer'i hükümleri uymaktır. Sünni anlayışın esasını da işte ulü-l-emr’e itaat oluşturmaktadır. Çünkü “Allah'a, Peygambere ve içinizden emir sahibi olanlara itaat edin.” denilmiştir.

 ‘Demokratik yönetim biçiminin özünü teşkil eden halk egemenliği ilkesi, şimdi zikrettiğim muhafazakar yoruma göre, kuşkusuz Kur'an'dan neşet eden sosyal felsefeye yatkın değildir.’

 ‘Hiç şüphe yok ki, egemenlik Allah'a aittir. Fakat bendeniz Kur'an-ı Kerim'de kendi idrakıma göre yapmış olduğum okuma uyarınca görmüş bulunuyorum ki, dünyevi hayata dair ve özellikle dünyevi hayatın kamu alanını, siyasal alanı düzenleyen pek fazla hüküm yok. Dolayısıyla küçük-cüzi irade bizlere bırakılmış bulunuyor. O halde her ne kadar Kur'an-ı Kerim'de demokrasi öngörülmüyorsa da onu yadsıyan bir hükme de rastlamak bendenizce mümkün olmadı.’ (Birinci İslami Düşünce Sempozyumu sh. 221-223 Beyan Yayınları)

 Yukarıdaki ifadeler 18 Ocak 2021'de hayatını kaybeden Prof. Dr. Nur Vergin’e aittir. Nur Hoca, 22-23 Ekim 1993'te Trabzon'da düzenlenen Birinci İslami Düşünce Sempozyumu’nda ‘Din ve Demokrasi’ başlıklı bir tebliğ sunmuştu. Dört kişinin tebliğ sunduğu oturumun tartışmacılarından birisi de ben idim. Bana söz verilmesinin ardından tebliğcilerin tebliğlerine ilişkin görüşlerimi, itirazlarımı dile getirirken, Nur Hoca’nın da ‘Din ve Demokrasi’ tebliğindeki demokrasi vurgusuna atıfla: ‘Yine burada demokrasi-din karışımı bazı görüşlerin ortaya konulduğunu görüyoruz. Oysa demokrasi kendi içerisinde bir dindir. İslam’da kendi içerisinde bir dindir. Her ideolojisi her din kendi akide ve prensiplerini kendisi vazeder. Bunun için insanlar, bir diğerini kendi bulundukları yere çekebilmek için lütfen kendi inançlarından taviz vermesinler. Keza bir başkası da bu bağlamda taviz beklemesin.’ (A.g.e sh.71)

Müzakere oturumunun son konuşmacısı idim. Benden sonra öğle arası verildi. Nur Hoca o arada etrafına toplanan gençlerle hararetli bir şekilde sohbet ediyor. Konu benim konuşmam sırasında demokrasiyi bir din olarak ifade etmem etrafında odaklanmış gözüküyor. Ben de çay içmek için aynı ortama doğru yöneldiğimde gençlerden birisi ‘İşte hocam Süleyman Arslantaş geliyor.’ dedi.  Hoca: ‘Süleyman Bey lütfen gelir misiniz!’ dedi ve ben de sohbet ortamına dahil oldum. Hoca’nın ilk sorusu: ‘Sen demokrasiye nasıl din dersin?’ oldu. Ben de kendilerine: ‘Hocam demokrasiye ben din demiyorum, İslam öyle diyor.’ Hoca hayretle: ‘Aaa biraz önce sen söylemedin mi? Demokrasi bir din diye.’ ve ardından: ‘Ali B. bize Kur'an'ı okuttu. Böyle bir şeyden bahsetmedi ve Kur'an'da da senin ifadene benzer bir ifadeye rastlamadık.’ Kendilerine: ‘Hocam! Siz, Kur'an'da Hz. İbrahim ile Nemrut, Hz. Musa ile Firavun, Hz. Muhammed ile Kureyşliler arasındaki ihtilafı okumadınız mı? Allah, sizin de tebliğiniz de ifade ettiğiniz gibi egemenlik bana ait diyor. Keza Nemrud, Firavun, Kureyş Uluları da hakimiyetin-egemenliğin kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı. Zaten peygamberlerin kavimleri ile olan ihtilaflarında Allah'a iman ya da imansızlıktan çok Allah'ı birleme, Tevhid akidesi ön plandaydı. İslam hem akide hem de o akideye dayalı bir nizam vazediyordu. Yani İslam dininde yasama vahye dayalıdır. Keza demokrasilerde yasama insana-insan aklına dayalıdır. Yani yasalar insan aklından neşet etmekte. Bu nedenle demokrasinin de temel bir akidesi-inancı var ve yine o inanca göre de bir nizamı vardır. Zaten din insanın inandığı ve üzerinde yürüdüğü yol değil mi?’

Bu ifadelerimden sonra Hoca beni kalabalıktan çekti ve başbaşa görüşelim dedi. Burada onun samimi ifadelerinden bir kısmını paylaşmak istiyorum. Özetle Hoca: ‘Süleyman Bey! Ben bir Hariciyeci  kızıyım. Ömrümün önemli bir kısmı ülkemden uzaklarda, elçilik resepsiyonlarında vs. de geçti. Yıllarca dinimin ve ezanın hasretiyle yandım-tutuştum. Türkiye'ye geldikten sonra inanır mısınız neredeyse yıllarca İstanbul'da sabah ezanını dinlemek için ezan vaktine kadar uyumadım. Kurban Bayramlarında kurban ibadetimi kimselere duyurmadan yerine getirmeye çalıştım. N’olur bizlere anlayışla yaklaşın. Bırakınız yılların hasretini gidereyim. Hatırlatmalarınıza her ne kadar tepki göstersem de Kur'an'ı bu hatırlatmalar ışığında bir daha, bir daha okuyacağım.’ Doğrusu Hoca’nın bu konuşmasından sonra ben de üzüldüm. Bir başka üzüntüm de bu tür olaylar ya da insanlar karşısında dini anlatan ya da anlatmaya çalışanların merhametle ve dürüstlükle davranmalarıdır. Ne var yani adam gibi Kur'an ne diyor, Peygamber ne yaptı bunları anlatsanız olmaz mı?

19 Ocak'taki cenaze namazına Cumhurbaşkanı’nın katılması oldukça önemli. Zira O, Cumhurbaşkanı sıradan iş olsun diye katılmadı o cenaze namazına. Muhakkak ki benim Nur Hocayla yaptığım özel sohbetteki konulara Tayyip Bey’de vakıf. Bu vesileyle ötekileştirici-dışlayıcı yaklaşımlarımızı lütfen gözden geçirelim. Allah Nur Vergin Hocamıza inanç ve amelince muamele etsin. Zira gerçek hakikati bilen O’dur.



Anahtar Kelimeler: VERGİN ARDINDAN

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz