Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Modern Okul/Ekol

Zeynep Kılıç Yazdı;

Modern Okul/Ekol

Ortaçağda egemen olan teleolojinin (erek/gaye) ölmesi, yeniçağda mekanik ahlakın ön plana çıkması, bütün bu aşamalar, modern dediğimiz yeni bir dünyanın inşasına yönelikti. Hikmet bazlı ilmi bir perspektiften, Nietzsche’nin ‘’güç istenci’’ bağlamında, gücün emrindeki ilmi bir perspektife geçiş yaşanmıştır.. Bilginin gücü tezi, gücün/güçlünün bilgisi tezine dönüşmüş, bu eksende bir ahlak ve yaşam tarzı bu perspektiften egemen kılınmıştır. Belki de teleolojinin/teolojinin ölümüne atfen Nietzsche deliler gibi çarşı pazar gezerek, avazı çıktığı kadar bağırıp çağırarak Tanrının ölümüne tanıklık etmiştir. Fakat Heidegger, Tanrının ölümüne sadece sessiz sessiz tanıklık etmekle iktifa etmiştir. Heidegger’e göre dünya şu an geceyi yaşamakta ve Tanrı da ufukta yavaş yavaş kaybolmaktadır. Bazı iddialı savlara göre eğer Tanrı bir gün yeryüzüne dönerse, Heidegger’in yapmış olduğu mabede (Tanrı’ya kapı aralamaya atfen) döner; yok eğer bunun tersi yaşanır ve Tanrı yeryüzüne dönmezse, ateist gönüllü Sartre’nin de ima ettiği gibi dünya, soğuk fakat seküler modern bir yer olarak kalacak.

Burjuvazinin küresel kapitalizme evirilmesiyle yaşanan 1. Dünya Savaşı, Almanya’da Nazizm’in patlak vermesi ve İtalya’da faşist hareketler, bütün bunlar modern söyleme ve bu söylem üzerine kurulan modern sivilizasyona, rasyonel akla güveni sarsmışsa da bugün var olan ahlak, ne modern ne de modern dışı kaotik bir ahlak olan nihilist bir vaziyete dönüşmektedir.

Peki bu modern dünya nasıl bir dünyaydı, ahlaki müeyyideleri nelerdi?

Modernite, aşkın olana karşı olmakla kendini var etmiştir. Metafizik-i hakikatler, modern bilim kaidesinin zıddıdır, dolayısıyla modern zihniyette yer bulması muhtemel değildir. Modernitenin bu vaziyeti, bütün değerleri dünyevileştirmesinden ileri gelmektedir. Dolayısıyla din, itikat, vahiy gibi aşkın konular; ruh, melek, cin, tanrı, gibi fiziksel boyuta sahip olmayan varlıklar, modern zihniyetin kavrayış alanın dışına bırakılır. Aslına bakılırsa modernite bir dünyevileşme temayülüdür, daha doğrusu bir dünyevileşme projesidir.

Bu süreci koordine eden rasyonel akıl (araçsal akıl)’dır. Toplumsal algı, seküler bir hafıza tarafından oluşturulmaktadır. Modernite; salt bir akılcılıkla özneyi tek boyuta indirgemekte, araçla amaç arasındaki bütünselliği parsellemektedir. Pozitivizmi referans alan bu süreçle; gözle görülmeyen, elle tutulmayan, sayılarla sayılamayan hakikat, modern müfredatın dışına bırakıldı. Dünyevi bir hayat perspektifine endeksli bu oluşum, duyu kanalları üzerinden toplayıp edindiği malumatla aklı ve gözlem ve deneye dayalı bilgiyi, hakikatin kıstası kılmaktadır. Böylece hakikate varmanın biricik metodu, bir tek hesapçı akıl ile gözlem ve deneyin sonucuna bağlanmış durumdadır.

Modernitede her şey anlıktır. Her an, bir öncekine teslimdir; her an, bir önceki ana göre daha çok yenilenme gücüne sahiptir. Bir önceki yeninin, bir sonraki yeni olanla silinip gitmesi bakımdan bu sürecin devamlılığı, hep kendini değiştirip dönüştürmesine bağlıdır. Bu oluşumun nihayeti müspet olsun menfi olsun, durum hiçbir zaman değişmez. Burada bütün hassasiyet, bu süreci popüler kültürü canlandıracak bir süreklilik içinde daim kılmaktır.

Modern paradigma; otantik olanı yerinden ederek, manevi olanı dışlayarak, ortaçağ teleolojisini yıkarak kendini var eden bir süreçtir. Bu süreçte tabiat, toplum, eşya, özne sadece biçimsel olarak değil eşzamanlı etik, estetik ve ahlaki bir değişim ve dönüşümden de geçmektedir. Modern öznenin kendi özüne yabancılaşma süreci hızlanmıştır. Belli bir amaç ve misyon için varlığı anlamlı hale gelen ve bu doğrultuda yaşamla savaşan özne, artık uğruna savaş vereceği her türlü ahlaki ve insani hedef ve mefkureye yabancılık hisseder hale gelmiştir. Ahlak, maneviyat, din, gelenek, görenek, her türlü insani değer, modernizm tarafından öznenin hayatından silinip süpürülmektedir. Ve artık özne; sevgiyi, aşkı, hazzı bile ruhsal bir ulvilikte değil, fiziksel etkenlerde aramaktadır. Hızın ve hazzın kural-kaide tanımadığı bir evrende, ışık hızıyla tüketilen insan ve insani değerlerin anlam ve ehemmiyeti kalmamışlık mesabesindedir. Doyumsuz suni hazlar ne kadar elde edilirse edilsin bir o kadar da memnuniyetsizliği, tatminsizliği beraberinde getirmiştir. Hedonizmi bir yaşam tarzı edinen ve her istediğini sınırsız bir şekilde elde edip anlık tüketen modern özne, zihinsel ve ruhsal bir bunalımın acısını, ızdırabını yaşamaktadır. Eli, kolu, ayağı olma amacıyla, öznenin araçsal yönünü kolaylaştırma hasebiyle hayatına iyimser olarak giren meta, giderek öznenin insani sınırlarını da gasp eder hale geldi. Öznenin yerine karar verme, özne yerine düşünme vb. bütün insani inisiyatiflerini elinden alma gayreti peşindedir. Artık kontrol öznenin elinden kayıp, nesnenin ve eşyanın tahakkümüne bırakılmış vaziyettedir.

Devamı >>>



Anahtar Kelimeler: Modern /

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz